Aslanlar ve başka bir şey gördüm. Gerçek aslanlardan söz ediyorum. | Open Subtitles | ترى بعض الأسود وما شابه أنا أتحدث عن أسود حقيقية. |
Aslanlar falan vardır. Tabii bunlar gerçek aslan. | Open Subtitles | ترى بعض الأسود وما شابه أنا أتحدث عن أسود حقيقية |
Aslanlar her zaman beş adımdan sonra dönüp arkalarına bakarlar. | Open Subtitles | بدوره الاسود دائما ونتطلع مرة أخرى بعد اتخاذ خمس خطوات. |
Bir dakika geçmemişti ki bu Aslanlar bize doğru geldi... ...ve Beverly harika bir fotoğraf çekebildi. | TED | ولم يمض لحظات .. حتى قدمت الينا الاسود وتمكنت بيفرلي من التقاط صور رائعة |
Aslanlar genellikle fil avlamaz. Ama umutsuz zamanlar, umutsuz çareler gerektirebilir. | Open Subtitles | الأسود لا تَتعقّبُ الفيلةَ عادة، لكن الأوقاتَ المستميتةَ تَتطلّبُ إجراءاتَ مستميتةَ. |
Aslanlar zayıf doğan yavruyu öldürür ama benim ailem yapmaz. | Open Subtitles | بكبرياء الأسد, يقتلون المولد الأصغر, لكن هذا ليحدث في عائلتي |
Aslanlar... çiçekler... | Open Subtitles | ...ليونز... فلورز ليونز، فلورز |
Sanırım o düzlük Aslanlar için iyi bir yer oldu. | Open Subtitles | أظن أنّ هذا المكان المستوي أصبح موقع جيد للأسود |
Anlaşılan fotoğraf çekiminde Aslanlar da olacakmış. | Open Subtitles | يبدوا أنه سيكون هناك أسود في جلسة التصوير |
Bayağı şirin olabilir. Aslanlar yavru mu? | Open Subtitles | قد يكون الأمر ظريفاً جداً هل هي أسود صغيره ؟ |
Harika çizilmiş atlar, boğalar, gergedanlar, Aslanlar çünkü 40 bin yıl önce olup biten, aslında onlardı. | Open Subtitles | خيول مرسومة بشكل رائع الثور الأمريكي وحيد القرن، أسود لأنه، قبل 40،000 سنة |
Evet, bayanlar ve baylar, Trafalgar Meydanı'nda Aslanlar vardı, Nelson Sütunu dikilmeden çok önce. | TED | نعم، أيها السيدات والسادة،... ...كان هناك أسود في ساحة الطرف الأغر... ...قبل وقت طويل من بناء مسلة نلسون. |
Şimdi burada gerçek bir problemimiz var. Daha fazla aslan yerine sadece erkek Aslanlar. | TED | ولدينا مشكلة كبيرة اليوم وهي تخص الاسود الذكور |
DJ: Yaptığımız araştırmalar göstermiştir ki... ...bu Aslanlar birinci derecede önemlidir. | TED | ديريك : وقد اشارات تحرياتنا ان هذه الاسود محورية جدا |
Bu sadece Aslanlar için değil aynı zamanda... ...Afrika'daki tüm toplumlar için de duyulan bir endişedir. | TED | لذا الامر ليس فحسب بخصوص الاسود انه يخص المجتمعات الافريقية ايضاً |
Bu içinde bulunduğumuz bir durumdur. Son Aslanlar. | TED | ولما يوازي الواقع الجاري الان ان الاسود الموجودة هي الاسود الاخيرة |
Bizim gibi Aslanlar, çimen ve çiçekleri nasıl sevmesi gerektiğini asla bilmez. | Open Subtitles | الأسود مثلنا لا تعرف هذا كيف ينبغي لنا أن نحب العشب والزهور |
Hepiniz o odada benimle olmanıza rağmen Aslanlar yine de avlanabildi. | Open Subtitles | لقد كنتم جميعاً معي في الغرفة ورغم ذلك لاتزال الأسود تصطاد |
Yaratılışımızda yok mu zaten... incir ağaçları incir vermek içindir, bal arıları bal yapmak içindir, Aslanlar da topraklar fethetmek içindir... | Open Subtitles | أن تعطى شجرة التين تيناً و أن تعطى النحلة عسلاً و أن يسقط الأسد فوق الحمل ؟ |
Bayan Lyons(Aslanlar)'a ve Bayan Flowers(Çiçekler)'a... ...çalmaya devam edebilirsin. | Open Subtitles | (يمكنك الإستمرار بالعزف للسيده ( ليونز و السيده ( فلورز) برغم ذلك |
Aslanlar için bu an sanki bir cennet gibidir. | Open Subtitles | ،بالنسبة للأسود تحديداً فهذه جنة عشبية إلى الآن |
Doğanın iki büyük gücünden biri olan Aslanlar, ihtilaf halinde olurlar ama her adım onları ölümle sonuçlanacağı kesin olan bir savaş için birbirlerine yaklaştırır. | Open Subtitles | مثل اثنين من القوات الضخمة من الطبيعة ، الأسدان كانا على مسار تصادمي كل خطوة تقربهم من بعضهم |
Aslanlar koordine bir şekilde avlanırlar, ve ödül büyük olduğunda, iyi bir şekilde prova yapmış olmaları onlara ödülü getirir. | Open Subtitles | الأسُود تصطاد بأسلوب منسَّق وعندما تكون المخاطِر أعلى فإنهم يعتمدون على أكثرهم دراية وممارسة. |
Keşke şimdi burada olsaydı, ama sen onu bulana kadar, Aslanlar ölecek, ve biz de programa yetişeceğiz. | Open Subtitles | عندما تعثر عليه اكون قد قتلت الاسدين وعدت الى برنامج عملى |