İngiltere'deki Özel Şube, bütün havayollarının... ve gemilerin yolcu listelerinden onun izini sürüyor. | Open Subtitles | الفرع الخاص في بريطانيا يحاول تتبعه خلال قوائم المسافرين لكل شركات الطيران والعبارات. |
Şube müdürü olabilirim, ama bu başka insanların parası. | Open Subtitles | ربما أكون مدير الفرع لكنه من أموال الأشخاص الآخرين |
Güçlerin Ayrılıgı ilkesine göre, bir Şube başka bir Şube üzerinde otorite kuramaz. | Open Subtitles | نظام التحقق والموازنه أنشئ عندما لم يكن هناك فرع يمارس القوه المطلقه علىفرعآخر. |
Şube başına düşen bankacı sayısı üçte bir oranında azaldı. | TED | انخفض عدد الصرافين في كل فرع بمقدار الثلث. |
Dışişleri Bakanı ne derse desin, bu durum 9.Şube'nin yargı yetkisine girer. | Open Subtitles | اي يكن الوزاره الخارجية تتمنى ان يقع هذا ضمن سلطة القسم 9 |
Tüm yaşanan heyecandan sonra 9.Şube takviye kuvvetlerle geldi – | Open Subtitles | بعد كل هذه الاثاره القسم 9 شوهد مع تعزيزات عسكريه |
Yaptığın şey dikkatsizceydi. Sizi Şube disiplinine şikayet etmem gerekir. | Open Subtitles | ما فعلته كان تهوّراً وينبغي أن أضعكِ في إدارة تأديب الإنضباط |
Diğer taraftan Michael Scott Kâğıt Şirketi henüz bu ay yeni bir Şube açtı. | Open Subtitles | شركة مايكل سكوت للورق، على أية حال قد فتحت فرعاً جديداً في الشهر الحالي. |
Her zaman birlikte çalıştığımız Şube ile güçlü ilişkiler kurmanın işleri çok daha kolaylaştırdığına inanmışımdır. | Open Subtitles | لطالما اعتقدت أن العلاقات القوية مع الفرع الذي تتعامل معه يسهل الحياة كثيرا |
Neden sana merkez Şube için yaptığını göstermiyorsun. | Open Subtitles | لماذا لا نريك ما فعلناه مع الفرع الوطني للشركة |
En çok kilo veren Şube fazladan üç gün tatil kazanacak. | Open Subtitles | الفرع الذي يخسر وزنا أكثر يفوز بثلاتة أيام إجازة إضافية |
Tamamdır, gidip Şube müdürlerimize bankalarının güvenli olmadığını söyleyelim. | Open Subtitles | حسنًا لنذهب ونخبر مديرو الفرع بان مصرفهم ليس آمن |
- Belki Şube müdürüyle arasında bir sorun olabilir. | Open Subtitles | أعني, ربما هذا الرجل يحمل ضغينة ضد الفرع الذي في حيه |
"Wolfram ve Hart temsilcileri yeni bir Şube kurmak istiyorlardı ve sonunda Los Angeles'a kurdular. | Open Subtitles | ممثلوا ولفرام آندهارت كَانوا يَنْظرُون لبِناء فرع جديد والذى فى النهاية أصبحْ لوس أنجلوس |
Ryan, bir kaç dakikaya Şube müdürlerini tanıtacak. | Open Subtitles | رايان يريد تقديم فرع المدراء في غضون دقائق |
Ancak her Şube için ayırabileceğimiz küçük bir miktar para var o yüzden paranın nasıl dağıtılacağını da yöneticilere bırakacağız. | Open Subtitles | وأعرف أن الموظفين يتوقعونها لكن لايوجد إلا مبلغ صغير لكل فرع لذا سنترك الأمر للمديرين ليقرروا كيف يوزعونها |
Sanırım bir noktada beni şirketin en başarılı Şube yönetici olarak tanıtacaklar. | Open Subtitles | وفي تلك الأثناء سيقومون بتقديمي كــ أكثر مدير فرع ناجح لديهم |
Şube öyle meteliksiz ki, kahve filtresi almaya bile paramız yok. | Open Subtitles | ميزانيّة القسم محدودة جدّاً، بل لا يمكننا تحمّل تكاليف مرشحات القهوة |
Bu kısır döngüden yorulmuştum ve hatta bugün dahi çok sevdiğim Şube biriminin içinde bile o kadar yorulmuştum. | TED | لقد كنت متعبا من الحلقة المفرغة، ولقد كنت متعبا من ذلك حتى بالوكالة المحببة لي في القسم الذي مازلت أحبه إلى الآن. |
Gözetleme raporu, ABD Mali Şube Los Angeles. | Open Subtitles | سجل المراقبة، مكتب القسم المالي لوس انجليس |
Kontrol ettirin. Sonra da Narkotik Şube'ye götürün. | Open Subtitles | وإجراء فحص لها، ومن ثمّ أوصلوها إلى إدارة مكافحة المخدرات |
Öyle yapmamı istiyorsan Şube de açarım, otelindeki mutfağı da idare ederim. | Open Subtitles | وسأفتتح فرعاً إن أردتني أن أفعل ذلك، وسأدير المطبخ في نزلك. |
Şube müdürü hala fikrini değiştirmemiş. | Open Subtitles | المفوّض ما زالَ لَيْسَ لهُ تَغيّرَ رأيه. |
İşin özü şu ki buradan görebildiğime göre toplam zaten 5 Şube var ve senin şuben 4. | Open Subtitles | المسألة هي أن فرعك هو الرابع حالياً بالخمسة فروع التي أراقبها |
Şube üyelerimizi gözaltına aldılar. Güvenli evlerimizden birine baskın yaptılar. | Open Subtitles | تم إلقـاء القبض على أعضاءٍ من خليتنا. |
İki kere Şube müdürünün şapkasını çalmak ve sonra düşürmek mi? | Open Subtitles | حَسناً، مَسكَ المفوّضَ القبعة مرّتين وأسقطتْها؟ |