Şey, yani, kesin olarak bana söylemediler ama onlar burada değiller ve onlar yokken de ben burada kalıyorum. | Open Subtitles | حسنا ، أعني لم يقولو لي على وجه التحديد ، لكنهم بعيدون ، وهذا ما أفعله عندما يكونو بعيدين |
Kaç yaralı olduğunu söylediler mi? - söylemediler. | Open Subtitles | هل قالو لك كم عدد المصابين لم يقولو |
Doğru cevabı verdiğini söylemediler ki. Sadece "Geçebilirsin" dediler. | Open Subtitles | لم يقولو أنّه أدلى بالجواب الصائب، إنّما قالوا له: "لكَ أن تعبر". |
Tüm kadınların gizli arzusu olduğunu söylerler. | Open Subtitles | انهم يقولو انه سر الرغبة الذى تملكه كل امراة |
Dixon, 1.88 boyunda, 90 kg. İnsanlar Will Smith'e benzediğimi söylerler. | Open Subtitles | اعتاد الناس ان يقولو لي اني اشبه ويل سميث |
Neymiş? Ne olduğunu söylemediler ama çok önemli bir şeymiş. | Open Subtitles | لم يقولو كل ما قالو أنه مهم |
Neden bize söylemediler ki? | Open Subtitles | ، لماذا لم يقولو لنا؟ |
Ama ne zaman arayacaklarını söylemediler. İşte bu kadar. | Open Subtitles | لكنهم لم يقولو متى |
Bunu hakkında birşey söylemediler. | Open Subtitles | لم يقولو أي شيء بخصوص هذا |
- söylemediler. | Open Subtitles | لم يقولو |
Şöyle şeyler söylerler; "Bu kadar yavaş araba sürenler sinirimi bozuyor." ya da "Sütü dolaba koymadığı için sinirlendim." | TED | يقولو أشياء مثل: "أغضب جداً عندما يقود أحدهم ببطء،" أو "أغضب لأنها تركت اللبن بالخارج مجدداً." |
Bazı kurbanlar tuhaf bir şekilde sakin, duygusuz, hissiz olduklarını söylerler. | Open Subtitles | يقولو بعض الضحايا انهم يشعرون, بشعوراً غريب, وهدواء مصمت,منفصل... |
Müziğin büyünün en güçlü formu olduğunu söylerler. | Open Subtitles | إنهم يقولو أن الموسيقى أغرب مِن الخيال |