Fabrika sahibi, avukat, duvarcı ve doktor oldular, biri de Birleşik Devletler başkanı. | TED | أصبحوا عمال مصانع و محامين و بنائين وأطباء، واحد منهم رئيس للولايات المتحدة. |
Denetim ile Baidu başkanı Robin Li, bir zamanlar Çin halkının rahatlık karşılığında belirli bireysel haklardan vazgeçmek istediğini söylemişti. | TED | مع الرقابة، قال ذات مرة روبن لي، رئيس بايدو، الصينيون على استعداد تام للتخلي عن بعض الحقوق الفردية مقابل المصلحة. |
Anladığım kadarıyla o hiç bir yerin gelecekteki başkanı falan olamaz. | Open Subtitles | أخر ما انا أقلق بشأنه ، أنه رئيس المستقبل لأي مكان. |
Grubun başkanı ben olmasam, aynı şeyi ben de isterdim. | Open Subtitles | إذا أنا ما كنت الرئيس منه، أنا أريد نفس الشيء. |
Erkek Saç Kulübü'nün sadece başkanı değilim aynı zamanda üyesiyim. | Open Subtitles | أنا لست الرئيس فقط لنادى الشعر للرجال. أنا أيضاً عضو. |
...eski sınıf başkanı. ...şampiyon müzakereci. Okulu üç kez bölge şampiyonu yapmış. | Open Subtitles | رئيسة صف سابقة، قائدة فريق المناظرة قادت الفريق بـ3 بطولات في المقاطعة |
Anladığım kadarıyla o hiç bir yerin gelecekteki başkanı falan olamaz. | Open Subtitles | أخر ما انا أقلق بشأنه ، أنه رئيس المستقبل لأي مكان |
Kongre ve Amerikan başkanı tarafından daimi olarak yerlilere verilmişti. | Open Subtitles | والتي أعُطت للهنود من قبل الكونغرس و رئيس الولايات المتحدة |
Ve şimdi sayın Amerikalılar saygıdeğer Başyargıç Amerika Birleşik Devletleri başkanı'nın yeminini gerçekleştirecek. | Open Subtitles | و الآن أيها الأمريكيون وزير العدل سيقدم القَسَم إلى رئيس الولايات المتحدة الجديد |
Kasabanın başkanı, yıldönümü kutlamasına gözü yaşlı gidemez değil mi? | Open Subtitles | الان لن يكن لدينا رئيس شورى إحتفال عيد الميلاد بدموع |
Belediye başkanı, ve gelmiş geçmiş en başarılı başkan, benim patronumdu. | Open Subtitles | كان رئيس البلدية , الذي كان أحسن رئيس عرفته المدينة رئيسي |
Belgrat'ta, Yugoslavya başkanı Mareşal Tito tarafından bir Tesla Müzesi açıldı. | Open Subtitles | افتتح متحف تيسلا في بلغراد من قبل رئيس يوغوسلافيا، المارشال تيتو |
Ama, belediye başkanı onu kapatmaya karar vermişti çünkü insanların eğlenmesinden hoşlanmıyordu... casino'nun şehre kanun kaçaklarını çektiğini düşünüyordu. | Open Subtitles | الذي كان قد بنى فى البلدة المجاورة لكن رئيس البلدة، أراد أن يغلق ذلك الكازينو لأنه لم يحب المقامرة |
İnsanlar hamile bir kadın başkanı askeri bir törende görürlerse, gülerler. | Open Subtitles | والناس سوف يضحكون على الحامل أذا كانت رئيس تستعرض مهرجان عسكري |
Anna Foster, başkanın kızı, Prag başkanı ve karısıyla temaslarda bulundu. | Open Subtitles | ابنه الرئيس انا فوستر اخذت جولة مع رئيس بلدية براغ وزوجته. |
Togo'nun eski başkanı beklemek zorunda, efendim. Bu bir şaka değil. | Open Subtitles | الرئيس السابق ل توجو سيتوجب عليه الإنتظار , هذه ليست مزحة |
-Bu planın işe yarayabileceğine dair başkanı ikna etmem gerekecek. | Open Subtitles | يجب على أن أقنع الرئيس ان هذه العملية سوف تنجح |
Dur bir dakika. Arnavutluk'un eski başkanı banka mı soyuyor? | Open Subtitles | هل تقولين لي أن الرئيس السابق لألبانيا يسرق بنكاً ؟ |
Ülkenin ilk çocuk yaşta uyuşturucu satmış barmen başkanı olursun. | Open Subtitles | اول خريجة الاحداث وبائعة المخدرات، النادلة في حانة تكون رئيسة |
Vito Corleone Vakfının onursal başkanı, kızım, Mary Corleone. | Open Subtitles | الرئيسة الفخرية لمؤسسة فيتو كورليون ابنتي، ماري كورليون |
Belediye başkanı bu durumu su ile yeni bir ilişki olarak yorumladı. | TED | وصف العمدة ما يحدث بما معناه أنه علاقة جديدة للتعامل مع الماء. |
Öyle ki, sekiz yaşındaki kızımın sadece siyahi bir başkanı bildiği bir dünyada yaşıyoruz. | TED | نعيش في عالم حيث ابنتي ذات الثمان سنوات تعرف رئيساً أسوداً فقط. |
Belediye başkanı diyor ki, eğer "siktir"in anlamını bilmiyorlarsa içeri gelsinler de, gösterelim. | Open Subtitles | عمدة البلدة يقول لو أنك تجهل معني كلمة إنصرف إذن قم بالدخول وسنريك |
1982'de Coleman, belediye başkanı ve emniyet müdürüne dava açtı. | Open Subtitles | في العام 1982 قاضي كولمان المدينة ورئيس البلدية ورئيس الشرطة |
Los Angeles belediye başkanı olarak, zaman zaman mühim insanlarla tanışma şansım olur. | Open Subtitles | كرئيس لمدينه لوس انجيلوس احصل على فرصه فى اغلب الاحيان للألتقاء بأشخاص رائعين |
Belediye başkanı müdürü aradı, o da yardımcısını. | Open Subtitles | المحافظ اتصل بالرئيس والرئيس اتصل بالنائب |
Çocuklar, bu harika bir şey. Belediye başkanı ile tanışacağım. | Open Subtitles | ولد , هذا شيء عظيم أحصل على لقاء لرئيس البلدية |
Eski Başkan Yardımcısı ve Senato başkanı Al Gore George W. Bush'un başkanlığı kazandığını resmen ilan etti. | Open Subtitles | ..آل جور،في دوره المزدوج كنائبا للرئيس ورئيسا لمجلس الشيوخ ترأس الحدث الذي |
Planımız onu Almanya Cumhuriyeti'nin başkanı yapmak. | Open Subtitles | اٍنها خطتنا لنجعله رئيسا لجمهورية ألمانيا |
Liman da Samoa başkanı ile buluşacaktım o da beni Tonga'ya giden gemiye bindirecekti. | Open Subtitles | كنت سألتقي برئيس البعثة التبشيرية في سامونيا على الرصيف و بدوره كان سيرسلني الى تونكا على متن القارب التالي |
Marrot parti başkanı olduğundan beri zararsız biri olarak tanınıyor. | Open Subtitles | منذ ان اصبح ماروت زعيم الحزب وهو يسلك طريق المسالم |