Ne vermenin bir yararı var ne almanın Ne şarabın ne suyun | Open Subtitles | هناك القليل في الأخذ أو العطاء هناك القليل في الماء أو النبيذ |
Noel Baba'nın kulübesine pikniğe giderdim... kolyeyi de şarabın içine koyardım. | Open Subtitles | وتقوما بنزهة خلوية في بيت سانتا وكنت لأضع القلادة في النبيذ |
Şu halimize bak. 400 dolarlık şarabın yanında iç çekiyoruz. | Open Subtitles | انظرى إلينا، نبكي على زجاجات من النبيذ ذات 400 دولار |
Nihayet tadımlık içtim ve damağımda sanki yağlı, porto şarabının zenginliğini hissettim. bu şarabın belirgin özelliği olarak kabul ediliyordu. Bir çok açıdan porto şarabına benziyordu. | TED | ثم تذوقته ، وكان زيتي غني مثل نبيذ " بورت " وهذا ما يميز هذا النبيذ والذي يشبه نبيذ " بورت " في كثير من الوجوه |
Emin değiller ama her şeye mikroplu şarabın neden olduğunu düşünüyorlar. | Open Subtitles | إنهم ليسوا متأكدين؛ ولكنهم يعتقدون أن سبب كل ذلك هو نبيذ ملوث |
Peki verdiğin bilginin şarabın kadar kötü olmadığını nerden bileceğim? | Open Subtitles | كيف لي أن أعرف أن معلوماتك ليست سيئة بقدر نبيذك |
şarabın 200 çeşidini bilen bir komşum var. | TED | لدي هذا الجار الذي يعرف 200 نوع من النبيذ. |
Bunlar karbon dioksitle doldurulmuş baloncuklar, şarabın fermantasyon sürecinde üretilen bir gaz. | TED | هذه الفقاقيع مليئة بثاني أكسيد الكربون، وهو الغاز الذي ينتج أثناء عملية تخمير النبيذ. |
şarabın asıl sahibi 18. yüzyılın en ateşli şarap meraklısı oluverdi. | TED | المالك الأصلي لقنينة النبيذ كان واحد من اكثر متذوقي النبيذ حماسة في القرن الثامن عشر |
Rice üniversitesi kırmızı şarabın içinde bulunan ve size iyi gelen maddenin üzerinde çalışmaya başladı ve bunu biraya aktardılar. | TED | فريق من جامعة رايس بدأ بهندسة مادة معينة فى النبيذ الأحمر يجعل النبيذ الأحمر صحياً أكثر لجسدك من البيرة . |
Hala yüzüme döktüğün şarabın tadını alabiliyorum. | Open Subtitles | أنا لا أزال أتذوق النبيذ الذى ألقيتيه في وجهي. |
Çalınmış şarabın tadı ne kadar lezzetlidir, bilir misin peder? | Open Subtitles | هل تعلم ابتي، كم هو لذيذ طعم النبيذ المسروق |
Önce, şarabın üzerine şemsiye koymadılar, şimdi de yemekten salyangoz çıktı. | Open Subtitles | في البداية، لم يكن لديهم الشمسية التي توضع على النبيذ والاَن يضعـون القواقـع على طبق الطعـام |
Garson, içtiğimiz şarabın şişesinin etiketine bakabilir miyiz? | Open Subtitles | ايها النادل.. دعنى ألقى نظره على الملصق الذى على زجاجة النبيذ التى نشربها.. هل هذا ممكن ؟ |
Çok kolay hem. - şarabın var mı? | Open Subtitles | ستعجبك ، وسهلة أيضا هل لديك بعض النبيذ ؟ |
Çölü geçen alanlar bildiriden ayrıdır. Su ve şarabın olmadığını unutma. | Open Subtitles | تجتاز مساحات من الصحراء ما عدا الأخطار ولا تنسى أنه لا مياه ولا نبيذ |
Çölü geçen alanlar bildiriden ayrıdır. Su ve şarabın olmadığını unutma. | Open Subtitles | تجتاز مساحات من الصحراء ما عدا الأخطار ولا تنسى أنه لا مياه ولا نبيذ |
Ben de senin servis ettiğin şarabın tıpasını saklama ihtiyacı hissettim. | Open Subtitles | و شعرت أنه من الواجب أن أقوم بحفظ سدادة لقنينة نبيذ قمنا بشربها معاُ. |
Peki verdiğin bilginin şarabın kadar kötü olmadığını nerden bileceğim? | Open Subtitles | كيف لي أن أعرف أن معلوماتك ليست سيئة بقدر نبيذك |
Kadehin asla boş olmayacak, çünkü senin şarabın olacağım. | Open Subtitles | كأسك لن يفرغ، لأنى سأكون أنا نبيذك |
Nasıl bu hale geldiğini anlatıyordun. Aşırı şarabın bir sonucu. | Open Subtitles | إذا كنت تخبرني كيف بدأ ذلك هذا بسبب الأفرط بالنبيذ |
- Öyleyse şimdi yemeğin ve şarabın tadını çıkarabiliriz. | Open Subtitles | -بحيث يمكننا أن نناقش مسألة الطعام والخمر -الخمر واللحم |
Kutsama töreninden sonra ekmek ve şarabın gerçekten İsa'nın vücudu ve kanı olduğunu söylemek. | Open Subtitles | :أنه بعد التكريس يقدم الخبز والنبيذ على انهما جسد ودماء السيد المسيح |