Anlamlı bir hayat yaşamak için, ölüp, geri gelmememiz gerekiyor. | Open Subtitles | يجبأنتنتهى. لأجل عيش حياة ذات معنى يجب أن نموت ولا نعود |
Motosiklet kazası geçirdiğinde bacaklarını kırmıyorsun genelde ölüp gidiyorsun dedim ona. | Open Subtitles | ،أخبرته أن النبأ السار عندما نتعرض لحادثة بدراجة لا نكسر سيقان، بل نموت عادة |
Genç yaşta ölüp ruh olduktan sonra hafızanı kaybetmek kolay değil. | Open Subtitles | مُت في هذا العمر فقدتِ ذاكرتك و بعدها اصبحتِ شبح |
Silas tedaviyi alıp, ölüp doğaüstü Araf'ında bir ebediyet geçirmek zorunda kalmadan yaşayabilmek için o perdeyi kaldırmak istiyor. | Open Subtitles | (سايلس) يريد زوال الحائل حتّى يتناول الترياق ويموت ولا يُضطر للبقاء أبد الآبدين في مطهرٍ جامع للخوارق |
Eğer ben, Aguirre, kuşların ölüp, ağaçlardan düşmelerini istersem kuşlar ölüp, ağaçlardan düşecekler. | Open Subtitles | إذا أردت أنا (أغيري) أن تسقط الطيور ميتةً من الأشجار، سقطت الطيور ميتةً من الأشجار |
Etrafındaki bir sürü insan ölüp duruyor. | Open Subtitles | الكثير الكثير من الناس يبدو أنهم ينتهون ميتين حولك |
Lütfen beni ara ve bir yerlerde ölüp kalmadığını söyle. | Open Subtitles | أرجوكِ فقط اتصلي بي وأخبريني انكِ لم تموتي بعد |
Benim de bu gemide bugün ölüp ölmeyeceğini merak eden 6 adamım var. | Open Subtitles | لكننى لدى ستة اشخاص على متن هذة السفينة يتسألون لو انهم سيموتون اليوم |
İkigünseyahatettim, ölüp ölmemem umurumda değildi. | Open Subtitles | سافرت ليومين من دونما أهتم ماإذا عشت أو متّ |
ölüp gitmeden önce gökkuşağı şekercikleri getirmenin bir yolunu bulun. | Open Subtitles | قوموا بإحضار بعضاً من المكسرات قبل أن نموت |
Ciddiyim. Bu tepede sıkışıp kaldık ve hepimiz burada ölüp gideceğiz. | Open Subtitles | أنا جاد نحن عالقين بهذه التلة وهنا، سوف نموت |
Endişelerimiz ne kadar bunaltıcı olsa da ölüp gömüldükten sonra hepsinin ebediyen çözüleceğini hatırlatması için. | Open Subtitles | مجرد تذكرة بغض النظر عن مدى قوة قلقنا سيتم حلها قريباً عندما نموت ونُدفن للأبد |
Şahit olacak kimse kalmayana dek birbirimizin ölüp dönüştüğünü göreceğiz. | Open Subtitles | سنراقب بعضنا البعض نموت ونتحوّل ريثما نفنى جميعًا. |
Burada ölüp gideceğiz. | Open Subtitles | لقد فعلتِ، لكن هذا لا يهم لأننا سوف نموت هنا. |
Ayrıca atlarımız olmadan ölüp gideceğimizi de anlattı mı? | Open Subtitles | ألم يخبرك أيضاً بأننا سوف نموت بدون تلك الخيول.. ! ـ |
Açıkçası bundan emin değilim keza Sandaime'den önce ölüp mühürlenmiştim. | Open Subtitles | حسنا، في الحقيقة لا أعرف ما اذا كانت كذلك أم لا لأنني مُت وخُتمت قبل السيد الثالث |
İçimde kuruyup ölüp gitmesini umut ediyordum. | Open Subtitles | كنت آمل أن يذبل ويموت داخلي. |
Eğer ben, Aguirre, kuşların ölüp, ağaçlardan düşmelerini istersem kuşlar ölüp, ağaçlardan düşecekler. | Open Subtitles | إذا أردت أنا (أغيري) أن تسقط الطيور ميتةً من الأشجار، سقطت الطيور ميتةً من الأشجار |
Evet, Fred ve Sheila gitmişti Uzun zaman önce, ölüp gömülmüşlerdi Ama ben hala aynı evdeydim Kedilerle dolu eski odamda. | Open Subtitles | أجل , فريد وشيلا كانو قد ذهبوا ذهبوا من فترة طويلة ميتين ومدفونين لكن لازلت أعيش في المنزل... |
ölüp kurtlara yem olmadan önce bunun farkına varsan iyi olur. | Open Subtitles | يجب أن تدركي هذا قبل أن تموتي والدود يأكل عيناك |
Kurbanlarıyla iletişime geçmesi onların ölüp ölmeyeceklerini belirlemesi için son aşama. | Open Subtitles | هذا التواصل مع الضحايا هو الخطوة النهائية للتقرير إن كانوا سيموتون |
ölüp, sonra da dirildiğini duydum. | Open Subtitles | سمعت بأنّك متّ ورجعت إلى الحياة |
Sanki ölüp ölüp diriliyordum. | Open Subtitles | وشعرتُ بأنني أولدُ وأموت مراراً وتكراراً. |
Sanırım kimin ölüp kimin yaşayacağına karar vermek kutsal ruha aittir, bana değil. | Open Subtitles | ، أعتقد أنّ اختيار من يموت و من يحيا عائد إلى الروح العظيمة، و ليس ليّ |
ölüp ölmediğini bilmiyorsun yani. | Open Subtitles | لا تعرف إذاً إن مات أم لا. |
Az önce bir insan oğlunun ölüp yada ölmeyeceği iddaasından $20 kazandın. | Open Subtitles | انظر، للتو راهنت بمبلغ 20 دولار على ما إذا كان أخيك في البشرية سيعيش أو يموت. |