Mutfağına girip, size ait olmayan şeyleri yer, ...haddinize olmayan kapıları açar mısınız? | Open Subtitles | أتدخل المطبخ و تأكل طعاماً لا يخصك و تفتح أبواباً لحجرات لا تخصك؟ |
Mutfağına girip, size ait olmayan şeyleri yer, ...haddinize olmayan kapıları açar mısınız? | Open Subtitles | أتدخل المطبخ و تأكل طعاماً لا يخصك و تفتح أبواباً لحجرات لا تخصك؟ |
Rüzgâr kapımı darbeleyip açar, esintide süzülerek içeri giren kim? | Open Subtitles | ،تيارات الهواء فتحت الباب ومن الذى دخل مع النسيم ؟ |
Kendini uyandıran kişinin 3 dileğinin kabulü ona dünyalar arasındaki kapıyı açar. | Open Subtitles | تمنح 3 أمنيات للذى يقوم بأستدعائهم00 الذى قام بفتح الباب بين العوالم |
O zaman kapıları açar, şu piçlerden bazılarını yanımızda götürürüz. | Open Subtitles | حسناً لنمزقهم أفتح الباب و لنأخذ بعض هؤلاء الأوغاد معنا |
Daha da önemlisi; sinyal, teleskopun ışınındayken, kendi kendini açar gibiydi. | Open Subtitles | والأهم من ذلك ، يبدو أنّ الإشارة أعادت تشغيل نفسها ، أثناء إشارة إرسال التلسكوب |
O sadece kapıları açar, günü biz kurtarırız, hayatımıza geri döneriz. | Open Subtitles | فهو سيفتح لنا الباب، و ننقذ يومنا، وبعدها نعيش حياتنا الطبيعية |
Bir yerlerde Tanrı bir kapıyı kapatırsa, bir pencere açar diye yazıyordu. | Open Subtitles | قرأت في مكان ماً أنه عندما يغلق باب هناك نافذة تفتح دوماً |
kanatların hava tabakası içinde açılması nasıl kuşa bir yarar sağlıyorsa, dil de insanların yararına işbirliği alanlarını açar. | TED | تماماً كما الأجنحة تفتح أثير السماء للطائر ليستكشفها، اللغة فتحت مدى من التعاون ليستكشفه البشر. |
Mağdurun beyni oksitosin salgılar ve kesenin ağzını açar, parayı verir. | TED | عقل الضحية يفرز الأوكسيتوسين، وعلى الفور يدفعك لأن تفتح محفظتك أو حقيبتك مقدماً المال عن طيب خاطر. |
Doğa, kalplerimizi açar ve farkına varmamızı sağlar biz doğanın bir parçasıyız ve biz ondan ayrı değiliz. | TED | إنها تفتح قلبنا , و تجعلنا نستوعب أننا جزء من الطبيعة و أننا لسنا منفصلين عنها. |
Ama yabancıların yayımladığı videoları görmek ona bir olasılık dünyası açar. | TED | جاء ملف الفيديو هذا لكي يراه العديد من الغرباء وقد فتحت امامه عدة مجالات |
Erken kalktım ve kapıyı açar açmaz yere saplanmış bu mızrağı gördüm. | Open Subtitles | نهضت مبكراً وحالما فتحت الباب دانيل مبرمج كومبيوتر رويالتون فوجئت بوجود هذا الرمح أمامي |
Carlotta kapıyı açar... ve Leydi Edgware'i içeri alır. | Open Subtitles | وقامت شارلوتا بفتح الباب, لتُدخل ليدى ادجوار |
Emzik ucunu açar açmaz, steril içilebilir su fışkırmaya başlayacak. | TED | الآن بمجرد أن أفتح هذه الحلمة، ستخرج مياة شرب معقمة. يجب أن أكون سريعاً. |
Diziyi tekrar verdiklerini duyduğumuz zaman her öğlen o kanalı açar sesini yükseltirdik. | Open Subtitles | لكن عندما علمنا أنهم سوف يذيعون هذا المسلسل ثانية بدأنا تشغيل التلفاز الخاص بها كل يوم، وكنا نرفع الصوت |
Size söyleyeyim, Greenleaf adı pek çok kapıyı açar. | Open Subtitles | بإمكاني أن اقول بأن إسم جرينليف سيفتح لك الكثير من الأبواب |
Cadı arkadaşım geçidi senin için açar. Koza moza gerek yok. | Open Subtitles | صديقتي الساحرة ستفتح ممرًّا لكَ ولستَ بحاجة لموطن نفوذ |
Trace, kapıyı açar mısın? | Open Subtitles | تريس، افتحي الباب، هَلَ فعلتِ؟ |
Tamamen masumduk. Fermuarı açar mısın lütfen? | Open Subtitles | كانت الأوضاع شديدة الصفاء، هلاّ فتحتِ سحابتي من فضلكِ؟ |
- Janet, bir turşu kavanozunu gevşetirsin de başkası gelir ve açar, aynı onun gibi. | Open Subtitles | جانيت، هو مثل عندما تفتحين قنينة مخللِ وشخص ما يفتح الغطاء |
Tabii ki. Affedersin. Fermuarımı açar mısın lütfen? | Open Subtitles | بالطبع ، أنا آسفة أيمكنكِ أن تفتحي السحّاب؟ إنه فستان جميل حقاً |
Teçhizat kontrolü yapıyoruz da. Rica etsem televizyonunuzun sesini açar mısınız? | Open Subtitles | .إننا نتفقد المعدات هل تمانع لو رفعت صوت تلفازك؟ |
Gitmeden önce lütfen saatin altındaki çekmeceyi açar mısınız? | Open Subtitles | قبل أن تذهب رجاءً إفتح ذلك الدرج الذي تحت الساعة |
Sonra kendini gene zor bir durumda bulur... ve ikinci mektubu açar. | Open Subtitles | أقحم نفسه إلى موقف ثاني والذي لا يستطيع الخروج منه وفتح الخطاب الثاني |
Şimdi de beni ikiye bölmekte olan kapıyı açar mısın? | Open Subtitles | والان هل يمكنك فتح الباب والذى سوف يقسمنى الى قسمسن |