Ve o yayınlandığında beraber olduğum o insanlardan telefon alıyorum ve bana kendilerini tebrik eden yüzlerce arama aldıklarını söylüyorlar. | TED | وعندما تم بثة تلقيت مكالمات من جميع الرجال الذين كنت معهم جميعهم يقولون لي أنهم تلقوا مئات من المكالمات تهنئتهم. |
30 yıldır böyle bir sıcak hava dalgası yaşanmadığını söylüyorlar. | Open Subtitles | يقولون بأننا لم نتعرض لموجة حرارية مماثلة خلال 30 سنة |
- Her şeyin normal olduğunu söylediler. - Diğer her şeyin normal. | Open Subtitles | إنهم يقولون أن كل شئ طبيعى فى كل شئ آخر ، نعم |
İnsanlar çocukları için bunu hep söyler biliyorum ama o yakışıklıdır. | Open Subtitles | أنا اعلم ان معظم الناس يقولون ذلك عن ابنائهم ولكنه كذلك |
30 yıldır böyle bir sıcak hava dalgası yaşanmadığını söylüyorlar. | Open Subtitles | يقولون بأننا لم نتعرض لموجة حرارية مماثلة خلال 30 سنة |
Bunun nedeninin, doğal algılayıcılarımı değişik şekillerde kullanmam olduğunu söylüyorlar. | Open Subtitles | يقولون أن السبب هوأنى أستخدم العديد من الحواس بشكل مختلف |
Onlar ızgara peynirli sandviç bitince bile aşklarının devam ettiğini söylüyorlar. | Open Subtitles | نعم يقولون أن الحب يدوم بعد أن تختفي شطيرة الجبنة المشوية |
Bayağı büyük işlere bulaştığını söylüyorlar, baba. Fotoğraflar var ellerinde. | Open Subtitles | يقولون أنك متورط في شيء خطير يا أبي, لديهم صوراً |
Bazen insanlar giydiğim kıyafetlere güzel şeyler söylüyorlar ve sanırım bu hoşuma gidiyor. | Open Subtitles | بعض الأوقات هناك اشخاص يقولون اشياء جميلة عن طريقة لباسي وانا احب ذلك |
Ona çok yakın olduğunuzu söylüyorlar, yani bunun sizin için... | Open Subtitles | لكنه سيصبح إمبراطوراً جيداً. حسناً، يقولون إنك قريب منه جداً، |
Gölü boşaltmaları gerektiğini söylediler. Bu olacak iş değil tabii ki. | Open Subtitles | و التى يقولون انه علينا تجفيفها و ما هو صعب قليلا |
Komşular, 10:30 sularında büyük bir patlama sesi duyduklarını söylediler ve polis geldi | Open Subtitles | الجيران يقولون أنهم سمعوا إنفجاراً في العاشرة والنصف هذا الصباح .. الشرطة وصلت |
Bu çevreden bir kız kaybolduğunda polis hep böyle söyler. | Open Subtitles | الشرطة دائماً ما يقولون ذلك عندما تفقد فتاة بهذا الحيّ. |
Vahşi Batının hikayesinin bir atın eyeri üzerinde yazıldığı söylenir. | Open Subtitles | يقولون أن تاريخ الغرب قد كتب من فوق صهوة جواد |
Pekalâ kedisi de var ama dedikleri gibi " mekân, mekân, mekân " ! | Open Subtitles | حسناً ، مثيرٌ للانتباه لكن كما يقولون المكان قبل كل شيء |
Bazıları der ki; kargaşadan kurtulmanın yolu dost kulakta başlar. | Open Subtitles | البعض يقولون أن الطريق للتخلص من الاضطراب يبدأ بأذن صاغية |
Etmiyorlar. Elektronların telden aşağıya doğru saçılan bal hızında homurdanarak indiği söyleniyor. | TED | الالكترونات تتعثر عبر السلك ، في سرعة انتشار العسل ، كما يقولون. |
Görgü tanıkları sular altındaki bir aracın bagajından çıkartıldığını söyledi. | Open Subtitles | المتفرجون يقولون أنّها سُحِبت من الجزء الخلفي من السيارة المغمورة |
Çocukların ve ailelerin gözlerinin içine bakıp da gülümseyerek şöyle dediklerini duymak: | Open Subtitles | عندما أنظر إلى أعين الأطفال و الأباء.. و هم يبتسمون و يقولون: |
Bir noktada, biliyorsunuz, sizin gerçekten aya gittiğinize inanmıyoruz, ama gittiniz dediler. | TED | يقولون من ناحية نحن لا نصدق أننا وصلنا إلى القمر، لكننا فعلنا |
Dediklerine göre araba böyle eğilmiş ve her tarafta kan varmış. | Open Subtitles | يقولون أن السيارة ارتطمت هكذا و الدماء كانت في كل مكان |
Yeni bitti. Bir şey soracağım. Sandviçin üstünde " kahraman " yazıyor. | Open Subtitles | دعني أسألك عن هذه الساندوتش إنهم يقولون أنه تدعى البطل |
derler ki evde her ne varsa... sonuçta refakatçi hanımın delirmesine sebep olmuş. | Open Subtitles | يقولون بأنة مهما كان هناك وما زال في البيت في النهاية الرفيقة اتجننت |