Bana sorarsanız, konunun narinliği göz önünde bulundurulduğunda avukatın olmadan konu hakkında bir şey söyleme, benim tavsiyem budur. | Open Subtitles | أتعلم ماذا؟ الموضوع حساس جداً لا تعلًق بأي شيء عن الموضوع من دون أن يكون محاميك حاضراً هذه نصيحتي |
O, bizim aradığımız suç ortağı ve senin de avukatın. | Open Subtitles | هو الشريك الذي كنّا نبحث عنه. و هو محاميك اللعين. |
Züppe yahudi bir avukatın yol boyunca kulağımı kemirmesi dışında. | Open Subtitles | بالطبع لم أحب اليهودي المحامي الجالس بجانبي يثرثر طوال الرحلة |
Öyleyse bu, idam cezası karşıtı bir avukatın yaptığı bir aldatmaca olabilir. | Open Subtitles | لذا، فيمكن أن تكون هذه الوثائق خدعة من محامي يعادي حكم الإعدام |
Jack, avukatın en iyilerden Ziyaretim için izin aldı. | Open Subtitles | جاك, محاميتك واحدة من أفضل المحامين لديها إذن بزيارتى |
Genç bir avukatın kariyerine sahtekarlıkla başlamasına hoş gözle bakılmasa gerek. | Open Subtitles | محام يافع يبدأ مهنته تضلله وثيقة مزيفة لا يبدو أمراً جيداً |
O, bizim aradığımız suç ortağı ve senin de avukatın. | Open Subtitles | هو الشريك الذي كنّا نبحث عنه. و هو محاميك اللعين. |
Nasıl oldu da avukatın seni tek gün yatmadan çıkardı? | Open Subtitles | كيف محاميك أخرجك بدون أن تقضي يوم واحد؟ لا أعرف. |
avukatın New York'tan buraya sana öğüt vermeye mi gelmiş? | Open Subtitles | "قطع محاميك الطريق من "نيويورك فقط لكي يعطيك نصيحة ؟ |
avukatın sorularımıza cevap vermek zorunda olmadığını söyledi mi? | Open Subtitles | هل أوضح لك محاميك بأنك غير مضطر للإجابة على أسئلتنا ؟ |
Eğer doğru soruları o sormazsa, senin avukatın soracak. | Open Subtitles | إذا لم يسأل الأسئلة المناسبة فإن محاميك سوف يفعل |
İyi bir avukatın, her müşterisinin hesabına karşılık bir kodu vardır, değil mi? | Open Subtitles | و المحامي الجيد سيكون لديه الأسماء لكل حسابات العملاء ، أليس كذلك ؟ |
avukatın, her şeyi olması gerektiği gibi yaptığımızı söylediğini sanıyordum. | Open Subtitles | ظننت أن المحامي قال أنك فعلت كلّ شئ بطريقة قانونية |
10 milyon herhangi başarılı bir avukatın alabileceğinin iki katı. | Open Subtitles | 10مليون مزدوجه مع أي محامي كفؤ يجب ان تكون 5. |
10 milyon herhangi başarılı bir avukatın alabileceğinin iki katı. | Open Subtitles | 10مليون مزدوجه مع أي محامي كفؤ يجب ان تكون 5. |
avukatın yüzüne bakmamı istedi. | Open Subtitles | أرادت محاميتك مني أن انظر إليك وجهاً لوجه |
Şunun gibi... 11 Eylül 2001 günü. Bir avukatın ofisindeydin. | Open Subtitles | تجري الأمور هكذا، 11 سبتمبر 2001 كنت في مكتب محام |
Pekala tatlım, üzerinden çıkan yalnızca bu anahtarlar ve avukatın sana elbise yolladı. | Open Subtitles | ،حسناً يا عزيزتي كل ما لديكِ هو نسخة مفاتيح ،وأرسل لكِ محاميكِ بعضاً من الملابس إجلسي هنا |
Bir avukatın varsa, çağırsan iyi edersin. | Open Subtitles | إذا كان لديك محامٍ فمن الأفضل أن تتصل به |
Bir avuç avukatın anlamadıkları bir şeyden ötürü etrafta dolanmasını istemiyorum. | Open Subtitles | ولا أريد لمجموعة من المحامين العبث بأشياء لا يفهمون فيها شيئاً |
Evet, avukatın soru sormak yerine neden oluşturmak eğiliminde olduğunu fark ediyorum. | Open Subtitles | نعم, لقد لاحظت ان المحامى يحاول الوصول الى نقاط محددة |
Onlara, az önce buradan çıkan avukatın ayrılmadan önce arabasını durdurmalarını söyle. | Open Subtitles | هذه المحامية التى غادرت للتو قل لهم ان يمنعنوا سيارتها من المغادرة |
avukatın, senin için kiraladığı kulübede seni bekliyor. | Open Subtitles | مُحاميك ينتظر في القاعة التي إستأجرها من أجلك |
Mümkün, ama öğrenmenin en iyi yolu, ödemeleri onaylayan avukatın izini sürmek. | Open Subtitles | ذلك مُمكن، لكن أفضل طريقة لمعرفة ذلك هي بتعقب المُحامي الذي أذن بتلك المدفوعات. |
avukatın yemeğini hazırlıyordur. - Daha önce niye söylemedin? | Open Subtitles | أجل، هذا هو المكان الذي يجب أن تكون فيه، ولا بد أنها تحضّر حساءً للمحامي |
Tanığın vardı ve kamu avukatın kaçmasına izin mi verdi? | Open Subtitles | كان لديك شاهدة إثبات وسمحت لها محامية الدفاع العام بالإفلات؟ |
Bu, saygıdeğer bir avukatın yapacağı... | Open Subtitles | انه ليس من نوعية الأشياء التى يقوم بها محامى محترم |