O, ateşin içinde olduğunu biliyor, çünkü o da liderlerden biri. | Open Subtitles | إنه على خط النار. ليس لأنه واحد منا. لأنه واحد منهم |
Sanki bir çeşit bilemiyorum, ateşin birden bacayı sarma durumu gibi birşey. | Open Subtitles | كان نوعا ما يشبه لا أعلم، ذلك عندما النار حقا قد تأججت |
Depremden sonra bir ateş çıktı! Ancak Rab, ateşin içinde de değildi. | Open Subtitles | ـ و بعد الزلزلة نار ـ و لم يكن الرب في النار |
Gömleğinin yakası bollaşmış, yani kilo vermişsin, kızarmışsın yani ateşin var ve nefes almakta zorluk çekiyorsun. | Open Subtitles | هناك مسافة كبيرة عند ياقتك هذا يعني فقدانك للوزن أنت متورد، هذه حمى و نفسك متقطع |
Şimdi kibrit lazım. ateşin var mı? | Open Subtitles | والان نحن نحتاج اعواد ثقاب، هل لديك ولاعة |
İşleri bittiğinde saat geç oluyor ve ateşin alevleri sönüyor. | TED | في الوقت الذي ينتهون فيه، يكون الوقت متأخرًا، وتلاشت النيران. |
Ve bugün ateşin var. Ameliyatın üstünden altmış gün geçti Terry. | Open Subtitles | أجل واليوم تعاني من الحمى وأنت في راحة زراعة 60 يوماَ |
Evet, Hani şu ateşin üzerine koyduğunda kahveyi yapmaya yarayan şeylerden. | Open Subtitles | تعلم , واحد من تلك الفلاتر التي يمكنك وضعها فوق النار |
Bir kızı ateşin üstünde yürürken, yılanı ağzına sokarken izlemişsinizdir. | Open Subtitles | ربما رأيتم فتاة تسير على النار أو فتاة تأكل ثعبانًا |
Hiçbir şey, ateşin varlığını kanıtlayacak en ufak bir parça yok. | Open Subtitles | لا شيء لا يوجد أثرٌ واحد يُثبتُ أن النار كانت هناك |
Hoş görünmesi için çelik levhayı kestik ve ateşin önüne koyduk bu böyle fotoğrafladık. | TED | لكن لجعلها مستساغه نقشناها على الحديد ووضعناها اما النار وصورناها كما تشاهدون. |
Yanlış bir kanı da ateşin plazma olduğu, yani atomların elektronlardan ayrıldığı maddenin dördüncü hâli. | TED | أحد الأفكار الخاطئة هو أن النار بلازما وهي الحالة الرابعة من المادة التي تجرد فيها الذرات من الإلكترونات. |
Çember şeklinde oturmak, ateşin etrafında oturmaya benzer. | TED | الجلوس في دائرة تشبه الجلوسَ وسط النار. |
Çimenlerin üzerini kırmızı sis kapladı, ateşin alevleri gibi yükseldi. | Open Subtitles | ضباب أحمر انتشر فوق الحديقة كشعلة من النار |
Gömleğinin yakası bollaşmış, yani kilo vermişsin, kızarmışsın yani ateşin var ve nefes almakta zorluk çekiyorsun. | Open Subtitles | هناك مسافة كبيرة عند ياقتك هذا يعني فقدانك للوزن أنت متورد، هذه حمى و نفسك متقطع |
ateşin var mı? | Open Subtitles | هل لديك ولاعة ؟ |
Mağaralarımızda ateşin başında oturmuş cep telefonunun icat edilmesini bekliyorduk. | Open Subtitles | كنا نجلس حول النيران فى كهوفنا منتظرين اختراع الهاتف النقال |
ateşin var. Bok gibi gözüküyorsun. Bu soktuğumun ormanının ortasında kaybolduk. | Open Subtitles | لديكَ الحمى يبدو شكلك كالقاذورات تائهين في وسط الغابة والجـو ممطر. |
ateşin de çok yüksek olduğu için hastaneye yatman gerekecek. | Open Subtitles | ,بالاضافه الى ان حرارتك مرتفعه .سوف اقوم بحجزك فى المشفى |
Sanki sağıra laf anlatıyorum. ateşin var mı? | Open Subtitles | هذا مثل التحدث إلى عامل موقف السيّارات ألديك قداحة ؟ |
ateşin önünde de kuruyabilir. Yine de teşekkürler. | Open Subtitles | لا عليكِ ، سأجففها أمام المدفأة الأمرسيّان. |
Çıkışı çoktan engellemiştir, ve yavaşça yanan ateşin dumanı da etrafı kaplamıştır. | Open Subtitles | حيث قام سلفا بسد المخرج و حيث تراكم الدخان من الحريق الأبطأ |
Çok hasta görünüyorsun Bay Birnam. ateşin falan mı çıktı yoksa? | Open Subtitles | أنت تبدو مريضا للغاية هل انت مصاب بالحمى أو شيء من هذا القبيل؟ |
Anlayacağın bir tanesi mavi ateşin içinden seni takip edecek süreyi buldu. | Open Subtitles | كانت هناك ثواني لتتبع المسحور عبر اللهب الأزرق و لو تردد الظلامي |
Onun yolu, başkasının ölümüyle döşenmişti ve ateşin sönmesi gibi basit bir nedenle hayatını kolaylıkla kaybedebilirdi. | TED | كان طريقها معبدًا بموت فتاة أخرى، وقد تُسلب حياتها منها بنفس السهولة، لأجل أمر بسخافة خمود شعلة نار. |
Sana, ateşin var okula gitmesen de olur dememi istiyorsun. | Open Subtitles | وتريدنى أن أخبرك بأن محموم كى لا تذهب إلى المدرسة |
ateşin var. Kirli kılıç böyle yapar. | Open Subtitles | لديك حمّى السيوف المتّسخة تسبّب ذلك |