"يومٍ" - ترجمة من عربي إلى تركي

• gün
• günde
• günü
• günün
• günden
• günlük
• ara
• güne
• günler
• gününde
• günüm
• gününü
• günüydü
• zamanlar
• birgün

Hey bak, akşamdan kalmasın! Bak, neden başka bir gün gitmiyorsun?
تحرّكِ، إنّكِ تشعرين بالصداع لماذا لا تذهبين في يومٍ آخر ؟

Tamam millet. Bugün hayat kurtarmak için güzel bir gün.
حسناً أيّها القوم يا لهُ من يومٍ جميلٍ لإنقاذِ حياة

Fazladan bir gün kliniğe giderek başka bir enayiye kancayı takmaya çalıştı.
أعني لقد عادت للعيادة من أجل يومٍ إضافي لمحاولة الإيقاع بمغفّل آخر

Eğer o tetiği çekersen, 21 yaşındaki kızını bir günde bütün ailesini gömmek zorunda bırakan bencil bir kadın olacaksın.
إنّ ضغطتِ على ذلك الزناد ستكونين امرأة أنانيّة التي أجبرت ابنتها ذات 21 سنة لدفن كامل العائلة في يومٍ واحد.

Yeni doğan yavrular, her günü yiyecek aramakla geçireceklerini kısa sürede anlıyorlar.
تكتشف العجول المولودة حديثاً، أنهم سيقضون كل يومٍ يسيرون سعياً وراء الطعام.

Katılmayı çok isterim. Dilerseniz başka bir gün de gelebilirim.
أنا أحب أن أشترك بها يُمكنني القدوم في يومٍ آخر

En büyük hayalim, bir gün onu yüce divanda görmek.
حلمي له ان يكون في المحمكة العليا في يومٍ ما

Bir gün, geri dönecek ve bütün Çin ona boyun eğecekti.
في يومٍ ما سوف يعود والصين بأكملها سوف تركع أمام قدميه

Midemin gurultusu, artıcak, artıcak. Ve bir gün birden durucak.
أصوات معدتي ستصبح أعلى فأعلى حتى تتوقف في يومٍ ما

Babamın botunda iki gün kalmakla hayatımın en kötü gününü mü karşılaştırıyorsun?
أحقّاً تقارنين تمضية ليلتين على قارب والدي مع أسوأ يومٍ في حياتي؟

Bir gün sen de çağrılacaksın. O gün o sese yanıt vermelisin.
في يومٍ مِن الأيّام، سَيُنده إسمك وفي هذا اليوم يجب أن تُجيب

Güneş her geçen gün daha da yükseliyor ve ısınıyor.
تطلع الشمس علواً أكبر ويزداد دفئها مع كل يومٍ يمرّ

Bir gün bana ufak bir valiz hazırlamış ve ortadan kaybolmuş.
قامت بتجهيز حقيبةٍ صغيرة لي مُعدّةٍ لإستخدام يومٍ واحد ثم إختفت

Burada geçirdiğim her gün sevdiğim insanların benden biraz daha uzaklaşmış olmalarından korkuyorum.
أخاف أن يؤدّي كلُّ يومٍ أمضيه هنا إلى إبعاد الذين أحبّهم أكثر عنّي

Bir gün kızlarla lokantada yemek yerken bize kartını verdi.
لقد سلم بطاقته للكثير منا على العشاء في يومٍ ما

Sana verebileceği her şeyi veremeyeceğimi bana her gün hatırlatılmasını istemem.
أتريدي أن يذكّرني كلّ يومٍ بعجزي عن منحكِ ما منحك إيّاه؟

Bir banka çalışan, bir gün sonra işi bıraktığını öğrendik.
عامل بالمصرف علمنا لاحقًا أنّه إستقال عمله بعد يومٍ واحد.

Olur öyle. Asıl soru, bir günde iki kere mi kandırıldın? - Olabilir.
:صحيح، لقد غُلبت، ذلك يحدث، السؤال هو ألم تكن مرتين في يومٍ واحد؟

Ama bugün, FBI ajanlığı kariyerinizin en önemli günü değil.
لكناليوملن يكونأهم يومٍ.. في مهنتكم كعملاء في مكتب التحقيقات الفيدرالي

günün birinde ciddi şekilde ters düşeceğiz.
أعتقد بأنه في يومٍ ما سيحدث بيني وبينك خلافاً جسيماً

Suyun içinde günden güne isyan dalgasını etrafına saçıyor.
يقف يوماً بعد يومٍ في الماء، العصيان المنتشر

Polis mücadele ediyor. Bu bir ya da iki günlük iş değil.
الشرطة تكافح، لا أعتقد أنّ هذا الأمر سينتهي في يومٍ أو يومين

Bak, bir ara evine uğramak isterim, oturup, seni daha iyi tanımak için.
أسمع، سأحب أن أمر على منزلكم في يومٍ ما وأجلس معك وأتعرف عليك

Senin batırdığın bir şeyi düzeltmek üzere yoğun bir güne zaten geç başladım.
و قد تأخّرتُ فعلاً عن يومٍ حافلٍ آخر مِنْ ترتيب الفوضى التي أحدثْتَها.

günler birbirini kovalarken artık her yerdeydik.
ومن يومٍ إلى يومٍ آخر، كنا في جميع الأماكن.

Çavuş başına 12 dolar; iyi gününde kadın bu kadar kazanıyor.
إثنى عشر دولار لكل إستمناء ذلك ما تجنيه في يومٍ جيد

Görünüşe bakılırsa işimdeki ilk günüm çok enteresan olacak.
بولنج: يبدو أن أول يومٍ لي في الوظيفة سيكون مثيراً

Tanıyordu. İIk günü onun son günüydü... galiba.
بالطبع يعرفها، أول يومٍ له، كان آخر يومٍ لها

Şimdi bilmeni istiyorum ki bir zamanlar seninle biraz ot alışverişi yaptığını biliyorum.
وأنت تعلم أنني أعلم، أنه في يومٍ ما.. قد باع لك بعض الحشيش

Ve birgün çekip gitti, öleceğimi sandım, ama ölmedim.
وبعدها رحل ذات يومٍ وظننت أنني سأموت ، لكني لم أمت