Derler ki: "Ormanda bir ağaç yıkılır ve kimse sesini duymaz ise duyan birileri mutlaka bulunur." | Open Subtitles | يقولون، إذا وقعت شجرة في الغابة ولم يسمعها أحد ثمّة سؤال حول إذا كانت تصدر أية ضجة |
Bunu ben de duydum. Birçokları buna Dallarında altın post asılı bir ağaç olmalı. | Open Subtitles | لقد سمعت ان هناك شجره فى نهايه العالم وهنالك فروه ذهبيه معلقه بين فروعها |
Önümüzü kapatan tek bir ağaç var. Ki o da bizi saldırıya açık bir noktada alıkoyuyor. | Open Subtitles | أنا فقط أرى هذه الشجرة هنا بمنتصف مكان يصعب المدافعة فيه. |
Amazon'da bir yerde sıradışı bir ağaç düşünün. | TED | وفي مكان ما في غابات الأمازون هناك شجرة هامشية. |
bir ağaç, ağaçtır. Birlikte iki ağaç, koruluk olur. | TED | شجرة واحدة تعني شجرة. شجرتان معًا، ترمزان إلى أجمة. |
Önce yatak odamda bir ev cini buluyorum sonra peron dokuz üç çeyrekteki duvarı geçemiyoruz bir ağaç bizi öldürmeye çalışıyor. | Open Subtitles | ظهر قزم منزل سحري فى غرفة نومي عجزنا عن عبور الحاجز إلى الرصيف 9 وثلاثة أرباع وكادنا أن نموت من شجرة |
Bu felsefi bir çelişki aynı ormanda bir ağaç devrildiğinde onu duyacak kimsenin olmaması gibi. | Open Subtitles | إنها مفارقة فلسفية كسقوط شجرة في غابة دون أحد في الجوار يسمعها |
Ormandaki bir ağaç yıkılırsa, etrafta duyacak kimse olmasa bile ses çıkarır mı? | Open Subtitles | ان سقطت شجرة في الغابة هل تحدث صوتا ان لم يكن هناك احدا ليسمعه؟ |
Bir gökdelenin bir ağaç gibi devrilmesi imkansızdır. | Open Subtitles | من غير المحتمل أن نرى سقوط ناطحة سحاب كسقوط شجرة في الغابة. |
Bu bahar eskisine çok benzeyen bir ağaç getirtip diktirdi. | Open Subtitles | واثناء الربيع قام بزرع شجره أخرى تشبه السابقه كثيرا |
Bu bahar... eskisine çok benzeyen bir ağaç getirtip diktirdi. | Open Subtitles | واثناء الربيع قام بزرع شجره أخرى تشبه السابقه كثيرا |
Abby'nin en sevdiği yer karımın, onun onun çok sevdiği bir ağaç vardı, evimizin önündeki parktaydı bir kaç yıl önce, yıldırım çarptı. | Open Subtitles | زوجتي أحبت هذه الشجرة والتي كانت في فناء منزلنا منذ سنوات قليلة شب بها حريق |
Böyle bir ağaç gerçekten var. Yaşanacak şey de tam olarak bu. | TED | بالفعل هناك شجرة مثل هذه. لقد وصلنا إلى هذا الحد. |
Kırk Meyve Ağacı, üzerinde kırk çeşit çekirdekli meyve yetişen tek bir ağaç. | TED | شجرة الـ 40 فاكهة هي شجرة واحدة ينمو عليها 40 نوعاً مختلفاً من الفواكه ذات النوى. |
Homer, evliliğimiz bir ağaç kabuğunda değil! | Open Subtitles | هومر .. زواجنا ليس قطعة من شجرة |
Sabah hep beraber gidip yeni bir ağaç bulmaya ne dersiniz? | Open Subtitles | ماذا عن ذهابنا جميعاً لجلب شجرة عيد ميلاد جديدة هذا الصباح ؟ |
Adamın işi bitirdikten sonra nereye gittiğinden ziyade, hikayenin ana teması okulun bir ağaç etrafına yapılmış olması. | Open Subtitles | فضلاً عن أين أحضرها عندما كان هنا أظن القصة هي مجرد شجرة ومدرسة بنيت حولها |
Yapacağı yemeği de geçtim büyük bir ağacımız olurdu. Kocaman ve güzel bir ağaç. | Open Subtitles | انسَ أمر الطعام لأنّها تطبخ، لكن سأحظى بشجرة كبيرةً جداً، جميلةٌ وضخمة |
Büyük bir ağaç gibi ve tohumun düştüğü yerde küçük bir ağaç. | Open Subtitles | مثل شجرة كبيرة وأخرى صغيرة حَيثُ يتساقط البلوط في ظِلّهما |
Bu gibi ailelere rastlamanız mümkün, ormana gidip bir ağaç bulup keserek bundan odun kömürü yapıyorlar. | TED | يمكنك أن تجد عائلات كهذه, يذهبون الى الغابة بحثاً عن شجرة, حيث يقومون بقطعها ليحصلوا منها على الفحم. |
bir ağaç kökü var, Kocaman bir ağaç. Artık kocaman değil tabii. Kesilmiş. | Open Subtitles | إنها شجرة ضخمة مقطوعة حسناً، إنها لم تعد ضخمة لأنها تم قطعها |
Bir çit, bir ağaç ve patates püresine bezeyen bulutlar görüyorum. | Open Subtitles | اناأريسياج.. وشجرة ، وغيمة على شكل بطاطس مهروسة |
Son durağı Meksika ve ufak, özel bir ağaç türü. | Open Subtitles | وجهتها، هي المكسيك، وتحديداً مجموعة صغيرة وخاّصة من الأشجار. |
" Kazalar olur, olacaktır ama hayat meyvelerinden yetişen minik bir ağaç çiçek açabilir." | Open Subtitles | تقع الحوادث في البداية والنهاية" لكن من الشجرة الصغيرة "تزدهر ثمار الحياة |