Aksi takdirde, 'Ölüm bizi ayırana kadar' cümlesi yepyeni bir anlam kazanabilir. | Open Subtitles | غير ذلك , سيكون هناك معنى جديد لعبارة , "حتى يفرقنا الموت" |
En azından çoğu insan bunu söylese de başka bir anlam olabilir. | Open Subtitles | على الأقل هذا ما يقوله معظم الناس ولكن هناك معنى أخر |
Ben de, bunun bir anlam ifade edip etmediğini anlamaya çalışıyordum. | Open Subtitles | أنا فقط أحاول الفهم إن كان يفترض بهذا أن يعني شيئاً |
Bu numaralar sadece ne dinlediğini bilenlere bir anlam ifade eder. | Open Subtitles | الأرقام تعني شيئاً فقط للشخص الذي يعرف ما الذي يستمع له |
Sadece sana bakıyorum. Özel bir anlam taşımıyor. | Open Subtitles | وأنا أنظر إليك خلال الحديث إنها لا تعني شيئا |
Neyse, sadece bu kişi özel bir anlam kazanmakla kalmıyor, bir de o kişinin üzerine titremeye başlıyoruz. | TED | على أية حال ليس هذا الشخص وحده من أعتاد على المعاني الخاصة أنت تركز إنتباهك على هذه المعاني الخاصة |
Bunun altında derin bir anlam olduğunu sanmam. | Open Subtitles | واو, لم اكن لأعلم ان هناك معنى اعمق لذلك كون هادئ! |
Çünkü ailemin ölümünün arkasında bir anlam yoktu. | Open Subtitles | لأنه لم يكن هناك معنى وراء موت والديّ |
Asıl anlamlı olan gerçekten bir anlam ifade eden Warren'nin hayatını gerçekten anlamlı olan bir şeye adadığını bilmektir. | Open Subtitles | ما يعني شيئاً ما يعني حقاً شيء ما , يا وارن هو معرفتك بأنك كرّست حياتك |
Başından geçenlerin bir anlam ifade etmesini istedin. | Open Subtitles | أردت فقط كل الألم الذي مررت به أن يعني شيئاً |
bir anlam ifade etmiyor. Asla da etmedi. Aramıza hoş geldin. | Open Subtitles | لكن لم يعني شيئاً لا يعني أبداً، أهلاً بعودتك |
Ona bir anlam yükelemek isteyenler çıkacak ve düşünmeye başlayacaklar. | Open Subtitles | هناك أناس يعتقدون أنها تعني شيئاً و سيبدأون بتحليلها |
Ona bir anlam yükelemek isteyenler çıkacak ve düşünmeye başlayacaklar. | Open Subtitles | هناك أناس يعتقدون أنها تعني شيئاً و سيبدأون بتحليلها |
İster al ister alma ama bana bir anlam teşkil ediyormuş gibi "ortak" deme. | Open Subtitles | إقبلها أو ارفضها ، لكن لا تناديني ، شريكي كما أنك تعني شيئا بها |
İlk olan şey, aşık olunan kişinin "özel bir anlam" kazanması. Buna "özel bir anlam" adını veriyorum. | TED | وأول شئ يحدث هو ما نسميه-- أن الشخص يبدأ يعتاد ما أسمية "المعاني الخاصة" |
O aklın, evreni ne şekilde algıladığı, bizi bir anlam olup olmadığına götürecek. | Open Subtitles | و فهم كيف يكون العقل على وعي بهذا الكون هو ماسيقودنا لمعرفة إن كان يوجد معنى على الاطلاق |
"Anı yakalamak" ifadesine yeni bir anlam katıyor, değil mi? Ama nasıl... | Open Subtitles | هذا يعطي معنى جديداً لإلتقاط اللحظة صحيح |
Efendim, bu onlar için bir anlam ifade etmiyor. | Open Subtitles | سيدى، ذلك لا يعني أي شئ إليهم. تكلم بحرية. |
Bazılarımız hayatlarının oluştuğu küçük anlardan bir anlam çıkarmak zorunda kalabilir. | Open Subtitles | بعضنا عليه أن يجد معنى في اللحظات البسيطة التي تشكل الحياة. |
Buraya bir anlam bulmak için geldim, dünyaya bir anlam vermenizi istiyorum. | Open Subtitles | جئت إلى هنا لأبحث عن معنى لتشرح لى معنى العالم |
Konu şu ki, günün sonunda, tüm kabadayılıkların ve ukâlalıkların matematik için bir anlam ifade etmeyecek.Çünkü Matematiğin umurunda değil. | Open Subtitles | لا تعني أي شئ للرياضيات لأن الرياضيات لا تهتم , و أنا أيضا |
Bu mahkeme, benim için bir anlam ifade etmiyor. Cathrine! | Open Subtitles | هذه المحكمة لا تعني أي شيء بالنسبة لي, لهذا لن أبقى هنا |
Mahkemedeydim ve yargıç her zamanki yargıçların söylediği şeyleri söyledi fakat bu gerçek özel bir anlam içeriyordu. | TED | لذلك ذهبت إلى المحكمة، وقال القاضي شيئًا عادةً ما يقوله القضاة، ولكن هذه المرة كان له معنى خاص. |
Meeseeks'ler bu dünyaya bir anlam aramak için gelmiyor, Jerry! | Open Subtitles | الميسيكس لايولدون في هذا العالم للبحث عن أي معنى جيري |
Tina'nın çılgın cinayet çizelgesinden bir anlam çıkarttım. | Open Subtitles | -أجل . استنبطت بعض المنطقية من لوحة الاغتيال الجنونية لـ (تينا). |