"Gaz maskesi taktı, çatıdaki bir kapağı açtı ve tozu aşağı döktü." | Open Subtitles | كان مُرتدياً قناع الواقى من الغاز فتح فتحة ، وأسقط المسحوق للداخل |
İddia makamı, son dakikada sunduğu adli kanıtla önümüzü açtı Sayın Yargıç. | Open Subtitles | الإدّعاء فتح الباب على نفسه,حضرة القاضي بتقديم الدليل العدلي في آخر دقيقة |
Birileri aç gözlü koca ağzını açtı ve oğlumu kaybettim. | Open Subtitles | فتح شخص ما الفم الكبير الجشع وفقدت ابني في ذلك. |
Yani, onların aşk bağlantı psişik bağlantı çeşit açtı ne düşünüyorsunuz? | Open Subtitles | إذاً تظن أن وصلة حبهم فتحت قناة من نوع فيزيائي ؟ |
Grace, baygın gibi uyuduktan sonra gözlerini açtı. Kafası karışmıştı. | Open Subtitles | غرايس فتحت عينيها بعد نوم مؤرق تقريباً،و قد كانت مرتبكة. |
Galiba geçen yıldı, şirket Maryland'da bir satış ofisi açtı. | TED | في العام الماضي او نحوه, الشركة قامت بفتح مكتب مبيعات في ماريلاند. |
Ve virüslerin keşfiyle, Beijerinck bize bu yepyeni dünyanın kapılarını açtı. | TED | ومن خلال الكشف عن الفيروسات، فتح بيجيرينك حقا عالما جديدا بالكامل لنا. |
Genetik, insan çeşitliliğini araştırmanın kapılarını açtı. | TED | علم الأجنة فتح الباب لدراسة مدى تنوع البشر. |
Oğlumdan o mektubu aldığımda, bir günlük tutmaya başladım çocukluğumda ve hapiste yaşadığım şeyler hakkında ve bunun bana yaptığı da aklımı telafi etmek fikrine açtı. | TED | عندما حصلت على تلك الرسالة من ابني، بدأت في كتابة يوميات عن الأشياء التي مررت بها في طفولتي وفي السجن، وذلك قد فتح عقلي لفكرة الغفران. |
O yıl okuduğum kitaplar, gözlerimi birçok şeye açtı. | TED | ساعدت الكتب التي قرأتها خلال تلك السنة في فتح عينيّ على الكثير من الأشياء. |
Çekimin çıktısı -- bu gelecekteki çekimimiz -- uçsuz bucaksız kapasiteler için gözlerimizi açtı. | TED | ما تم التقاطه، هو مستقبلنا. الذي فتح أعيننا على إمكانات هائلة، |
Kolunda bir damar açtı ve beni içmeye zorladı. Nedir o? Kim o, Martin? | Open Subtitles | فتح وريد في ذراعه, و جعلني أشرب منه ما الأمر؟ |
Sayın Başkan, 1997'de Kuzey Kore, hava sahasını ticari uçuşlara açtı. | Open Subtitles | سيدى الرئيس فى 1997 فتحت كوريا مجالها الجوى إلى الطائراتِ التجارية |
Ve tam önümde, arabanın ön camında bacakları iki yana açtı. | Open Subtitles | و فتحت ساقيها على زجاجة السيارة أمامي مُباشرةً بدون لباسها الداخليّ. |
Annem dikkatlice makinenin kapağını açtı ve kirli çamaşırları makineye yerleştirdi, aynen böyle. | TED | اذكر عندما فتحت والدتي باب الغسالة بهدوء ووضعت الغسيل داخل الغسالة هكذا |
Bize verisini açtı ve bağışladı, bu veri ile su kıtlığının gıda üretimini nasıl etkilediğini izleyebiliyorduk. | TED | قاموا بفتح بياناتهم وتبرعوا بها، ومع هكذا بيانات يمكنكم تعقّب كيف يؤثّر الجفاف على إنتاج الغذاء. |
Ama bana bakmak istediği için emekli oldu ve mağazayı açtı. | Open Subtitles | ولكنه أراد قضاء وقته في الإهتمام بي، لذا تقاعد وفتح المحل |
Harvard Sanat Müzesi, sanatçıların göçle ve evlerini taşımakla ilgili düşünceleri üzerine bir sergi açtı. | TED | افتتح متحف هارفارد للفنون للتو عرضاً عن كيفية تفكير الفنانين في الهجرة وتأسيس منزل في مكان آخر. |
Bu nedenle en iyi üniversitelerden birkaçına girmem kolay oldu ve bu da bana fırsatlarla dolu bir dünyanın kapısını açtı. | TED | لذا كان من المسلم به أن أدخل أفضل الجامعات، والذي بدوره يفتح الباب لعالم الفرص |
Rakunlar, insanları ve dönüşümü öğrenmekle meşgulken kış bitti, kaysılar çiçek açtı ve aşk mevsimi gelip çattı. | Open Subtitles | عندما كان الراكون مشغول بالتعلم عن الانسان و مهارة التحول الشتاء قد انتهى و الورود قد تفتح و موسم الحب قد اتى |
Beşinci arayışımda biri açtı. | TED | في المرة الخامسة، رفع أحدهم سماعة الهاتف. |
Kafesin içine bir fare koyduk... ve farzet ki "fare açtı ve peyniri buldu.", ama ya kocaman bir fareye(sıçan) peyniri niye bulduğunu sorarsak? | Open Subtitles | يمكنك وضع فأر في قفص والافتراض أنه وجد الجبنة لأنه كان جائعاً |
Netflix bunu yaptığında, işlerini dönüştürmek için tamamen yeni bir yolun kilidini açtı. | TED | عندما فعلت شركة نتفليكس هذا، فتحوا طريقًا جديدًا لتغيير نشاطهم التجاري. |
Oh, evet. Ona seslendim, o da kapıyı açtı. İyiydi. | Open Subtitles | نعم, لقد ناديتها من الخارج وفتحت لى الباب وكانت بخير |
Sonra; hikâyenin kalanında, katil dolaba gitti kilidi açtı, İngiliz anahtarını aldı sonra biz, salona geçen geçiti keşfettik ve motorcuyu ölü bulduk. | Open Subtitles | لنكمل القصة ، ذهب القاتل إلى دولاب الأسلحة فتحه و أخذ المفتاح ثم وجدنا الممر لغرفة الجلوس و وجدنا السائق مقتول |
Telefonu açtı ve arka plandan bir adamın sesini duydum... | Open Subtitles | و أجابت ثم سمعت بالخلفية رجل ما يقول شيء مثل |
İçimde bir sürü dürtü vardı ve sürekli karnım açtı. | Open Subtitles | لقد كنت أشعر بتلك النزوات، كما كنت جائعة طيلة الوقت. |
Bir yıl önce bugün, bu adam burada Londra'nın en iyi restoranını açtı. | Open Subtitles | قبل سنة من الآن هذا الرجل إفتتح أفضل مطعم فى لندن |