Yani öğle vakitlerini Blake adında bir adamla geçiriyor olabilir. | Open Subtitles | اذا ربما هو يقضي وقت الظهر مع رجل اسمه بليك |
Bu nedenle bu yaşlı adam aklıma geldi. hayatını hasta güvercinlere bakmakla geçiriyor. | TED | لذلك فكرت في اختلاق قصة هذا الرجل العجوز الذي يقضي حياته مهتما بالحمام المريض. |
Bunu yapmanın bir yolu duşta daha az zaman geçirmek. | TED | وإحدى الطرق لفعل ذلك بأن يقضي الناس وقتًا أقل في الاستحمام. |
Zamanının büyük çoğunluğunu başkalarına yardım ederek geçiren başarılı bir seri girişimci. | TED | هو رائد أعمال ناجح جداً يقضي الكثير من وقته في مساعدة الآخرين. |
Hafta sonunu benden ayrı geçirecek diye Jake nasıl da mutluydu, gördün mü? | Open Subtitles | هل رأيت كيف كان جايك سعيداً بأن يقضي عطلة نهاية الاسبوع بعيدا عني؟ |
En iyi doktorunuzun 7 tam gününü Granby'de mi geçirmesini öneriyorsunuz? | Open Subtitles | أتقترحين أن يقضي أفضل أطبائكِ سبعة ايام كاملة في جرانبي ؟ |
Ortalama bir tıp öğrencisi eğitimi boyunca tüm zamanının yalnızca beş saat kadarını LGBT sağlık ihtiyaçları hakında eğitim alarak geçiriyor. | TED | الآن، طالب الطب العادي يقضي حوالي 5 ساعات يتعلم عن الاحتياجات المتعلقة بالصحة المثلية عندما يكونون في كلية الطب. |
Bu küçük yaratık, günlerini diğer sürüngen sürüleri ile birlikte Late Triyas bataklıklarında yüzerek geçiriyor. | TED | هذا الكائن يقضي حياته يخوض في مستنقعات العصر الترياسي المتأخر مع جمعٍ من الزواحف الأخرى. |
Bir süre ders verdim ve mühendislik öğrenimi gören öğrencilerin çoğu gerçekte denetim kuruluşları ve bankalar için çalışmaya başlıyor ve birçoğu hazırlanırken zamanının yarısını hesap işleri vesaire ile geçiriyor. | TED | كنت مدرسًا من قبل، الكثير من الطلاب الذين درسوا الهندسة، انتهى بهم الأمر بالعمل في شركات مراجعة الحسابات والبنوك، والكثير منهم قد يقضي أغلب وقته بأعمال المحاسبة وأشياء كهذه أثناء إعدادهم. |
Ortalama bir oyuncu günde 6-6,5 saatini oyun başında geçiriyor. En bağımlı oyuncular için tam zamanlı bir iş gibi. | TED | اللاعب العادي يقضي ستة ، ستة ساعات و نصف في اليوم فيها و اللاعبون المدمنون مثل الوظيفة بدوام كامل |
Ağustos aylarını teyzesinin Buffalo yakınlarındaki çiftliğinde geçiriyor. | Open Subtitles | وهو يقضي شهر أغسطس في مزرعة خالته بالقرب من بافالو |
Birkaç dakika önce güzel zaman geçirmek isteyen kişiye nazaran çok ciddileştin. | Open Subtitles | أنت تدافع بقوة عن شخص كان يقضي وقتاً رائعاً قبل دقائق |
Ama onunla hiç konuşmamış. Bu kız hayatını geçirmek istediği kişiymiş, bundan eminmiş. | Open Subtitles | وعرف من أعماقه أن هذه هي الفتاة التي يريد أن يقضي بقية حياته معها |
Onun yaşında bir adam neden bir çocukla vakit geçirmek istesin. | Open Subtitles | لم يريد شخص عجوز ان يقضي كل ذلك الوقت مع طفل مثلك؟ |
Yani senin haricindeki, birileri için. Ama her günü onunla birlikte geçiren sensin. | Open Subtitles | شخص ما ليس أنتي, بالرغم من أنكِ الشخص الذي يقضي كل ساعة معه؟ |
Anne, sırf yakını olmadığı için içeride on yıl geçirecek. | Open Subtitles | قد يقضي 10 سنوات في السحن، لأنه ليس لديه عائلة |
Ayrıca çocuğun bu geceyi büyükannesinin yanında geçirmesini söylediğimi de söyle. | Open Subtitles | وبناءً عليـه اقترحتُ ... أن يقضي الولد الليلة في منزل جدتـه |
Ve geceleri çalışan babam, tüm öğleden sonrasını onunla geçirirdi onun yemek yediğinden emin olmak için. | TED | وكان والدي الذي كان يعمل ليلا؛ دائما ما يقضي معها أوقات بعد الظهر، فقط ليتأكد أنها تناولت الطعام. |
Okuldan nefret ettiği için tüm vaktini spor yaparak geçiriyordu. | Open Subtitles | كان يكره المدرسة لذا كان يقضي جُل وقته في ممارسه الرياضة |
Her neredeyse, efendinin kötü bir gün geçirdiğini tahmin ediyorum. | Open Subtitles | وأستطيع تخيّل السيد .. أينما كان أنه يقضي يوماً مؤلماً |
Söyleyin, çocuğun hafta sonlarını... evde tek başına geçirdiği doğru mu? | Open Subtitles | اخبريني .. هل أحيانا يقضي في البيت عطل نهاية الإسبوع وحده؟ |
Bizimle, evinde olduğundan daha fazla vakit geçirmeye başlamıştı. | Open Subtitles | و بدأ يقضي وقتا أكثر معنا مما يقضيه في يبته |
Bir insan neden tüm zamanını doktor olmayı öğrenmek için geçirir ve sonra Kraliyet Ordusu Sıhhiye Birliği'ne katılır bilmek ister? | Open Subtitles | إذا، ما أريد معرفته هو، لماذ يقضي أحدهم كل هذا الوقت في الدراسة ليصبح طبيباً، ثم يلتحق بالطاقم الطبي للجيش الملكي؟ |
-Kasabanın ayakları üstünde durduğundan emin olmak için epey vakit harcıyor. | Open Subtitles | يقضي الكثير من الوقت ليتاكد بان البلدة مازالت واقفة علي اقدامها |
Şuna bak. Sanki bütün geceyi benimle geçirmemiş gibi ... | Open Subtitles | انظر إليه انا لااطلب منه ان يقضي الليلة كلها معي |
Vaktinin çoğunu Blood Guts Savaşçıları denilen MMA spor salonunda geçirmiş. | Open Subtitles | يقضي معظم وقته في نادي "ف.د.ن" يطلق عليه "دماء وأحشاء المُحارب". |
Duyduğuma göre kendisi, orada kendi hücresinden daha fazla zaman geçiriyormuş. | Open Subtitles | فقد سمعت أنه يقضي وقتاً في القفص أكثر من زنزانته |