- Teşekkürler. Yakaladım sizi! Işıkları söndürün demek, ışıkları söndürün demektir anlaştık mı? | Open Subtitles | شكراً أمسكت بكما ، هيا الأنوار مغلقة تعني ان الأنوار أغلقت ، تمام؟ |
Işıkları aç! Ne yapmaya çalışıyorsun, Goldfinger? | Open Subtitles | أضئ الأنوار مجددا ماذا تحاول تفعل يا جولدفينجر ؟ |
Bir makineydi fakat canlıydı. Şey gibi... dans pisti ışıkları gibiydi. | Open Subtitles | كانت ألة ولكنها كانت حية , كانت مثل هالة من الضوء |
Keşfettik ki, bu ışıkları yeşil yapınca kuşlar doğru yöne gidiyor. Daha fazla rahatsız olmuyorlar. | TED | واكتشفنا أنه عندما نضع تلك الاضواء الخضراء ، فإن الطيور في الواقع تستطيع تحين طريقها الصحيح. ولا يؤذيها ذلك |
Işıkları kapa, kimse beni görmesin. | Open Subtitles | اطفئ النور حتى لايتسنى لااى احد ان يرانى |
İkinci olarak, birleştirilen fotoğrafların ışıkları aynı türde olmalı. | TED | ثانيا، الصور المركبة يجب أن تتميز بنفس نوع الإضاءة |
Işıkları kapatın. Kapalıyız. Gidin temiz hava alın. | Open Subtitles | إغلفوا الأنوار اذا سمحتم تفضلوا الي الخارج. |
Şehir Işıkları adlı uyuşturucu karşıtı basketbol programının kurucusu olan Yarbay Farrell bölgedeki uyuşturucu kaçaklığı olayına bulaşmış olabilir. | Open Subtitles | 'هو مؤسس 'الأنوار الحضرية برنامج ليلي لمكافحة المخدرات يعتمد على كرة السلة يتورط في تجارة المخدرات |
Işıkları açsanız iyi olur memur bey. | Open Subtitles | أظنه من الأفضل إشعال الأنوار أيها الضابط |
Işıkları yanıyordu, ve arabası garajdaydı. Bu yüzden evde olduğunu biliyordum. | Open Subtitles | كانت الأنوار مضائة وشاحنته في الطريق وعلمت أنه في المنزل |
Işıkları açın. Aracın etrafına yerleşin. | Open Subtitles | أضيئوا الأنوار تمركزوا حول العربات المصفحة |
Eğer diğer ışıkları söndürürsek, adam noel ağacı gibi parlar. | Open Subtitles | إذا قتلنا الضوء المحيط فسوف يضيء مثل شجرة عيد الميلاد |
Denizaltının ışıkları kapalıyken, biyoluminesenslerini görmek mümkün -- örgü tel ile çarpıştıklarında ürettikleri ışığı. | TED | وعندما تطفىء اضواء الغواصة يمكنك حينها من ان تشاهد الضوء الحيوي الصادر عنها ان هذه الاضواء تتولد عند الاصطدام بالشباك |
Dışarı çıkarken, uzaktaki galaksilerden gelen ışıkları o kadar sürede geldi ki aslında zamanda geri gidiyoruz. | TED | ونحن نتحرك للخارج، الضوء من هذه المجرات البعيدة استغرق وقتا طويلا، نحن أساسًا نتراجع في الماضي. |
"Işıkları açmadığın için memnun değil misin" diye kim yazdı? | Open Subtitles | كان هناك شخص آخر في تلك الغرفةِ أقصد ألم تروا عبارة اضاءة النور ؟ |
Yapmak istediğim şey şu, eğer ışıkları kısabilirsek, lütffen, Katlaskopların aynı zamanda projeksiyon mikroskopu da oldukları ortaya çıktı. | TED | لذا ما أود القيام به هو، هلا جعلنا الإضاءة خافتة، رجاء. تبين أيضاً أن المجاهر المطوية هي أيضاً مجاهر إسقاط. |
Selam. Geçiyordum, ışıkları açık gördüm. - Herşey yolunda mı? | Open Subtitles | مرحباً, كنت اتمشى ورأيت الانوار مفتوحة هل كل شيء بخير |
Işıkları sönüktü,ve geceleyin baktığınızda diğer tarafta neler olduğunu görebildiğinizi mahkemede kanıtladılar. | Open Subtitles | المصابيح كانت مطفأة وقد أثبتوا ذلك في المحكمة في الليل أنه يمكنك أن تنظر خلال النوافذ وترى ما يحدث على الجانب الآخرِ. |
Şehrin göz kırpan ışıkları, semada yıldızlar... gökyüzünde ay. | Open Subtitles | الأضوية المُتَلألأة للمدينةِ النجوم في السماء القمر في السماءِ |
Bak, Jordan Bulvarı'nın ışıkları görünüyor. Gördün mü? | Open Subtitles | انظر ممكن ان تشاهد أنوار شوارع الاردن هل تراها؟ |
Burası başlangıç için iyi bir yer. Işıkları kapatın. | Open Subtitles | هذا مكان جيد للبَدْء شغل الأضويةَ |
- Burası New York. Kim ışıkları bekler ki? | Open Subtitles | إنها نيويورك سيتي من ذا الذي ينتظر إشارات المرور ؟ |
En başta imkansız gibiydi. Mesela, ışıkları elinle açmak gibi. | Open Subtitles | وقد بدا مستحيلاً في البداية أعني مثلاً، تشغيل الإنارة يدويّاً |
bir kaç saat sonra da güneş ışıkları diğer büyüteç camında parlayacak, ve bir başka koku yayılacaktır. | TED | بعد بضع ساعات, ستنعكس أشعة الشمس على العدسة المكبّرة التالية, وستنبعث رائحة مختلفة. |
Otomatik gece görüş özelliği var. Işıkları açık bırakmanıza gerek yok. | Open Subtitles | الكاميرا مزودة برؤية ليلية,لذا لا حاجة لترك الاضاءة تعمل |