O günden beri beni alaşağı etmenin bir yolunu bulmaya çalışıyor. | Open Subtitles | وقد كان يُحاول إكتشاف طريقة ليجذبني إلى العلن منذ ذلك الحين. |
- Ne zamanı? Bu adamlar arasında anlaşmazlık yaratmaya aralarını bozmaya çalışıyor. | Open Subtitles | إنّه يُحاول إحداث مُشكلة بين هذين الرجلين، وجعلهما ينقلبان على بعضهما البعض. |
Bir şeyler bana anlatmaya çalışıyor ki her şey kağıttandır. | Open Subtitles | شيء ما يُحاول أن يخبرني بأنّها كلّها مجرّد ورق مُعجّنة. |
40 yıl sonra, 2007'de, California'da öldüğünde hala çözmeye çalışıyordu. | Open Subtitles | عندما تُوفي في كاليفورنيا سنة 2007، قبل أربعين عاماً، كان ما يزال يُحاول. |
Eğer bu kanunu durdurmaya veya sekteye uğratmaya çalışan birileri olursa onları bizzat kendim ulusal kanunlara dayanarak cezalandıracağım. | Open Subtitles | أن كان هُنالك أيُ أحدً يُحاول أيقاف أو تخريب هذا القانون فأنا شخصياً سأقوم بِمُعاقبتِهم من قِبل الأنظمة الوطنية |
Bana vermeye çalıştığı şeyi bir gün bulma umuduyla. | Open Subtitles | علي أمل أنني يوماً ما سأجد . ما كان يُحاول أن يعطيني إياه |
Bir tane aptal sarışın varmış... ondan kaçmaya çalıştığını söylüyordu. | Open Subtitles | إن لديه قدم عرجاء هو يقول أنه يُحاول أن يتفادى إمرأة شقراء محرومة عاطفياً في منطقة المكاتب |
Birileri duruşmaya hile karıştırmaya çalışıyor ve bu uğurda herkesi öldürebilirler. | Open Subtitles | هُناك شخص يُحاول تزوير هذه المُحاكمة، وإنّهم مُستعدّون للقتل لتحقيق ذلك. |
- Hadi canım. - Pekala, dürüst olmaya çalışıyor. | Open Subtitles | إرحمني حسناً، هو يُحاول ُأن يَكُونَ صادقَا |
Buradaki karınca yakalamaya çalışıyor ama tekniği tam olarak kavradığı söylenemez. | Open Subtitles | يُحاول هذا اصطياد النمل، لكنه لم يكسب المهارة اللازمة. |
Sana bir şeyler anlatmaya mı çalışıyor? | Open Subtitles | يبدو أنّه يُحاول إخبارك بشيء من خلال ذلك |
Buradaki, karıncaları yakalamaya çalışıyor ama gereken tekniği henüz tam olarak kavrayamadı. | Open Subtitles | يُحاول هذا اصطياد النمل، لكنه لم يكسب المهارة اللازمة. |
Cinayetten arandığı halde, hala sex suçlularını tutuklamaya çalışıyor. | Open Subtitles | بالرغم من أنه مطلوب لجريمة قتل، هو ما زال يُحاول إعتقال مرتكب جرائم جنسية. |
Çocuk, kız arkadaşını "Pek Sevgili Anne" den kurtarmaya çalışıyordu. | Open Subtitles | ما يُفترض أن يعني ذلك؟ الفتى كان يُحاول أن يُنقذ صديقته |
...belki kimliğini saklamaya çalışıyordu. | Open Subtitles | أن تموت، وربّما كان يُحاول أن يُخفي هويته |
Buraya polis gelsin istemiyorsun, biliyorum. Ama peşimizde, bizi öldürmeye çalışan bir adam var ve gerçekten yardımına ihtiyacımız var. | Open Subtitles | ،لا نريد التورط مع الشرطة، نحن نتفهم وضعكِ .لكن هناك رجل يُحاول قتلنا ونحتاج المُساعدة |
Hedefine yaklaşmaya çalışan bağımsız bir anlaşmacı diyelim. | Open Subtitles | دعينا نقل أنّي مُقاول مُستقل يُحاول الإقتراب من هدفه. |
Onunla iş yapmaya çalıştığı bazı adamlarla tanışmaya gittim. | Open Subtitles | ذهبتُ معه للقاء بعض الرجال كان يُحاول القيام بأعمال تجاريّة معهم. |
Kardeşi, kefaletle serbest bırakıldığından beri hayatını bir düzene sokmaya çalıştığını söyledi. | Open Subtitles | يدّعي أخاه أنّه كان يُحاول تصويب مسار حياته منذ تمّ إطلاق سراحه مشروطاً. |
Onu pencereden gizlice girmeye çalışırken yakaladım ve ona ne yaptığını sorduğumda, bana saldırdı. | Open Subtitles | لقد باغته و هو يُحاول التسلل عبر نافذةٍ و عندكا سألته عما كان يفعله فإذا به يُهاجمني |
Görünüşe göre sinyalin güçlendirildiği röleyi korumaya çalışıyormuş. | Open Subtitles | يبدو أنّه كان يُحاول حماية إعادة بثّ الإشارة من إرسال الراديو. |
Evet ama neden bizi yemeye çalıştı da kayakdaki adamı yemeye çalışmadı? | Open Subtitles | بلى، لكن لمَّ كان هذا يُحاول أكلنا على عكس الرجل بقارب الكايك؟ |
Hayattaki konumunu iyileştirmek isteyen birini. | Open Subtitles | عن رجلٍ يُحاول أن يُطوّر محطّته في الحياة. |
Dur bakalım. Kimse kimseye kazık atmaya çalışmıyor. | Open Subtitles | إنتظر، الآن، إسمع لا أحد يُحاول أن يخدع الآخر هنا |
Vücudu, kendini havadan bulaşan aşındırıcı maddeye karşı korumaya çalışmış. | Open Subtitles | كان جسده يُحاول حماية نفسه ضدّ المادّة الآكلة المنقولة بالهواء. |
Müvekkilim bu acıya bir son, vermek istiyor, ama önyargılarınız buna izin vermiyor. | Open Subtitles | مُوكلي يُحاول أن يٌنهي هذي المعاناة لكن تحيُزك ضدي هذا غير مسموح به |
Burada, bilim adamları kainatın en derin ve vahşi köşelerinindeki ortamı oluşturmaya çalışıyorlar. | Open Subtitles | هنا حيثُ يُحاول العلماء النّظر بعمق لأكثر الأماكن وحشيّة وظلماً بالكون. |
Belki de Siobhan'ın etrafındaki herkese zarar vermeye çalışıyordur. Bilmiyorum. | Open Subtitles | ربّما كان يُحاول إيذاء جميع من يُحيط بها. |
Lukasi ve arkadaşları buzun altına mümkün olduğunca çabuk girmeye uğraşıyor. | Open Subtitles | يُحاول كل من لوكاسي وأصدقاءه النزولتحتالثلجبالسرعةالمُمكِنة. |