| Burada benim kadar uzun zaman geçiren biri için çok doğal. | Open Subtitles | هذا ما يحدث عندما تكون قد أمضيت مدة طويلة هنا بقدري |
| Önceki olanlar için üzgünüm. - benim kadar üzgün olamazsın, ufaklık. | Open Subtitles | ــ آسف بشأن ماحدث قبلاً ــ لست آسفاً بقدري, أيها الولد |
| Sizi temin ederim ki hiç kimse güvenliği benim kadar ciddiye alamaz. | Open Subtitles | أأكد لك أنه لا أحد يأخذ أمور الحماية بشكل صارم أكثر مني |
| Bu piçi yakalamak için kimse benim kadar sıkı çalışmazdı. | Open Subtitles | لم يكن احد ليعمل بجد ليمسك بهذا الوغد أكثر مني. |
| Çünkü sen de benim kadar Koruyucu için en iyisini istiyorsun. | Open Subtitles | لأني أعتقد أنك تريدين ما هو أفضل للحامية بقدر ما أفعل |
| Bedeli, cilvelim, her parçanın benim kadar yumuşak oluşu... | Open Subtitles | السعر، يا مدللتي بأقله محدود وجازم, مثلي تماماً |
| Ama umarım siz de arkadaşınızla benim kadar gurur duyarsınız. | Open Subtitles | ولكني آمل أن تكونوا فخورين بصديقتكم كما أنا فخور بها. |
| benim kadar siz de biliyorsunuz. Oraya kimse giremez. | Open Subtitles | انت تعرفين هذا مثلى لايمكن لأحد الدخول الى هناك |
| Ve o salondaki kimsenin benim kadar içemeyeceğini düşündüğümü söyledim. | Open Subtitles | وأنني أشك أن أحد بتلك الغرفة يستطيع أن يشرب بقدري. |
| Bu işte benim kadar terleyen tek adam | Open Subtitles | الشخص الوحيد في هذا العمل الذي يعرق بقدري |
| Baban için ne yapabilirim diye düşünüyordum, bu yüklük olayından benim kadar hoşlanmadığını hissettim de ondan. | Open Subtitles | لقد كنت أفكر ببعض الأشياء التي أستطيع فعلها لأجل والدك شعرت بهذا لم يحب الأمر بقدري |
| Kimse bunlara benim kadar pişman olamaz. - Ailen öldü. | Open Subtitles | لقد إرتكبتُ أخطاءً ؛ لا أحد يتأسف عليهم أكثر مني. |
| Kimse iyi bir sistemi veya iyi bir kısaltmayı benim kadar sevmez. | TED | ولا يوجد مَن يحب وجود إطار عمل جيد أكثر مني. |
| İki kadının arkadaş olmasını anlarım. Hiç kimsenin benim kadar kadın dostu olmamıştır. | Open Subtitles | صداقة بين نساء ، أجل ليس لأحد أصدقاء أكثر مني |
| Ama seni sevdiğim sürece, senin de benim kadar önem verdiğini bilmem gerekiyor. | Open Subtitles | لكن بما أني أحبك يجب أن أعلم أنك تهتم بقدر ما أهتم أنا |
| Ama yalnız olduğun sürece, benim kadar güçsüzsün. | Open Subtitles | لكن طالما أنتِ وحدكِ فأنتِ ضعيفة مثلي تماماً |
| Yanlışlıkla beni tutukladılar. benim kadar suçsuz biriydi o da.. | Open Subtitles | ربما كانت لديهم أوامر صبّاغ منازل ما بريء كما أنا بريء |
| Şu an nasıl bir hayat sürdüğümü siz de benim kadar iyi biliyorsunuz. | Open Subtitles | أن تعلم مثلى تماماً كل شئ عن أحوالى المادية فى الفترة الحالية |
| Umalım ki, onun Kaja'sı en az benim kadar iyi bir aile babası olsun. | Open Subtitles | ماذا عن ذلك الفتى كاجي؟ هل يعتني بعائلته كما أفعل أنا؟ |
| İsmi Johannes Oberman ve Johannes benimle birlikte Şikago'da ilk günden bu yana benim kadar uzun saatler, benim kadar uykusuz kalarak çalıştı. | TED | اسمه جوانس أوبرمن عمل معي من اليوم الأول في شيكاغو، لساعات طويلة وبدون نوم مثلي تماما. |
| Kimse Bay'i benim kadar sevemez ama aile önce gelir. | Open Subtitles | حسنا، لا احد يحب باي اكثر مني لكن، تعلمين، الدم هو الدم. |
| Sen de en az benim kadar çulsuzsun. | Open Subtitles | حساباتك المالية أنت تقريباً مفلسة مثلي أنا |
| Sizi benim kadar düşünüp saygı gösteren başka kimse olmadığını biliyorsunuz. | Open Subtitles | انت تعلم انه لا أحد يهتم بك ويحترمك أكثر منّي ! |
| Evet. İnsan sigaradan benim kadar tat alıyorsa. | Open Subtitles | نعم، حَسناً، عندما تَتمتّعُ بالتدخين بقدر أنا أعْمَلُ. |
| Ne de olsa Bradford'ı benim kadar seven ve tanıyan yoktu. | Open Subtitles | في النهاية لم يكن احد يحب او يعرف "برادفورد" مثلي انا |
| benim kadar değil. Hoş olmayan gitar suratını yeni bir seviyeye taşıdım. | Open Subtitles | اوه, ليس بقدر شرّي, لقد اخذت وجه القيتار الشرير الى مرحلة جديدة. |
| Sen de benim kadar iyi biliyorsun ki onların beraber olması doğru değil. | Open Subtitles | وانت تعلم كما انا اعلم أنهما ثنائى ليس مقدراً لهما أن يكونا سوياً |