Araştırmak üzere gittiğim mavi bölgenin dış merkezinde bir köy. Gördüğünüz gibi mimari güzellik başlıca değerleri değil, başlıca değerleri, yoğunluk: iç içe geçen evler, yol ve sokaklardan ibaret. | TED | إنها قرية في وسط المنطقة الزرقاء حيث ذهبت لأتحرى ذلك، وكما ترون ، فإن الجمال المعماري ليس المؤثر الرئيسي بها، ولكنها الكثافة: المنازل ذات المسافات الصغيرة بينها، الأزقة المتشابكة والشوارع، |
Orada yapılanın gerçekleşmesi için koca bir köy gerekir. | Open Subtitles | إن الأمر متعلق بقرية لكي تقوم بما يجب القيام به هنا |
Demek ki yakınlarda bir köy var, eminim o köyün pazarı da vardır. | Open Subtitles | ربما نحن بالقرب من قرية و أراهن أن هذه القرية بها سوق |
Bataklığın kuzey kenarında bir köy olduğuna dair bir kayıt yok. | Open Subtitles | ليس هناك معلومات عن قرية في الجهة الشمالية للمستنقع |
Bu çağda bile elektriği olmayan bir köy var. | Open Subtitles | حتى في هذا العصر هناك قرية في بلادنا بلا كهرباء |
Yıllar önce gölün olduğu yerde bir köy vardı. | Open Subtitles | قبل عدة سنوات, كانت توجد قرية في نفس مكان البحيرة. |
Onun ailesi köyde yaşıyor. Küçük bir köy... | Open Subtitles | عائلته تعيش في القرية إنها قرية صغيرة أيضا |
Bana, 10 kilometre sonra küçük bir köy olduğunu söylediler. | Open Subtitles | -لقد قيل لي إنها قرية صغيرة و تبعد 10 كيلومتر |
Burası küçük bir köy, biliyorsun. İnsanlar dar görüşlü. | Open Subtitles | إنها قرية صغيرة وعقول سكانها صغيرة أيضًا |
İlerideki vadide veba salgını olan ve tıbbi yardıma... ihtiyaç duyan bir köy olduğunu öğrenmişti. | Open Subtitles | علم بقرية بالواديالتالي... كانت مصابه بالطاعون وتحتاج لإمدادات طبية |
Zambiya sınırında bir köy. | Open Subtitles | إنه بالقرب من قرية على الحدود الزامبية |
Orada herkesin bir Wolodkowicz olduğu bir köy var, Peder. | Open Subtitles | هناك قرية يا أبتاه.. حيث الجميع فيها من آل فولدكوفيتش |
Yeni tahliye noktası, 6 km batıdaki bir köy. | Open Subtitles | الموقع الجديد للأجلاء هو قرية تبعد 6 أميال نحو الغرب. |
Kafan karışık, çünkü öldürdüğümüz insanlar takım elbise taşıyorlar ve burası da Londra, küçük bir köy değil. | Open Subtitles | انت محير بالفعل لان من نقتلهم بالفعل يضعون اناس محترفون لحمايتهم و هذه لندن و ليست مجرد قرية قبيحة |
Tepenin öte tarafında bir köy var. | Open Subtitles | هناك قرية كاملة على الجانب الآخر من ذلك التل. |
Dünyada 200 ülke var. Biz interneti evrensel bir köy olarak görüyoruz. | TED | بوجد 200 دولة في العالم. نحن نحب الإعتقاد بأن الانترنت قرية عالمية. |
Diğer ülkeler de bir ulusa bir köy sistemini benimsediler. | Open Subtitles | وبعد ذلك بقليل، ساد نظام القرية الموحدة فى مدن الأخرى |
İlerde bir köy var. | Open Subtitles | ثمة قرية أمامنا |
Aslında bir köy değil yerel şarap imal eden sadece bir şarap imalathanesi. | Open Subtitles | آه؛ روبليس إنها ليست حقا قرية مجرد خمارة أنها تنتج النبيذ المحلي |