Nasıl tüm cemaatin ve ailelerin yanında olabiliyorsun da bizim yanımızda olamıyorsun? | Open Subtitles | كيف لك أن تساعد مجتمعك وكل عائلات رعايا كنيستك, ولا تساندنا أبداً؟ |
Nasıl tüm cemaatin ve ailelerin yanında olabiliyorsun da bizim yanımızda olamıyorsun? | Open Subtitles | كيف لك أن تساعد مجتمعك وكل عائلات رعايا كنيستك, ولا تساندنا أبداً؟ |
bildiğin gibi, sağlık bakanlığı sayesinde ailelerin ve hastaların ne kadar stresli olabileceğini düşünürsek her gün daha fazla tıp personelinin öldürülmediğine şaşırıyorum. | Open Subtitles | تعلم ، مع الرعاية الصحية للولاية كم يمكن أن يكون هذا مجهداً للعائلات وللمرضى أنا مسرورة أنّه لا يقتل دكتور ماهر كل يوم |
ailelerin steyşınlarına doluşup burger aldıkları ve yeşilliklere piknik yapmaya gittiği zamanlara. | Open Subtitles | إلى أبسط وقت عندما تجمعوا العوائل في محطة عرباتهم يحظون ببعض البرجر |
Çocukların ve ailelerin gözlerinin içine bakıp da gülümseyerek şöyle dediklerini duymak: | Open Subtitles | عندما أنظر إلى أعين الأطفال و الأباء.. و هم يبتسمون و يقولون: |
Yani buradaki kurucu ailelerin bir şey kurduğu falan yokmuş. | Open Subtitles | ممّا يعني أنّ العائلات التي طالمامُجدتبالعائلاتالمؤسسة.. لم يؤسسوا شيئاً فعلياً. |
Mutlu ailelerin neyi doğru yaptığını ve kendi ailemi mutlu edebilmek için öğrenebileceklerimi çözmeye çalışıyordum. | TED | كنت أحاول معرفة سرّ الأسر السعيدة ومالذي يمكنني تعلّمه منهم لجعل عائلتي أكثر سعادة؟ |
Paradan bahsediyorum. Bu ailelerin polise gideceklerini bilemediğimi mi sanıyorsun? | Open Subtitles | تعتقد بأنّني لم أعلم بأنّ آباء هؤلاء الأولاد لم يخبروا الشرطة؟ |
ailelerin, soyun, tarihin, ülkelerin gidişatını değiştiren tek bir karar. | TED | قرار واحد غيَّر مجرى حياة عائلات وذريات ودول وتاريخ حتى يومنا هذا. |
Hepsi de Avrupa ve Amerika'daki zengin ailelerin yanına gidiyorlar. | Open Subtitles | سيذهبون جميعهم للعيش مع عائلات غنيه بأوربا والولايات المتحده |
Bazı büyücü ailelerin diğerlerinden daha iyi olduğunu anlayacaksın. | Open Subtitles | ستكتشف أن بعض عائلات السحرة أفضل من غيرها يا بوتر |
ailelerin, genç insanların bir araya gelebileceği ve kendi deyimiyle, şu ünlü gülleri koklayabilecekleri bir alan yaratmak istiyor. | TED | إنّه يريد أن ينشئ فضاء حيث يمكن للعائلات و الشبان الجلوس معا، و يشتمّون عبير الأزهار التي يضرب بها المثل. |
Beyazların bir dolar kazanırken siyahi ailelerin altı sent Latinler yedi sent kazanıyor. | TED | إذ لكل دولار واحد يمتلكه البيض، يقابله ستة بنسات للعائلات السود وسبعة بنسات لمن هم من الأصول اللاتينية. |
Takımlarımızdaki yerler için de büyük talep söz konusu ve neticede yüksek miktarda bağış yapan ailelerin çocukları takımlara girebiliyor. | Open Subtitles | الطلب كبير من أجل مكان في فرقنا وفي العادة العوائل التي تقوم بتبرعات كبيرة تحصل أطفالهم على أماكن في فرقنا |
Çocukların ve ailelerin gözlerinin içine bakıp da gülümseyerek şöyle dediklerini duymak: | Open Subtitles | عندما أنظر إلى أعين الأطفال و الأباء.. و هم يبتسمون و يقولون: |
Buraya gelip Vahşi Batı lokantası açtım, çünkü burası Vahşi Batı sadece en cesur ailelerin bulunduğu kanunsuz topraklar. | Open Subtitles | لقد أتيت إلى هنا، وفتحت مطعم غربٍ بري .. لأن هذا هو الغرب البري أرض بلا قوانين لأشجع العائلات |
En son öğretiler, ilk kez, bize başarılı ailelerin sahip olduğu yapı bloklarını tanımlamamıza izin verdi. | TED | المنح الدراسية الأخيرة قد سمحت لنا، للمرة الأولى، بتحديد أسس البناء التي تمتلكها الأسر الناجحة. |
Sokakların temiz olması, bu acıyı diğer ailelerin yaşamasına engel olacak. | Open Subtitles | بأن إخـلاء الشوارع ستبعـد الألم عـن آباء آخريـن |
Özellikle çocuğun ilk yıllarında, ailelerin ne yaptığı çok ama çok önemli görünüyor. | TED | يبدو أن الوالدين وما يفعلونه هو أمر مهم حقاً، خصوصاً في السنوات الأولى من عمر الطفل. |
Acele et, ailelerin arabayla beklediği yere gidecek. | Open Subtitles | اذهب الى منطقة الإنتظار للآباء |
Herhalde bütün ailelerin ihtiyacı var. | Open Subtitles | و تقريبا كل الاسر الاوروبيه في تلك الحاله |
Ve evet, ailelerin, bebekleri telefona vermeleri çok sinir bozucu. | Open Subtitles | ويكون الأمر مزعجاً عندما يعطي الأهل الهاتف لأطفالهم. |
ailelerin birleşmesi Steve'i çok heyecanlandırdı ve mutlu etti. | Open Subtitles | أعتقد أن ستيف مضطرب ويريد أن يقول أنه سعيد بلقاء العائلتين |
Diğer ailelerin, arkamdan konuşmalarına ve sertliğimi kaybettiğimi düşünmelerine izin veremem. | Open Subtitles | لا يمكنني أن أسمح لعائلات أُخرى ان تتحدث عنّي من ورائي، وتفكّر أنني أفقد سيطرتي |
ailelerin yanlarına yerleştirdik, okula gidiyorlar olabilecek en iyi şekilde hayatlarını sürdürüyorlar. | Open Subtitles | لقد وضعناهم مع عوائل وهم يذهبون للمدرسة يستمرون بحياتهم بأفضل ما يمكنهم |
Ve benim ailem gibi ailelerin varlığına izin verilmemesini talep eden insanlar var. | TED | وهناك بعض الأشخاص الذين يعتقدون أن وجود عائلتي بطريقة ما يُضعف أو يخرّب عائلاتهم. |