ويكيبيديا

    "يعيده" - ترجمة من عربي إلى تركي

    • geri getirmeyecek
        
    • geri getirmez
        
    • onu geri
        
    • getiremez
        
    • geri getirecek
        
    • geri getirmesini
        
    • getirmek
        
    Gözyaşların köpek maması gibi kokmadıkça, ağlamak onu geri getirmeyecek. Open Subtitles البكاء لن يعيده. إلا إذا فاحت دموعك برائحة طعام الكلاب.
    Üzgünüm demek onu geri getirmeyecek, değil mi? Open Subtitles حسناً ، حتى أسفك هذا لن يعيده ، أليس كذلك ؟
    Bakın, biliyorum bu onu geri getirmez fakat bu sadece bir jest olsun. Open Subtitles انظر, أعرف أن هذا لن يعيده للحياة و لكن اليك هذه بادرة حسنة
    Ama camdan aşağı bakmak onu geri getirmez. Adam depresyondaydı. Open Subtitles و النظر من النوافذ لن يعيده حياً, لقد كان مكتئباً
    Musa'nın oğlumu öldürmesine izin verdin. Hiçbir tanrı onu getiremez. Open Subtitles أنت تركت موسى يقتل إبنى لا يوجد إله يمكنه أن يعيده
    Sınıfa dedim ki hepimiz gözlerimiz kapatacağız kalemi alan kişi geri getirecek. Open Subtitles وكذلك قلت في الصف سنغلق أعيننا والشخص الذي أخذ القلم رجاءً أن يعيده
    Ona geri getirmesini söyler misiniz? Bir yıldır onda duruyor. Open Subtitles إخبره أن يعيده إنه لديه طوال العام
    Sateda yok oldu ve arkadaşlarınla sürekli kaçarak yaşamak onu geri getirmeyecek. Open Subtitles ساتيدا انتهى, واعيش هارب مع أصدقائك لن يعيده أبدا
    Dördüncü tabağı kaldırın, ağabeyini geri getirmeyecek. Open Subtitles ضعي هذا الصحن الرابع بعيداً إنه لن يعيده إليك
    Güzel bir tekneyi kaybetmekten mutlu değilim ama iç çekmek onu geri getirmeyecek, gençliğimizi geri getirmeyeceği gibi. Open Subtitles و ليس أنني سعيد لفقداني قارباً جيداً و لكن النحيب لن يعيده مرةً أخرى ليس أكثر من أن يعيد شباب الأمس مرة أخرى
    Otopsi yapılması onu geri getirmeyecek nasıl olsa. Open Subtitles إلى جانب أن التشريح لن يعيده إلينا
    Marianne, oyna bizimle. Gökyüzüne bakmak onu geri getirmez. Open Subtitles آنسه ماريان، تعالي وأعزفي لنا النظر إلى الجو لن يعيده لك
    - Evet gitti. Kendinizi istediğiniz kadar cezalandırabilirsiniz ama bu onu asla geri getirmez. Open Subtitles و تستطيع أن تعاقب نفسكَ قدرما تريد و لن يعيده ذلك أبداً
    Ama seni sen yapan kendi yeteneğinden kaçman onu geri getirmez. Open Subtitles لكن دفنك لمواهبك، التي تجعلكِ أنتِ، لن يعيده ذلك للحياة.
    Musa'nın oğlumu öldürmesine izin verdin. Hiçbir tanrı onu getiremez. Open Subtitles أنت تركت موسى يقتل إبنى لا يوجد إله يمكنه أن يعيده
    Söylediğim veya yaptığım hiçbir şey onu geri getiremez. Open Subtitles وأي شيء أقوله أو أفعله لن يعيده للحياة
    Barry'i konuşmak geri getirecek sanki. Open Subtitles لا يبدو ان الحديث عن (بارى) سوف يعيده مجددا
    Hugo onu bulacak. İzini sürüp geri getirecek. Open Subtitles (هيوغو) سيجده، سيتقفّى أثره و يعيده
    Onu her neredeyse oradan geri getirmesini umuyorum. Open Subtitles أنا أتمنى... أن يعيده من المكان الذى به
    Albany'ye getirmek için çok miktarda kokain toplaması gerektiğini söylüyor. Open Subtitles قال أنه يصفي حسابات كوكائين يعيده لمدينته

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد