Evet, ama bunun kolay bir çıkış yolu olduğunu gördüm. | Open Subtitles | آجل ، ولكنني رأيت أنها طريقة رخيصة للخروج من المأزق |
Seni sorumlu tutmam. Eğer bundan başka bir çıkış varsa sadece başını salla. | Open Subtitles | لن أضغط عليك اومئ برأسك إذا كان هناك سبيل آخر للخروج من هذا |
Ancak kendi kendini kurgulayan çözümler, bize bu ikilemden bir çıkış yolu gösterir. | Open Subtitles | و رغم ذلك ، تمنحنا فكرة التناسق الذاتي وسيلة للخروج من هذه المفارقة |
Santos, bu geçitten dışarıya sadece bir çıkış yolu var. | Open Subtitles | سانتوس ، هناك مخرج واحد فقط من ذلك زقاق. |
Louis! Bu adadan bir çıkış yolu bulursam, benimle gelir misin? | Open Subtitles | إن وجدت مخرجاً من هذه الجزيرة، هل تود أن تأتي معي؟ |
Her zamanki gibi bunun için de bir çıkış yolu bulurum! | Open Subtitles | يمكننا التفكير في شيء آخر سأجد طريقة للخروج من هذا كالعادة |
Ben de bana bu işten bir çıkış yolu öneriyorsun sandım. | Open Subtitles | وأنا التي كنت أعتقد أنك تقدم لي وسيلة للخروج من هذا. |
O zaman buradan başka bir çıkış yolu bulmamız gerekecek. | Open Subtitles | ومن ثم يتوجب علينا إيجاد طريقة أخرى للخروج من هُنا |
Gitmemize izin vermeyecek. Biraz düşün ve bir çıkış yolu bul. | Open Subtitles | لن يتركنا نذهب بسهولة ابحث عن طريق للخروج من هنا |
Demek burada bildiğin bir çıkış yolu yoktu. | Open Subtitles | إذا ، أنت لم تعرف أبداً طريق للخروج من هنا ، أليس كذلك؟ |
Ayrıca, belki bundan bir çıkış yolum olabilir. | Open Subtitles | بالإضافة، ربما عندى طريقة للخروج من هناك |
Ön kapıdan başka bir çıkış var mı? | Open Subtitles | حسناً ، هل هناك مخرج آخر بخلاف الباب الامامى |
Fakat umuyorum ki yardımcı olacak bir çıkış var direkt küpün dışına açılan. | Open Subtitles | ويفترض أن يكون هناك مخرج مساعد يؤدي مباشرة إلي خارج المكعب |
Otoyolda bir çıkış fazla gitmişim, servis yolundan geri döndüm. | Open Subtitles | سلكت مخرجاً خاطئاً على الطريق السريع وعدت عبر طريق الخدمة |
Bu korkunç zor. bir çıkış yolu göremiyorum. | Open Subtitles | من الصعب بشكل رهيب أنا لا أرى أي طريقة للخروج منه |
bir çıkış yolu bulamazsak, sonraki bin yılda biz de onunla bekleriz. | Open Subtitles | ربما نظل هنا للالف سنه القادمه لو لم نجد مخرج من هنا. |
Buradan bir çıkış yolu varsa, daha ben bulamadım. | Open Subtitles | لو ان هناك طريق للخروج فانا لم اعثر عليه بعد. |
Sonsuza kadar bir çıkış yolu arayabiliriz eğer bir çıkış varsa tabii. | Open Subtitles | ممكن أن نقضي دهرا في البحث عن مخرج ولو افترضنا بوجود مخرج واحد كما تقول الاسطورة |
Pilot ölmüş. bir çıkış yolu bulmamız lâzım. | Open Subtitles | ، لقد توفي قائد الطائرة . يجب أن نجد طريقا للخروج |
Sorunları öyle kötüydü ki başka bir çıkış yolu göremedi. | Open Subtitles | مشاكلها ازدادت سوءاً، فلم تجد تتمكن من رؤية طريق للخلاص |
Kendimi bir işe, istemediğim ve bir çıkış yolu da bulamadığım bir hayata hapsettim. | Open Subtitles | كنت محاصراً في عمل حياة لم أرغب بها لكنني لا أرى أي مخرج منها |
Buna inanmayacaksın ama... sanırım bir çıkış yolu buldum. | Open Subtitles | لا تذهب لتتأكد من هذا لكنى أعتقد أننى وجدت مخرجا من هنا |
Kendi doğruluğumdan, dürüstlüğümden, kendi kırılganlığımdan korktum ve bu korku kendimi köşeye sıkışmış hissetmeme neden oldu. Öyle bir köşe ki, benim her bir gün düşündüğüm sadece tek bir çıkış yoluna sahip. | TED | أخشى حقيقتي، أخشى صراحتي، أخشى ضعفي. وهدا الخوف جعلني أحس كأنني وضعت نفسي في عزلة، كأنني وضعت نفسي زاوية وكانت هناك فقط طريقة واحدة للخروج منها، وفكرت في ذلك بتلك الطريقة كل يوم. |
Oradan tek bir çıkış var. | Open Subtitles | جاك: هناك واحد وحيد من مخرج هناك. |