Dünyada 20 binden fazla arı türü var ve hepsi kesinlikle muhteşem. | TED | هناك أكثر من 20.000 نوع من النحل بالعالم، وهي غاية في الروعة. |
Kuşlardan ve memeli hayvanlardan daha fazla sayıda arı türü vardır. | TED | وهناك في الواقع ان أنواع النحل اكثر من الثدييات والطيور معا. |
arı 1'den arı kovanına. Ateşe ara verildi. Doktor gerek. | Open Subtitles | نحلة واحدة الى خلية النحل أوقف اطلاق النار، ونحتاج لمسعفون |
Yüzler arı aynı anda çalışsa bunun kadar polenleşme yapamaz. | Open Subtitles | مئة نحل تعمل طوال الوقت لا يمكنها أتلقح كهذه النحلة. |
- Arılar genelde ses çıkarırlar. Ses yok demek, arı da yok demektir. | Open Subtitles | النحل يخرج الكثير من الأصوات ولا يوجد أصوات هذا يعني لا يوجد نحل |
Birinci sınıftayken, kraliçe arı gibi davranıp en yakın arkadaşlarımı öldürmeye kalkıştın. | Open Subtitles | السنة الأولى، حاولت أن تكوني ملكة النحل وقتلت إثنتان من أفضل صديقاتي |
Ama arı yine de uçar çünkü insanların imkânsız olarak gördüğü şeyi umursamaz. | Open Subtitles | النحلة تطير على كل حال, لأن النحل لا يهمه ما يعتقده البشر ممكناً |
arı sokması tedavisi konusuna pozitif yaklaşacağıma söz verdiğimin farkındayım ama bana çok saçma geldiğini de söylemem gerekiyor. | Open Subtitles | أعلم أنني وعدتكِ أن أبقي على تصرفاتي بإيجابية من أجل علاج النحل هذا لكن عليّ أن أخبركِ, يبدو مستحيلاً |
arı sokmasına karşı alerjim var.Tek bir sokma beni öldürebilir. | Open Subtitles | لدي حساسية من لسع النحل لسعة واحدة يمكن أن تقلتني |
Artık gösteri sona erdiğine göre arı kostümleri ne olacak? | Open Subtitles | و الان بعد إنتهاء العرض ماذا ستفعلون بأزياء النحل ؟ |
Eğer bu arı ölümlerinden haberleri olursa eminim ki bir protesto başlatacaklardır. | Open Subtitles | وإذا ما سمعوا عن كل النحل الميت أن متأكدة انهم سيبدأون بالإحتجاج |
Sürü saldırısına uğramış gibi, her yeri arı sokması içinde. | Open Subtitles | إنه مُغطى بلدغات النحل كما لو كان قد تعرض لإجتياح |
Peki, ne zaman bir arı size gerçekten bir fatura kesti? | TED | لكن في الوقع متى ارسلت النحلة فاتورة لكم؟ |
Ve o arı şüphesiz zannediyordu ki, Ben o ağaç için, yani onun çiçeği için ordaydım, Nektarı alıp gidecektim. | TED | وتلك النحلة ، لا شك ، استنتجت أنها قررت أنا ذاهبة لشجرة التفاح تلك، أنا ذاهبة لتلك الزهرة سآخذ الرحيق وأغادر |
Yoksa ağızlarında arı olan, havladıklarında onları fırlatan köpeklerini mi? | Open Subtitles | أو كلاب بوسط أفوهها نحل ونعدما ينبحون يرمون عليك النحل؟ |
Babam onlardan kurtulmasını sağladı çünkü çok fazla arı oluyordu. | Open Subtitles | وجعلها والدي تتخلّص منها، لأنّه كان يوجد نحل كثير حولها |
Bu fotoğrafı çektikten hemen sonra bir arı onu ayağından soktu. | Open Subtitles | بعد أن قمت بتصوير تلك الصورة قامت نحلة بلسعها في قدمها |
Bana çılgın diyebilirsin, ama arı kovanına çomak sokmak ile... tarih öncesinden kalma gibi görünen canavarları bıçaklamak arasında bir fark yok. | Open Subtitles | قل لي مجنونة لكنني أفكر في مقولة من يركل عش الدبابير أيضاً هذا ينطبق على طعن وحش غاضب بشكل ما قبل التاريخ |
Erkek arı ölmeli! | Open Subtitles | الملعون يجب أن يموت الملعون يجب أن يموت |
Kraliçe arı veya işçi arı olman önemli değil. | Open Subtitles | لا يهم اذا كنتم نحلات ملكات او نحلات عاملات |
Bu bir parazitik arı, yine, iki milimetre uzunluğunda, narin, çok hızlı, | TED | هذا دبور طفيلي, مجددا, طوله 2 ملم, نحيل, سريع جدا |
Ve şimdi kurtuluş bu asalak arı ile gerçekleşiyor. | TED | وهنا ياتي الانقاذ من خلال هذا الدبور الطفيلي. |
onun hizmetli arıları programın bir parçası halindeler. Bugünlerde, araştırmacılar, bazı arıların maytlarla mücadele edebilme yeteneğine doğaları gereği sahip olduklarını keşfetti böylece bir dizi mayt-karşıtı arı üretebilmek için yola koyuldular. | TED | وقد اكتشف العلماء أن بعض النحلات لديها قدرة طبيعية على مكافحة العت لذا فقد شرعوا بتربية نوع من النحلات المقاومة للعت |
Ameliyat arı kovanı gibi olacak millet yani hızlı çalışın ama dikkatli olun. | Open Subtitles | هذه الجراحة عشّ دبابير أيّها القوم، لذا اعملوا بسرعةٍ لكن بحذر |
Kelebek gibi dans ederim, arı gibi sokarım. | Open Subtitles | أنا أتحرك كالفراشة وألسع كالنحلة |
Ve sonra abes miktarda St. John şırası yedim, ve sonra bitki uzmanım bu garip arı poleni macununu aldı ve dişetlerime sürdü. | Open Subtitles | وبعدها أكل كمية غير معقولة من عرن المثقوب وطيبيب الأعشاب وضع ذلك معجون لقاح النحله الغريب وفركه حول لثتي |
Ancak günümüzde, ticari kovanlarda dağıtılan milyonlarca kraliçe arı sadece birkaç orijinal kraliçeden üretiliyor. Bu da arıların patojenlere ve haşerelere karşı savunmasını zayıflatan genetik çeşitlilik eksikliğinden endişe duyulmasına sebep oluyor. | TED | لكن اليوم، ملايين ملكات النحل التي توزّع في الخلايا التجارية تولد من سلالة بعض الملكات الأصلية فقط، ما يثير القلق بخصوص قلة التنوع الوراثي والذي قد يضعف دفاع النحل ضد الأمراض والأوبئة. |
İlk başlarda arı kovanı gibi görünseler de sonradan dağılmaya meyilliler. | TED | قد تبدوا المجتمعات الإنسانية كالنحل لوهلة ، ولكنها تميل إلى الانفصال أكثر. |