Olumsuz yönleri olsa da ilişki kurmanın yepyeni bir şekli. | TED | أنها طريقة جديدة تماماً لفعل الأشياء التي تتضمن سلبيات جديدة. |
Ancak oluşum şekli sebebiyle bizimki aşırı derecede büyük ve yakındır. | Open Subtitles | لكن بسبب طريقة تكوينه، قمرنا كبير على غير العادة وقريب جداً، |
Yetişkin ve doktorası olan bir psikoloğun telefona cevap veriş şekli bu olamaz. | Open Subtitles | تلك ليست طريقة البالغين الحاصلين على دكتوراه في علم النفس للإجابة على الهاتف |
Uzak atalarınız o şekli sevmişlerdi ve onu yapabilmek için gerekli olan beceride güzelliği görmüşlerdi; bu sevgilerini kelimelere dökemeden önce bile. | TED | أحب اجدادكم القدماء هذا الشكل و وجدوا الجمال في الحرفة التي تتطلب صنعه حتى قبل ذلك كان بمكنهم التعبير عن حبهم بالكلمات |
Aynen amcamın tek kişi için tasarlanmış telefonu kullanış şekli gibi. | TED | إنها تماما الطريقة التي يستخدم بها عمي الهاتف المصمم لشخص واحد. |
Şu an bile, Ivan'ın ne istediğine neye ihtiyacı olduğuna ve hatta ne hissettiğine dair iletişim kurma şekli böyle. | TED | حتي الآن هذه طريقته في التواصل، ما يريده، وما يحتاجه، وما يشعربه أيضاً. |
Sadece suyun akışıyla oluşabilecek dendritik (ağaç dallanmasına benzer/dallanan) bir akış şekli. | TED | نمط متفرع للصرف يمكن أن يتكون فقط بواسطة تدفق السوائل. |
Roma Katolik Kilisesi'nde, kalp şekli, İsa'nın Kutsal Kalbi olarak anılmaya başladı. | TED | وبالكنيسة الرومانية الكاثوليكية، أصبح يتعارف على شكل القلب كأنه قلب يسوع الأقدس. |
Bir genç kız için çok korkunç ve acılı bir ölüm şekli. | Open Subtitles | قد تكون هذه طريقة مروعة مؤلمة لفتاة شابة أن تلقى حتفها بها. |
Ortaçağda asiller ve şövalyeler için idam edilmenin onurlu bir şekli olarak düşünülürmüş. | Open Subtitles | في القرون الوسطى كان يعتبر طريقة مُشّرِفة للإعدام يحتفظ بها للنبلاء و الفرسان |
Bu cihazın çalışma şekli daha önce gördüğüm hiçbir şeye benzemiyor. | Open Subtitles | هذا الجهاز ، طريقة عمله لاتشبه اي شئ رأيته من قبل |
Şimdiki zamanda bazı şeylerin oluşma şekli ona umut verdi. | Open Subtitles | شيئا عن طريقة الأمور تتكشف، تجري الآن، وقد أعطاه الأمل. |
Yeniden düşünmemiz gereken bir başka şey ise kıyafetlerin boyanma şekli. | TED | لكن أحد الأشياء الأخرى التي لا بد أن نعيد النظر فيها هي طريقة صباغة ملابسنا. |
Ve bence, yetişkinler olarak, oyun oynamanın iyi ya da kötü bir şekli olmadığını öğrenmeliyiz. Çok teşekkürler | TED | وأظن أننا كراشدين نحتاج أن نتعلم أنه لا يوجد طريقة صحيحة أو خاطئة في اللعب. شكرا جزيلا لكم. |
Oynamak sadece bir süreç değildir. Oynama üzerine uzmanlar bunun aslında bir var oluş şekli olduğunu söyleyecektir. | TED | الآن اللعب ليس مجرد عملية. خبراء اللعب سيخبرونكم أنه في الواقع طريقة حياة. |
Ham bir gösterim ama temel olarak taşın yaratılışı dönüşümü tüm formlarıyla inceleyen bilimin ilk şekli olan simyanın amacıydı. | Open Subtitles | إنه تصوير بسيط، لكن أساسياً تكوين الحجر كان هدف الكيمياء التي كانت الشكل الأولي للعلم وتدرس التحويل في جميع أشكالها. |
Yüzbaşı Schultz'un, sorumluluğu size yıkmaya çalışma şekli hiç hoş değil. | Open Subtitles | لم تعجبني الطريقة التي قام بها الكابتن شولتز بالقاء المسؤولية عليك |
- Beni durdurmaya çalışma şekli. - Devam etmek iyi fikir değil. | Open Subtitles | ـ إنها طريقته لمحاولة إيقافي ـ ليست فكرة جيدة لتستمر |
Ancak üste yaklaştıkça duman hızlanır, dengesizleşir ve hareket şekli kaotik bir şeye dönüşür. | TED | لكن كلما اتّجهنا نحو الأعلى، يبدأ الدّخان في التّسارع ويفقد استقراره، ويصبح نمط الحركة أشبه بالفوضى. |
Kalıbı şekli yok onun ama nesi eksikse temin edebiliyor. | Open Subtitles | ولكنها مظهر أو شكل لديها ليس ينقصها بما نفسها تزود |
Daha kötüsünü yapacağını söylemen garip bir savunma şekli. Savunma mı? | Open Subtitles | إنه أسلوب دفاع مثير للإهتمام بقولك أنك كنت لتكون أعنف منه |
şekli gördükten sonra tanıyıp bu konuda bir şeyler yapabilir misiniz? | TED | هل تستطيع أن ترى النمط ومن ثم تمييزه والتصرف حياله؟ رقم 2. |
Fakat bir fırsat vardı; her saatten sonra uykuya gidip dümdüz bir üçgen şekli alır ve tekrar yeyip büyüme başlamadan önce birkaç dakika dinlenirdi. | TED | ولكن هناك فرصة واحدة: فبعد كل ساعة، تُصبح خاملة، على هيئة مُثلث وترتاح لبضع دقائق قبل أن تقوم مرة أخرى لتبدأ جولتها في الأكل والنمو. |
şekli dairedir. Dilimleri üçgen, kutusu kare şeklindedir. | Open Subtitles | اعني شكلها دائري, وتقسم الى مثلثات وتوضع في علب مربعة |
Bu radikal derecede gelenek karşıtı bir terapi şekli olurdu. | Open Subtitles | هذا قد يوحي بشكل غير قويم جذرياً من أشكال العلاج |
Bay Kent, ailenizin araçlarının değişik bir gidiş şekli var. | Open Subtitles | حسناً سيد كينت من المؤكد ان عائلتك لها طريقتها في المرور خلال الشاحنات |
Beş çocuğumun hayatlarındaki stresi azaltmak için yapılması gereken boşanma öncesi yaşam şekli. | Open Subtitles | انه اسلوب حياة معقد مصمم ليخفف الضغط في حياة أطفالي الخمسة |
Kademeli bir fikir birliği dili düşünce şekli haline getirebiliyor, ama bu üstü kapalı psikolojik tahliller içinde gerçekleşiyor. | TED | بأن اللغة تساعد على تشكيل الأفكار. ولكنها أفكار تشكل اضطراباً نفسياً غامضاً. |
Gördün mü, oyuncağın çalışma şekli senin başına gelenlere benziyor. | Open Subtitles | ترى ، الطريقة التى تشغل بها هذه اللعبة تماما كما يحدث لك |