Sonra Amanda bildiği tek dünyaya döndü, Billy de onu bekliyordu. | Open Subtitles | وعاد إلى عالم واحد، مما ويعرف أين بيلي كان ينتظر كانتون. |
Magrathea, bekleyebilir. Bu gezegende bitirmem gereken bir iş var. | Open Subtitles | على ماجراثيا أن ينتظر لدىّ دين لأسويه على هذا الكوكب |
Kocanız, doğrulama için kan tahlini sonuçlarını alana kadar beklemek zorunda. | Open Subtitles | على زوجكِ أن ينتظر حقاً حتى تعود نتائج تحليل الدم للتأكيد |
Bu arada Frazier telefonu bekler durur. | Open Subtitles | في هذه الأثناء، فرايزر يراقب الساعة، ينتظر الهاتف يرن |
Eğer sandığımdan daha aptal değilse kirası artana kadar beklemez. | Open Subtitles | مالم يكن أغبى مما أعتقد لن ينتظر حتى ينتهى عقد إيجارة |
Evet. Ona da Laura iyileşene kadar beklemesini mi söyleyeyim? | Open Subtitles | هل أطلب منه ان ينتظر على أمل أن تشفى لورا؟ |
Biraz solgunsun, ama korkarım yemek toplantı bitene kadar bekleyecek. | Open Subtitles | أنا آسفة، فالعشاء يجب أن ينتظر إلى غاية نهاية النقاش |
Okul müdüründen dayak yemeyi bekliyormuş gibi bir hali var. | Open Subtitles | إنهُ يبدو كما لو أنهُ ينتظر الضرب من مدير المدرسة |
Bu lafı birine söylemek için tüm hayatı boyunca bekliyordu. | Open Subtitles | لقد كان ينتظر طوال حياته ليقول ما قال لشخص ما |
Bir çocuk altına 8.30'da kirletse saatlerce altının temizlenmesi için bekliyordu. | TED | و إذا قام طفل بتوسيخ حفاضته في الساعة 8:30، عليه أن ينتظر عدة ساعات حتى يتم تغيير حفاضته مرة أخرى. |
Ona anlatayım? Yani yardım etmezsem bu çocuk sonsuza kadar bekleyebilir. | Open Subtitles | اخبرها بان ابنها يمكن ان ينتظر إلى الأبد لو لم تساعده |
Baba Darko 30 yıl boyunca beklemiş 1 saat daha bekleyebilir. | Open Subtitles | ابي داركو انتظر 30 سنة ليظهر يمكنه ان ينتظر ساعة اخرى |
Maalesef bu cesur insanlara yas tutmamız biraz beklemek zorunda. | Open Subtitles | للإسف، سيكون لنعي هؤلاء الرجال و النساء الشجعان أن ينتظر |
Canaveral aya fırlatma için sadece 48 saat bekler. | Open Subtitles | كانافيرال ممكن ينتظر 48 ساعة فقط لضربة القمر تلك |
Eğer sandığımdan daha aptal değilse kirası artana kadar beklemez. | Open Subtitles | مالم يكن أغبى مما أعتقد لن ينتظر حتى ينتهى عقد إيجارة |
Çünkü pratikte 1700 alan, işaretin altında beklemesini söylenen ve 2 saat geçmesine rağmen hala bekleyen sen olduğun için. | Open Subtitles | لا,لانه فقط من حصل على 1700 في امتحاناته التطبيقية وطلب منه ان ينتظر تحت لوحة سيبقى منتظرا هناك لمدة ساعتين |
Çünkü Yoo Jung Sunbae, Hong anlatana kadar bekleyecek gibiydi. | Open Subtitles | لأنّ يوو جونغ سنباي كان ينتظر .حتى تُخبره سول بنفسها |
Hemen de yapabilirmiş ama büyük bir zafer bekliyormuş. | Open Subtitles | قال إنه كان يريد ان يفعل ذلك من قبل لكنه كان ينتظر نصرا كبيرا |
Ve herkes onun gelip günü kurtarmasını beklerken yalan söylemeye devam edemem. | Open Subtitles | ولا تمكنني مواصلة الكذب وأنا أعلم أنّ الجميع ينتظر ظهورها لإنقاذ الموقف. |
Hemen gelip sizinle görüşmem lazım. Yarına kadar bekleyemez. | Open Subtitles | . يجب أن أراك حالاً . لن ينتظر الأمر للغد |
Onun 4-5 gün beklemesi gerekir. Haberleşiriz. | Open Subtitles | عليه أن ينتظر أربع أو خمسة أيام سأكون على إتصال |
Bana çok uzun bekleyen bir adamın ne için beklediğini unutmasını hatırlatıyor. | Open Subtitles | مما يذكرنى بالرجل الذى إنتظر طويلاً جداً حتى نسى ماذا كان ينتظر |
Aslında bu dansı Riverbotham Dükü'ne söz vermiştim... ama beyimiz burada olmadığına göre beklesin. | Open Subtitles | وعدت هذا الرقص حقا إلى دوق ريفيربوسام. . لكن كالشخص الممل الكبير السن ليس هنا، نحن سنتركه ينتظر. |
Ve tesadüf eseri beni görmek için büronuzda bekliyordur. | Open Subtitles | و ببعض الصدف الغير عادية اْنه ينتظر في مكتبك لرؤيتى |
İşte bu yüzden Kaldo onca zamandır Eclair'in ona taşı getirmesini bekledi. | Open Subtitles | لهذا قال كالدو بأنه ينتظر إكلريا طوال هذه الفترة لإحضار الحجر له |