Sonuçta payıma yarısından biraz azı düştü. 123 dolar gibi bir şey. | Open Subtitles | لم يتبق لي من ذلك سوى أقل من النصف حوالي 123 دولار |
Sonuçta payıma yarısından biraz azı düştü. 123 dolar gibi bir şey. | Open Subtitles | لم يتبق لي من ذلك سوى أقل من النصف حوالي 123 دولار |
Yüzde 5'ten azı ise bir mucize aradıkları için burada olduklarını söyledi. | Open Subtitles | وقال أقل من خمسة في المئة انهم كانوا من يبحث عن معجزة |
İstemiştim, ama senin de dediğin gibi çok azı böyle mutlu sonla bitiyor. | Open Subtitles | أردت ذلك لكن كما قلتِ القليل من الناس يحصلون على نهاية سعيدة كهذه |
azı bu. Çirkin olduğu kadar sadıktır. | Open Subtitles | هذا (تاسك)، إنه مخلص بقدر قبحه. |
Ve Low Rider'lar çok daha azı için öldürmesiyle bilinirler. | Open Subtitles | والنازيين عرفوا أنهم يقتلون من أجل مبالغ أقل من هذا |
Yaptığınız fedakarlıklar göz önüne alındığında, yapabileceğimin en azı bu. | Open Subtitles | نظرًا للتضحيات التي قمتمَ بها هذا أقل ما بوسّعي فعله. |
Onun bu programından geçen... ...insanların yüzde dördünden azı.. ...aslında cezaevine geri dönecek. | TED | أقل من 4 في المائة من الناس الذين مروا ببرنامجها فعلا عادو إلى السجن. |
Ama Nijerya'da, örneğin, çocukların yüzde yedisinden azı hayatının, sadece ilk altı ayında emziriliyor. | TED | ولكن في النيجر كمثال، أقل من سبعة بالمئة من الأطفال ترضعهم أمهاتهم للست شهور الأولى دون استخدام بديل. |
Çok sofistike bir dinleyicinin yüzde birinden daha azı. | TED | أقل من ثلاثة بالمئة من جمهور متطور جدا. |
11 veya 12. sınıfa kadar, %10'undan daha azı bilime bir nebze de olsa ilgili kalabiliyor, bilimi kariyer hedefi olarak alma konusuna hiç girmiyorum. | TED | لكن في المستوى الثانوي، أقل من 10 بالمائة منهم يُظْهِر بعض الاهتمام بالعلوم، ناهيك عن الرغبة في خوض غمار العمل العلمي. |
Eğer günde dört dolardan azı ile ile geçinmeye çalışıyorsanız ve ampute iseniz uzvunuzu büyük ihtimal ile bir araç kazasında kaybetmişsinizdir. | TED | الفرص هنا, إذا كنت تتقاضى أقل من أربع دولارات باليوم، ولديك طرف مبتور حيث فقدت أحد أطرافك في حادث سيارة. |
Bu sebeple okul olsa dahi, kız çocuklarının yüzde 9'undan azı okula gidiyordu. | TED | لذلك، نسبة البنات الملتحقات بالمدارس أقل من 9% حتى ولو كانت المدرسة متوفرة. |
sağlıklı organlara ulaşırlar, tüm hastalar için yüksek zehirli etkilere sebep olurlar. Ancak ilacın çok azı tümöre ulaşır. | TED | ستصل الى الأعضاء السليمة، مسببة تأثير سُمي عالي للمريض عموماَ، ولكن القليل جداَ سوف يذهب إلى الورم. |
Ama pek azı cinayetle sonuçlanır. Eğer kastettiğin buysa. | Open Subtitles | ولكن القليل جداً منهم تنتهى بجرائم قتل إذا كان هذا ما تفكر بة |
Ama pek azı cinayetle sonuçlanır. Eğer kastettiğin buysa. | Open Subtitles | ولكن القليل جداً منهم تنتهى بجرائم قتل إذا كان هذا ما تفكر بة |
Atlarla ilgilen azı. | Open Subtitles | راقبهم يا (تاسك). |
Kişi başına düşen GSYİH'nın her seviyesinde daha fazla sosyal ilerleme için fırsat, daha azı için riskler var. | TED | في كل مستوى من مستويات نصيب الفرد من الناتج الإجمالي المحلي، هناك فرص لمزيد من التقدم الاجتماعي، وأخطار لأقل. |
Sekiz yaşındaki çocukların çok azı çarpım tablosunu ezberlemeyi seçer. | Open Subtitles | قلة من الأولاد بسن الـ8 أعوام يختارون حفظ جدول الضرب |
Bundan çok daha azı için adam tutukladığımız oldu. | Open Subtitles | لقد أعتقلنا أشخاص بأقل من هذا والآن إجلس |
Oraya gitme cesaretinde bulunanlardan çok azı hikayeyi anlatmak için dönebildi. | Open Subtitles | قليلون هم من غامروا بالذهاب الى هناك وعادوا أحياء ليخبروننا بالحكاية |
Birçok kişi senin davana yardımcı oldu. Ama çok azı gerçeği biliyor. | Open Subtitles | ساندك العديد في قضيتك، ولكن قلّة من علموا الحقيقة. |
Bir sürü zengin ahmak, fakat çok azı yüzme biliyor. | Open Subtitles | أكثرهم متزوجين من أغنياء كبار في السن لكن قليل منهم يجدن السباحة |
Yahya Peygamberin üst çenesinden alınan bir azı dişi. | Open Subtitles | إنها ضرس أخذت من الفك العلوي للقديس يوحنا |
Şimdi olmaz. Kahrolası azı dişimi gören oldu mu? | Open Subtitles | ليس الآن هل هناك من رأى ضرسي اللعين؟ |
Bu oyunda otuz ekipten daha azı oyunda ilerleyebilecek kapasitede. | Open Subtitles | عدد قليل من الفرق هم القادرون على إحراز تقدّم حقيقيّ. |
Pek azı bunu tek başına yapabilir. | Open Subtitles | القليلون جداً من يمكنهم أن يفعلوا ذلك بمفردهم |
Aslında gördüğümüz, burada bulunanın 10 trilyonda birinden daha azı. | TED | في الحقيقة، ما نراه هو جزء واحد فقط من 10 تريليونات مما هو موجود. |
Etrafta Jilet kadar keskin azı dişleri ve yırtıcıları kaçırma becerisi olan başka bir yaban domuzu görüyor musun? | Open Subtitles | كخنزير وحشي هنا من لديه أيضا أنياب حادّة جدا والقدرة لصدّ المفترسين؟ |