Katlanır yatakların diğer bir harika özelliği de hipo-alerjik olması. | Open Subtitles | وآخر ما يميز السرير القابل للطي أنه مضاد للإصابة بالحساسية |
Nihayet tadımlık içtim ve damağımda sanki yağlı, porto şarabının zenginliğini hissettim. bu şarabın belirgin özelliği olarak kabul ediliyordu. Bir çok açıdan porto şarabına benziyordu. | TED | ثم تذوقته ، وكان زيتي غني مثل نبيذ " بورت " وهذا ما يميز هذا النبيذ والذي يشبه نبيذ " بورت " في كثير من الوجوه |
Fakat matematiğin olayı budur -- asla nereye gideceğini bilemezsiniz. | TED | ولكن هذا هو ما يميز الرياضيات، فلا يمكنك أن تعلم إلى ماذا سوف تتوصل. |
Aşırı kafirlik olduğu saptanan durumlarda, kanun, kadın ile erkek arasında ayrım gözetmiyor. | Open Subtitles | في حالات البدعة المتطرفة القانون لا يميز بين الرجل والمرأة |
Bak, o çocuk daha kulak deliği ile göt deliği arasındaki farkı bilmiyor. | Open Subtitles | أنظر , هذا الفتى لايستطيع أن يميز بين فتحة مؤخرته وفتحة أذنه |
Unutmayın, bu, diğerlerini özel kılan şeyi takdir etmenin ilk adımı. | TED | تذكر أن هذه هي الخطوة الأولى لتقدير ما يميز الآخرين |
Bence bu olağandışı özverilileri ortalama bir insandan ayıran şey tam olarak bu. | TED | وأعتقد أن هذا هو في الواقع ما يميز الإيثاريين الإستثنائيين عن الشخص العادي. |
Geriye kalan %1'lik oran ise bir bireyin soyuna dair bütün ayırıcı özelliği içinde barındırır. | TED | أما الواحد بالمئة المتبقي يحتوي على ما يميز أسلاف الفرد. |
Profili daraltmamız gerekiyor. Adamımızın dikkat çekici özelliği nedir? | Open Subtitles | حسنا, نحتاج لتضييق الوصف ما الذي يميز ضالتنا؟ |
Krakerin özelliği zaten tuzlu ve gevrek olması değil mi? | Open Subtitles | أليس هذا ما يميز المقرمشات؟ أنت تكون مالحة ومقرمشة؟ |
Arabanın dikkat çeken bir özelliği var mıydı? | Open Subtitles | هل كان هناك أي شىء يميز السيارة التي توقفت ؟ |
Yapay ürünlerin böyle bir özelliği var. Tek bir amaçları oluyor. | Open Subtitles | هذا ما يميز التركيبات، أنها عنيدة |
Ne kadar zarif. Avlanmaktaki olay budur ...sabırlı olmak. | Open Subtitles | ياللخسارة،هذا الشيء الذي يميز الاصطياد يجب ان تكون صبورا |
Ama dünyamızı diğer gezegenlerden ayıran şey de işte budur. | Open Subtitles | لكن الماء ما يميز كوكب الأرض عن باقي الكواكب في المجموعة الشمسية |
Belki de harika bir insanı sıradan birinden ayıran da budur. | Open Subtitles | ربما هذا ما يميز الرجل العظيم من الرجل العادي. |
Avları ile yollarına çıkan arasında ayrım yapmazlar. | Open Subtitles | لا يميز بين من يريده... والذىيقففى طريقه... |
Varlığını ortaya çıkarırsa İspanyollar sen ve onun arasında hiçbir ayrım yapmayacaklar tabi senin bir casus olduğunu söyleyip onu canlı canlı yakmazlarsa. | Open Subtitles | إن كشف عن وجودكم، لن يميز الأسبان بينك وبينه، عدا ربما يقومون بحرقه حياً كما سيقولون أنك جاسوس ... |
Yurtiçi ve yurtdışı arasında ayrım yapabilen bir program. | Open Subtitles | و البرنامج الذي يمكن أن يميز بين أجنبي - - والمعلومات في الولايات المتحدة. |
O artık doğru ile yanlış arasındaki farkı bilmiyor. | Open Subtitles | إنه لا يميز الفرق بين الخطأ والصحيح بعد الآن |
Veya bana güvenirsin, kimse farkı anlamadan biz de aralarında gezeriz. | Open Subtitles | او يمكنك الثقة بي و سنذهب عبرهم دون أن يميز أي احد الفرق |
Bunu farklı kılan ise... ödemelerin külçe altınlarla gerçekleşmesi... ve bu külçeler 1863 tarihli... ve mühürlerinde "Konfedere Amerikan Eyaletleri" yazılıydı. | Open Subtitles | معتادة ومختلفة بعض الشيء لكن ما يميز الصفقة هو أن الشراء تم بسبائك ذهبية التي يرجع تاريخها إلى عام 1863 |
O sadece bir parmak değil, insanları hayvanlardan ayıran şey. | Open Subtitles | انه ليس مجرد إصبع انه ما يميز الانسان عن الحيوان |
Ve iddia edeceğim şey, elbette ki üçüncüsünü ayırt eden bir şeyin olduğu ve aynen konuştuğumuz Porter-Henderson mantığıyla durumu ortaya koyduğu. | TED | وما أريد أن أناقشه هو أنه في الواقع لا شيء يميز الثالث، وهو ينطبق تماما مع منطق بورتر-هندرسون الذي كنا نتحدث عنه. |