Çoktan yaptığın bir şey için beni ikna etmeye mi çalışıyorsun? | Open Subtitles | هل تـحاول أن تقنعني بفعـل شيئاً فعلته أنت أصلاً مسبقاً ؟ |
Bir daha onu yola çıkarmam konusunda beni ikna etmene izin vermeyeceğim. | Open Subtitles | لن أسمح لك بأن تقنعني أبداً بأن أصطحبها إلى الطريق مرة أخرى |
beni ikna etmene sevindim. Tam da buna ihtiyacım vardı. | Open Subtitles | أنا مسرورة بأنك أقنعتني لقد كان ذلك ما أحتاجه فعلًا |
Onu ölmek üzereyken buraya getirdiklerinde bir kadın polis doğru olan şeyi yapmam konusunda beni ikna etti. | Open Subtitles | لذلك , عندما أتى إلى هنا كان هناك الكثير من القتلى ومن على قيد الحياة هذه شرطية أقنعتني أن تفعل الشيء الإئق |
Geçen yıl biri çiftlik almam için beni ikna etti, ben de ödünç para aldım. | Open Subtitles | السنة الماضية شخص ما أقنعني بشراء مزرعة في الوادي لذا إقترضت المال من المصرف لكي أدفع ثمن المزرعة |
Baş editör bana uzun bir konuşma yaptı, içimde, yüzücü hayatımla ilgili bir kitap olduğuna beni ikna etmeye çalıştı. | TED | جلس معي رئيس التحرير وقام بالتحدث معي لمدة طويلة، محاولاً إقناعي أن هناك كتاباً في داخلي. عن حياتي كسباحة. |
"...senin beni ikna etmen gerekiyor" | Open Subtitles | سواء قلت نعم أو لا" " يجب أن تحضرني إلى هنا." |
Beş tane gördüğüne beni ikna etmeyi mi, yoksa gerçekten beş tane gördüğünü mü? | Open Subtitles | أن تقنعني بانك ترى خمسه, او ان تراهم حقيقة؟ |
Nefret ettirdi. Satıcı kızın beni ikna etmesine izin vermemeliydim. | Open Subtitles | أكره هذه الأحذية، لم يجب علي أن أدع تلك البائعة تقنعني بها |
Kennedy-İsa karışımı beyaz çocuk olduğuna beni ikna etmek için. | Open Subtitles | لكي تقنعني أنك ذلك الفارس الأبيض جالب العدالة للسود |
Fark etmez, bunu yaparak yine de beni ikna edemeyeceksin. | Open Subtitles | لن تقنعني بفعل هذا انا لست الرجل الذي تظنّه |
- Jon Donelly'nin cinayetiyle alakanilgin olmadığına dair beni ikna etmeni. | Open Subtitles | اريدك انت تقنعني ان ليس لديك اي علاقة بمقتل "جون دونلي". |
Bak annen bütün dünyayı tecrübe etmen gerektiği konusunda beni ikna etti sadece bu çiftliği değil. | Open Subtitles | أنظر أمك أقنعتني أنك تحتاج لمواجهة العالم بأكمله ليس فقط هذه المزرعة |
Hastalığını araştırırken en ufak şeyin bile önemli olduğuna beni ikna ettin. | Open Subtitles | و أثناء تحريك لمرضها أقنعتني أن كل شئ مهم |
Sonra Deborah bunun pek efendice olmadığı konusunda beni ikna etti. Ben de topu yuvarlamaya başladım. | Open Subtitles | بعد ذلك أقنعتني ديبرا أن هذا ليس محترماً ,فبدأت بالكرة |
Kardeşim, medeni insanların sakin oldukları ve mantıklı davrandıkları sürece, her şeyi konuşarak halledebileceklerine beni ikna etti. | Open Subtitles | فنصفه يرجع لأخي، أقنعني أن الشخص المتحضر بامكانه حل اي شيء طالما تصرف بهدوء وعقلانية |
Hatırlıyorum, bir kez gidip onun yanında araba yıkamamın özel bir doğum günü armağanı olduğuna beni ikna etti. | Open Subtitles | أتذكّر مرّة أنه أقنعني بأنّه كان عيد ميلاد خاص وممتع للذهاب معه للعمل وأساعده بتنظيف السيارات |
Başta Bayan Sumiko bile beni ikna etmek için para vermişti. | Open Subtitles | حتى السيدة سوميكو حاولت في البداية إقناعي بالمال |
"...senin beni ikna etmen gerekiyor" | Open Subtitles | سواء قلت نعم أو لا" " يجب أن تحضرني إلى هنا." |
beni ikna edebilirsen, inandıkların birden daha gerçek olacak, değil mi? | Open Subtitles | لإنك لو تستطيعين ان تقنعيني عندئذ فجأة اعتقادتك تصبح حقيقية اكثر .. صحيح ؟ |
Devletlerin sivilleri uzaktan kumandayla öldürmemeleri gerektiğine beni ikna etmene lüzum yok. | Open Subtitles | لست بحاجة لإقناعي ان الحكومة لا يجب ان تقتل المواطنين عن بعد |
Başka bir teşkilatın cinayet soruşturmasına müdahale etmem için beni ikna etmene izin verdiğime inanamıyorum. | Open Subtitles | لا أصدّق أنّي جعلتُك تُقنعني في التورّط بالتحقيق بجريمة قتل خاصّة بإدارة أخرى. |
Hastaneye kapatılmanız için beni ikna etmeye çalışıyor. Bugün yatış belgelerini hazırladı. | Open Subtitles | أنها تحاول أن تقنعنى بإيداعك هنا لقد وقعت اليوم على أوراق الإيداع |
beni ikna edebilmek için yapabileceğin ya da söyleyebileceğin bir şey yok. | Open Subtitles | و لا شيء مما تقوله أو تفعله سيقنعني بالتراجع. |
Bunu buraya koymam için beni ikna ettiğine inanamıyorum. | Open Subtitles | لا أصدق أنكِ أقنعتيني بوضع هذه هنا. |
Dalkavukluk yapan bir domuzun beni ikna etmesini dinlemek istemiyorum. Ne yapıyor? | Open Subtitles | لا أريد الحديث مع خنزير حقير يريد خداعى ماذا يفعل؟ |
beni ikna etmek zorunda değilsin, fakat jüriye başka bir hikayeyle gitmelisin. | Open Subtitles | لست مضطرا لتقنعني لكن هيئة المحلفين أمر مختلف تماما |
Bu illüzyonun amacı bir parçanın hâlâ insan olduğuna beni ikna etmek içinse baştan söyleyeyim işe yaramayacak. | Open Subtitles | إن كان مغزى هذه الخدع هو أقناعي ذلك الجزء منك لا زال أنسانياً أضمن لك بأنها ستنجح |
Turistler için kutu yaparak mutlu olacağına beni ikna edemezsin. | Open Subtitles | لا يمكنك اقناعي أنك ستكون سعيداً ببناء هذه الصناديق للسياح. |