ويكيبيديا

    "يكن لديه" - ترجمة من عربي إلى تركي

    • yoktu
        
    • yokmuş
        
    • olmadı
        
    • olmamış
        
    • sahip değildi
        
    • olmayan bir oğlun
        
    • yoksa
        
    • olmasaydı
        
    • yok muydu
        
    • bulamamış
        
    • kalmamıştı
        
    Brian'ın nasıl bir işe bulaştığı hakkında hiç bir fikri yoktu. Open Subtitles براين لم يكن لديه أيّ فكرة ما كان يدخل نفسه فيه
    Son kontrol ettiğimde doktorun çalıştırması gereken bir çiftliği yoktu. Open Subtitles تعرفين آخر مرة راجعت الطبيب لم يكن لديه مزرعة يديرها
    Minibüsünde bulunan onca kanıttan sonra sanırım başka da bir şansı yoktu. Open Subtitles أعتقد لم يكن لديه خيار، بعد كل هذه الادلة التى وجدوها بسيارته
    Her şeyden evvel, atı yokmuş çünkü atı bir savaşta öldürülmüş. Open Subtitles أولاً ، لم يكن لديه حصان لأن حصانه قُتل في المعركة
    Vasiyet bırakacak zamanı olmadı ama beni düşünmeye vakit ayırdı, değil mi? Open Subtitles لم يكن لديه وقت لترك وصية لكن كان لديه وقت للتفكير فيّ؟
    Önceki adli tıpçının buna bakması için bir sebebi yoktu. Open Subtitles الطبيب الشرعي السابق لم يكن لديه سبب لكي يبحث عنه
    Adamın kaşı yoktu ve sağ elinde sadece dört parmağı vardı. Open Subtitles لم يكن لديه حاجبان، وفقط لديه أربعة أصابع في يده اليمنى
    Ve Frank kadının Ruslar için çalıştığına dair hiçbir fikri yoktu. Open Subtitles لم يكن لديه أدنى فكرة على إنها تعمل لصالح المخابرات الروسية.
    Pek fazla birikmiş parası yoktu ama bir yerlerden para gelmeye devam ediyordu. Open Subtitles لم يكن لديه مدخرات وفيرة، لكن كان هنالك مال يأتي من مكان ما
    Birkaç dakika sonra uyandı ve ne yaptığı hakkında hiçbir fikri yoktu. Open Subtitles بعد بضعة دقائق إستيقظ و لم يكن لديه أي فكرة عما فعله
    Önceden sabıkası yoktu. Davada adli delil yoktu. TED لم يكن لديه أية سوابق، ولم يكن هنالك أي أدلة جنائية في القضية.
    Onun niyetini bilirdiniz ve sizden gizlemeye ihtiyacı yoktu. TED تعرف ماذا يجري في حياته، ولم يكن لديه حاجة ليختبئ منك.
    Ve lojistik hakkında hiçbir eğitimi veya arka planı yoktu. TED ولم يكن لديه تدريب أو خلفية عن فَنُّ السَّوْقِيَّات.
    Algoritm hakkında çok fazla bilgisi yoktu, ama bu kitapta bahsedilen şey bugün evrimsel algoritma dediğimiz şeyin ta kendisi. TED لم يكن لديه أدنى فكرة عن الخوارزمية لكن هذا ماشرحه في ذلك الكتاب وهذا مانعرفه بالخوارزمية التطورية
    Bir salgın hastalık şehri sarmıştı ve onları tedavi etmek için hiçbir şeyi yoktu. TED فالمدينة قد أصابها الطاعون، ولم يكن لديه ما يداويهم به.
    Gençken ne kadar yaşayacağını bilmesinin hiçbir yolu yoktu. TED وكرجل يافع، لم يكن لديه طريقة ليتنبأ كم سيعيش.
    Yüzüğü yokmuş, o yüzden annemin parmağına keçeli kalemle bir tane çizmiş. Open Subtitles لم يكن لديه خاتم لذا رسم خاتما على اصبعها بواسطة قلم تخطيط
    Ama bu işin arkasında güçlü kişiler varmış ve başka seçeneği de yokmuş. Open Subtitles هنالك أشخاص أشخاص أقوياء جداً خلف هذا الأمر وهو لم يكن لديه خيّار
    Ona daha yeni almıştım. Oynamak için hiç vakti olmadı. Open Subtitles لقد حصلت عليها لأجله، لم يكن لديه فرصة ليلعب بها
    Bunun, bu uzva hiç sahip olmamış birisi için bile doğru olabilmesi, bizim bu haritanın ilk haliyle doğduğumuz anlamına gelmekte. TED وفي الحقيقة، هذا ممكن بالنسبة لشخص لم يكن لديه طرف ليشعر بوجوده وتدل على أننا ولدنا على الأقل ببدايات هذه الخريطة
    Fakat büyük bir şirketle gireceği yasal bir mücadeleyi destekleyecek yeterli kaynağa sahip değildi ve nihayetinde vazgeçti. Open Subtitles لكنه لم يكن لديه الادله ليصعد الامر لمعركه قضائيه مع مؤسسات كبيره وفي النهايه استسلم
    Bu, her şeyini kaybetmiş varlıklı bir ailenin ve onları bir arada tutmaktan başka seçeneği olmayan bir oğlun hikayesi. Open Subtitles الآن قصة عائلة غنية فقدت كل شيء و الأبن الأوحد الذي لم يكن لديه خياراً سوى ان يبقيهم كلهم ماً
    Sence uyanıklık mı yapıyordu yoksa yaptığı sadece münasebetsizce bir hareket miydi? Open Subtitles أتقول أنه لم يكن لديه سبيلاً آخر أم أنه غير ملائم ؟
    Eğer bedenin ölçüsünü, şeklini ve o sırada nasıl hareket ettiğini kontrol eden model olmasaydı kendimizi çabucak incitirdik. TED إذا لم يكن لديه نموذج يتتبّع حجم الجسم وشكله، وكيف يتحرك في أيّ لحظة، سنقوم بإيذاء أنفسنا بسرعة.
    Adamın kişiliğinin aynası olabilecek bir tane bile dostu yok muydu? Open Subtitles ألم يكن لديه أصدقاء كي يرى نفسه بشكل أفضل؟
    İzlerini diğerinde olduğu gibi saklamaya vakit bulamamış olabilir. Open Subtitles من الممكن أنه لم يكن لديه الوقت لتغطية أثاره.
    Bir kaç dakika sonra, artık merak edecek bir şeyi kalmamıştı. Open Subtitles بعد عدة دقائق ، لم يكن لديه ما يقلق بشأنه

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد