Gün batımına kadar her şey hazır olduktan sonra bedel önemli değil. | Open Subtitles | الثمن لا علاقة له. إن كان كل شيء جاهز بحلول وقت الغروب. |
Gece Nöbeti'nin bir adamı olmak istiyorsan ödemen gereken bedel budur. | Open Subtitles | ذلك هو الثمن الذي تدفعيه لكي تكوني من ضمن حرس الليل |
İnsan ırkına verdiğin bütün zararlar için bedel ödemen gerektiğini düşünmüyor musun? | Open Subtitles | ألا تعتقد أنك يجب أن تدفع ثمن الأذى الذي سببته للجنس البشرية؟ |
Çekinmeden söyleyebilirim ki, bu problemleri çözmeye gerçekten başlamamızın yanında, ödememiz gereken bedel çok çok az. | TED | أتجرّؤ على القول أنّه ثمن بخس، نظرا لما سيتطلّبه منّا أن نبدأ بمعالجة هذه المشاكل. |
Bu bedava şeyleri sadece güzel olduğum için elde ettim bunun kim olduğumla ilgisi yok. Kişilikleri için değil görünüşleri yüzünden bedel ödeyen insanlar var. | TED | وحصلت هذه الأشياء مجاناً بسبب مظهري، وليس بسبب شخصيتي، وهناك أشخاص يدفعون ثمناً لمظهرهم لا لشخصيتهم. |
Ve bilinçli seçme hakkımızı korumak için ne bedel ödeyeceğiz? | Open Subtitles | وأي سعر يجب أن يدفع لإبقاء قدرتنا للقيام بخيارات واعية؟ |
Birini dilediğin gibi çağırıp göndermek için bir bedel ödemek zorundasın. | Open Subtitles | الذى يسمح لشخص بالمجيء و الذهاب و الثمن الذى تدفعه مختلف |
Herhangi bir tarafın kazanması için hepimizin ödeyeceği bedel yüzünden endişeliyim. | Open Subtitles | إنني قلق من الثمن الذي سندفعه من كلا الجانبين بغية الإنتصار |
Herhangi bir tarafın kazanması için hepimizin ödeyeceği bedel yüzünden endişeliyim. | Open Subtitles | إنني قلق من الثمن الذي سندفعه من كلا الجانبين بغية الإنتصار |
Oyuncular işi batırır, aptalca bir şey yaparlarsa bedel öderlerdi. | Open Subtitles | إن أخفق اللاعبون، أو قاموا بحركة حمقاء، فإنهم يدفعون الثمن |
Mahremiyet bir seçenek değildir, ve Internet'te gezmek için Bizim kabul edeceğimiz bedel olmamalıdır. | TED | الخصوصية ليس خياراً، ولا ينبغي أن تكون الثمن الذي نقبله لمجرد الوصول إلى الإنترنت. |
Bu halk aşağılanması için çok kişisel bir bedel ve internetin büyümesi bu bedeli yükseltti. | TED | هناك ثمن شخصي باهظ للإذلال علنا و نمو الإنترنت ساعد في مضاعفة ذلك الثمن. |
Cazibeye rağmen pes etmemek için bedel ödemeye razısınızdır. | TED | كنت على استعداد لدفع ثمن لتحمل الإغراء المعطى. |
Bunun için bir bedel ödüyoruz, ama bunun farkındayız ve genellikle artan özgürlükler tercihler ve fırsatlar için ödeyeceğiz. | TED | ندفع ثمن ذلك، لكننا واعون بذلك، وعموما سندفع ثمن الحريات المتزايدة، الإختيارات والفرص. |
Böyle güzel bir hanımı konuk etmek için küçük bir bedel. | Open Subtitles | ثمن بخس للدفع مقابل رفقة مثل هذه السيدة الفاتنة |
Ruslar kazanmak için büyük bedel ödemişti. | Open Subtitles | دفع الروس ثمناً باهظاً لهذا الأنتصار بالطبع |
Eksik kamu hizmetinden daha büyük bir bedel yoktur, değil mi Verlyn? | Open Subtitles | ليس هناك سعر أعلى للدَفْع، فيرلين , أكثر مِنْ الخدمة العامةالفاشلةِ. حَسَناً؟ |
Bu örneğimizdeki bedel ise Bayan Francon ile nişanınızı bozmanız. | Open Subtitles | في هذا المثال ، فإن السعر هو أنك تفسخ خطبتك من الأنسة فرانكون |
Bu pislikte üç metre yürümek düz yolda 100 metreye bedel. | Open Subtitles | ثمان خطوات على هذا الطين تساوي 30 ياردة في الطريق المعتدل |
Ödediğiniz bedel ise öz saygınızın elinizden alınması. | TED | وما تدفعه ثمنا لهذا انك تفقد ثقتك بنفسك |
Dünyadaki tüm para bile, eski yaşantımıza bedel olamaz! | Open Subtitles | كل مال العالم لا يساوي الحياة التي نفقدها |
Olacaklardan onları koru, ve ben de istediğinin bin katı bedel ödemeye hazırım. | Open Subtitles | أرشدهم لطريق الصواب وسأشكرك آلاف المرات مقدماً مع أيّ تضحية تطلبها منى |
Benden yapmamı istediğin bu değersiz şey için bedel ödediğin gün elbet gelecek. | Open Subtitles | هذا الشىء الغير مجدى الذى تجعلنى افعله سيكون هناك يوما تدفع ثمنه |
Güçlü olanlar için, şiddetli fırtınalar yıl boyunca zengin Güney Okyanusu'nda avlanmak için ödemeye değer bir bedel. | Open Subtitles | يبدو لبعض الأشداّء أنّ العواصف العاتية ثمنٌ يستحق دفعه مقابل الصيد طوال العام في مياه المحيط الجنوبي الغنية |
Size gelince, eşiniz bu konuda korkunç bir bedel ödedi ve kurul sonuna kadar arkanızda olduğumuzu bilmenizi istiyor. | Open Subtitles | وأنت, زوجتك دفعت ثمنًا فظيعا مقابل هذا، لكن مجلس الإدارة يريدك أن تعرف أن لديك دعمنا الكامل في هذا. |
Evet, sorun da insanların herhangi bir bedel olmaksızın büyü yapabileceklerini sanması. | Open Subtitles | المشكلة الوحيدة هي أنّ الناس يعتقدون بأنهم يستطيعون التعامل مع السحر بدون عواقب |
Şunu anlamalısınız ki, istediğim miktar kabul edeceğim tek bedel. | Open Subtitles | أريدك أن تفهم أنني حينما أخبرك بالقيمة التي أريد مقابلها فإنني سأعطيك الرقم الذي سآخذه مقابلها, أتفهمني؟ |
Böylece Tammany'e verilen her oy için cömert bir bedel olacak. | Open Subtitles | وسيكون هناك سعرا مناسبا لكل صوت يتجه لحزب تامانى |