Çok harika bir şeye ulaşmanız için %0.1 şansınız olacak. | TED | سيكون هناك فرصة 0.1 بالمئة لتحصلوا على عنصر بالتأكيد رائع. |
Yakında dünyadaki en iyi dövüşçü olduğunuzu ispatlama şansınız olacak. | Open Subtitles | وستحصل أيضاً على فرصة لإثبات إنك أفضل مقاتل فى العالم |
Eğer başkan hiçbir şey bilmiyorsa, sizin bilme şansınız nedir? | Open Subtitles | ..واذا لم يكن الرئيس يعلم فاي فرصة ستكون لديك ؟ |
Eğer beni yenmek istiyorsanız, tek şansınız tam şu an. | Open Subtitles | إذا كنت تريد أن تتغلب علي, فهذه هي فرصتك الوحيده |
Eğer onu şimdi ortadan kaldırmazsanız başka bir şansınız olmayabilir. | Open Subtitles | إن لم تقهروه الآن، فلربما لن تسنح لكم الفرصة ثانيةً |
Eller havada dışarı çıkarsanız bir şey olmaz! Bu son şansınız! | Open Subtitles | إخرجوا و أيديكم لفوق و ستكونوا بخير , هذه فرصتكم الأخيرة |
Meyve ve sebze reyonunda takılırım. Orada sağlıklı bir erkek bulma şansınız vardır. | Open Subtitles | أفضل الخروج لشراء الخضروات و الفواكه فهناك فرصة أفضل للعثور على رجل صحيح |
Hayatınızı kurtarmak için sadece ve sadece bir şansınız var. | Open Subtitles | لديكِ فرصة واحدة و فرصة واحدة فقط لكي تنقذي حياتك |
Yakında dünyadaki en iyi dövüşçü olduğunuzu ispatlama şansınız olacak. | Open Subtitles | وستحصل أيضاً على فرصة لإثبات إنك أفضل مقاتل فى العالم |
Eğer işbirliği yaparsanız, bu binadan canlı bir şekilde çıkma şansınız olur. | Open Subtitles | إذا تعاونتم معنا , سيكون لديكم فرصة للخروج من هذا المكان أحياء |
Haiti'deki yetimler ve çeteler için toplasaydınız daha çok şansınız olurdu. | Open Subtitles | لديك فرصة أفضل لجمع الأموال . لأيتام الهايتيين في كلان رالي |
Güvenlik ekibini hareket geçirdinizmi en iyi kaçma şansınız onlarla gitmektir. | Open Subtitles | بمجرد جعل فريق الامن يتحرك افضل فرصة لك هي التحرك معهم |
Jerry ile bu araba hakkında konuşmuş olma şansınız var mı? | Open Subtitles | هل هناك أي فرصة بأنك و جيري تحدثتما عن السيارة ؟ |
Şimdi, eğer bunların hepsini atlatırsan, tam bir iyileşme için mükemmel şansınız var. | Open Subtitles | الآن, بما اني اخبرتك بكل شيء, فرصتك للحصول على تعافي كامل هي رائعة. |
Sonuçta bu Paris'i görmek için son şansınız olabilir. | Open Subtitles | بعد كل شئ ، ربما تكون فرصتك الأخيرة لزيارة باريس |
Bir insanı kurtabilme şansınız varsa, her zaman bir kapının zilini çalabilirsiniz. | Open Subtitles | في كلّ مرة تطرق فيها باب أحدهم, تُتاح لك الفرصة لإنقاذ إنسان |
Kurbanlarınızın akrabalarının acısını önlemek için suçunuzun gerçek boyutunu itiraf etme şansınız vardı. | Open Subtitles | كان لديك الفرصة لتجنيب المزيد من الألم لاقارب ضحاياك بالاعتراف المدى خطورة جريمتك |
Kendiniz için mükemmel insanı bulma şansınız varken bunu kaçırmanızı istemem. | Open Subtitles | لكنني لا أريد ان أراكم تضيعون فرصتكم بالحصول على الشخص المناسب |
Size bilgi sağlayacak dostlar olmadan şansınız daha ne kadar sürer sanıyorsunuz? | Open Subtitles | بدون اصدقاء يستطيعون ان يزودوك بالمعلومات كم تعتقد من الوقت سيبقى حظك صامدا؟ |
O sürüyü korkutup kaçırma şansınız ancak... | Open Subtitles | إن فرص العثور على الفتيات أحياء بعد الهجوم على الخيول |
Size kalsa, yüzde elli şansınız olsaydı bizi onlara yem ederdiniz! | Open Subtitles | اذا كانت أتيحت لك نصف فرصه لكنت سوف تطعمينا لهؤلاء الملاعين |
şansınız varsa, çocuk büyüyüp annesinin kontrolünden çıktığında sizi görmeye gelir belki. | Open Subtitles | إذا كنتما محظوظين, قد يأتي الطفل ليزوركما عندما يكبر.. بعيداً عن رقابة الأم. |
Satın alma teklifine bakma şansınız oldu mu diye merak ettim. | Open Subtitles | آتسآئل لحد آلان إذا سنحت لك الفرصه للإطلاع على عرض الشراء |
İlk izlenim oluşturmak için sadece bir şansınız vardır ve bu insansanız da robotsanız da böyledir. | TED | لا تحظى سوى بفرصة واحدة لتترك الانطباع الأول، وينطبق عليك هذا الأمر سواء كنت روبوتًا أو إنسانًا. |
Bu sizin son şansınız dedektifler. Hâlâ şansınız varken buradan uzaklaşın. | Open Subtitles | هذه فرصتكما الأخيرة، أيّها المُحققان، غادرا بينما لا يزال بإمكانكما ذلك. |
Umarın şansınız döndüğü zaman başka bir gemide bulunurum. | Open Subtitles | آمل أنّ اكون على غواصة آخرى عندما ينفد حظّك |
Ne kadar çok iş çıkarırsanız, o kadar değişik şeyle karşılaşırsınız ve tamamen özgün bir şeye gelme şansınız artar. | TED | كلما زاد إنتاجك، كلما حصلت على تنوّع أكثر وتزداد بذلك فرصك في الإتيان بشيءٍ مبدع حقاً. |
Benzersiz şeyler başarmak için muazzam bir şansınız var. | Open Subtitles | لديّك فُرصة رائعة للغاية أنّ تفعل شيء مُميز. |
Benimle gitmesini sağlarsam belki sizin bir şansınız olur. | Open Subtitles | و إن تمكّنتُ من جعله يغادر معي فقد يمنحكم هذا فرصةً |