Kimsenin mümkün olduğunu düşünemediği kadar kendini ileri götürmek için amansız bir arzu. | Open Subtitles | الرغبة الصارمة لتدفع نفسك بشدة و أبعد من أيّ أحد يظن إنه يفعلها. |
Kimsenin mümkün olduğunu düşünemediği kadar kendini ileri götürmek için amansız bir arzu. | Open Subtitles | الرغبة الصارمة لتدفع نفسك بشدة و أبعد من أيّ أحد يظن إنه يفعلها. |
Tüm hayatım boyunca, bu hissi içimde taşıdım arzu ve ateş gibi, | Open Subtitles | لدي ذلك الشعور دائماً في داخلي طوال حياتي مثل الرغبة او الحمى |
Bay Chase, gururum okşandı ancak işimi çok ciddiye alıyorum ve geçici bir arzu adına bunu riske atmayı hiç istemiyorum. | Open Subtitles | أشعر بالإطراء، لكن آخذ عملي على محمل الجد لا أريد تعريض كل شيء للخطر لقاء ما يزعم أنها رغبة سريعة الزوال |
İçsel bir duyguyla başlar, içsel bir arzu ya da ihtiyaçla. | TED | حيث تبدأ بإحساس داخلي, رغبة داخلية, أو حاجة. |
Dünyayı dolaşıyorum ve fark ettiğim şey şu ki, romantizmin girdiği her yerde bir arzu krizi var gibi görünüyor. | TED | لذلك لقد جبت حول العالم، وما ألاحظه هو في كل مكان حيث قد دخلت الرومانسيه ، يبدو انه هنالك أزمة الرغبة. |
Peki, arzuyu ne devam ettirir ve arzu neden bu kadar zordur? | TED | لذلك مالذي يحافظ علي الرغبة ، ولماذا هي صعبة جدا؟ |
Eh, arzu edilmenin sembollerini deli gibi toplayarak. | TED | حسناً، عن طريق جمع دلالات هذه الرغبة بشكل هيستيري |
İşte benim çalışmalarımda ilgilendiğim şey bu dilek ya da bu arzu. | TED | وتلك الامنية, او الرغبة, التي اعتقد اني اتعامل معها في اعمالي |
Cinsel arzu veya orgazm konusunda çalışmayı düşündün mü? | TED | هل فكرت في دراسة الرغبة الجنسية أو الذروة الجنسية؟ |
İşte o anki arzu ve konsantrasyonla kazanabilir. | TED | وفي تلك اللحظة من الرغبة والتركيز يمكنه الفوز |
Bugün okyanusları kurtarmaktan çok ekolojik arzu için buradayım. | TED | أنا هنا اليوم لأن إنقاذ المحيطات أمر أكبر ما يكون من رغبة إيكولوجية. |
Yapmayı vaadettiği şeyler ile gerçekten ilgilendiğini gösteriyor ve sistemi temelden değiştirmek için güçlü bir arzu var. | TED | هو بالتأكيد بين ارتباطا حقيقيا في كثير مما وعد بالقيام به، وهناك رغبة حقيقية لتغيير النظام بشكل جذري. |
Filmin bugünkü renkli versiyonu yönetmenin hep arzu ettiği tarzda oluşturuldu. | Open Subtitles | النسخة الملونة الأصلية، تمت إعادتها بناءً على رغبة المخرج. |
Eğer arzu ederseniz, aşağıya kadar ben indirebilirim. | Open Subtitles | يمكنني أن آخذه إلى قسم الأدلة من أجلك لو أردتِ |
Sevgili kızımı arzu ettiğini duymak içimi ferahlattı. Konuştuğumuz gibi yükünden kurtul. | Open Subtitles | أخبار رغبتك تجاه ابنتي المحبوبة تسعد قلبي، تخلصي من العقبة كما تناقشنا. |
arzu ettiğimiz geleceğe uzanan bağlar başladı çatırdamaya... | Open Subtitles | الماضي والحاضر يدوران* *ويداخل كلّ منهما الآخر |
Kendimizi ifade etmek, ortaya koymak istiyoruz, ama bu sanatsal arzu ölü sanatçıyla çok daha karanlık bir formda ortaya çıkıyor. | TED | نريد أن نعبّر، أن نكشف عن أنفسنا، لكن مع الفنان الميت، الرغبات الفنية تكشف عن نفسها بصورة مظلمة. |
arzu da değil. | Open Subtitles | رغم أنى أحس بذلك أو الرغبه, وأحس بذلك أيضا |
İkincisi arzu edilen ama gösterişsizdir ve bu nedenle baş aktörümüzün müstakbel bebeklerine layıktır. | TED | الثانية مرغوب فيها ولكنها محتشمة، لذلك فهي تستحق أن تكون أماً لأطفال رجلنا البطل في المستقبل. |
"Ama şimdi sizlere teşekkür etmek için mutlak bir arzu duyuyorum." | Open Subtitles | وأشعر الآن بالرغبة المطلقة لأن أقول شكرا لك |
Ya arzu edilmeyi kendisine öğretecek ya da mutsuz olacak. | Open Subtitles | فلتتعلمي كيف تكوني مرغوبة وإلا فلن تكوني سعيدة |
arzu ettiğini elde etmiş olabilir... artık gecenin heyecanı oldu. | Open Subtitles | ربما نالت ما كانت تتمناه فهى لديها احساس بالليل الان |
O narsistik ego yapısından dolayı acı çekiyordu, dolayısıyla kelimenin tam anlamıyla soyunu çoğaltmak için bir arzu içerisindeydi. | Open Subtitles | لقد كان يعاني من حب ذات نرجسي، وبالتالي رغبته بنسخ نفسه حرفياً عبر ذريته. |
Çok arzu eden, yolunu da bulur. Ailemi ikna etmeyi başardım. | Open Subtitles | أينما تكون الإرادة موجودة, يكون هنالك طريق أريد أن أقنع عائلتي |
arzu ettiğiniz bir şey olursa, isteyin yeter. | Open Subtitles | إذا أردتما شيئاً، اطلباه فحسب. |
Söylenmemiş ve duyulmamış güçlü arzu yarı-uyumuş, yarı-uyanık hayata uykulu gözlerle bakıyordu | Open Subtitles | الحنين الغير مسموع الخفيّ نِصْف النائمِ، نِصْف يقظ انظرْ بنعاس في الحياةِ |