Şehrin diğer ucunda hava kararmadan başka bir olay olmuş. | Open Subtitles | هناك حادثة قتل أخرى عبر البلدة قبل ان يحل الظلام |
Birlikte, birlikte hiç görmedikleri bir olay ortaya koyucaz . İlk defa gerçekleşen, ortak sponsorlu, ünlülerin lezbiyen düğününe hoşgeldiniz! | Open Subtitles | سوية، سوف نقدم حدثاً فريداً لم يشهدوا مثله من قبل رحبوا معي وللمرة الأولى حفل الزواج للسحاقيات ذو الرعاية المشتركة |
Dün gece Smallville fabrikasında bir olay gerçekleşmiş doğru mu? | Open Subtitles | أفهم كان هناك حادث في مصنع سمولفيل ليلة امس صحيح؟ |
Aile adı ve geleneği canlı tutmak önemli bir olay bizimkiler için. | Open Subtitles | إنه أمر مهم بالنسبة لوالدي أن تحصلي على اسم عائلتنا لمواصلة التقليد. |
Bunun ne kadar önemli bir olay olduğunu vurgulamak istiyorum. | TED | و أريد فقط أن اؤكد على مدى أهمية هذا الحدث. |
Bu sadece haberini yapmak zorunda olduğunuz için duyurduğunuz bir olay değil. | TED | فھي ليست قصة تود تغطيتھا فقط لأنھا تشكل حدثا كبيرا، |
Bu yılda en çok bir veya iki kez gerçekleşen bir olay. | Open Subtitles | إنه حدث يقع مرة أو مرتين في السنة علي الأكثر. |
Herkesin kendini bulabildiği kişisel bir olay var. | Open Subtitles | إنه شيء شخصي و عن العلاقات حيث يتمكن الجميع من التعرف عليه |
Öyle görünüyor ki travmatik bir olay yaşamak bir şekilde daha az pişmanlıkla yaşama kabiliyetimizi ortaya çıkarıyor. | TED | يبدو بطريقة ما أنه يمكن لحادثة الصدمة أن تطلق قدراتنا تقود حياتنا بندم أقل |
Hiç... Hiç böyle bir olay duymadım. | Open Subtitles | . أنا لم أسمع قط عن قضية من هذا القبيل |
Buna rağmen size anlatacağım bir olay var belki de bu olay birşeylerden şüphe etmeme yol açmış olabilir. | TED | ولكن هناك حادثة اريد أن أخبركم عنها والتي جعلتني أبدأ قليلاً في الشك في الموضوع |
Dün gece Talon'da bir olay meydana gelmiş. | Open Subtitles | أنا أتفهم بأنه كانت هناك حادثة في التالون ليلة أمس |
Örneğin, geçen yıl O'Neill kaybolduğunda bir olay gerçekleşmişti. | Open Subtitles | كـ مثال , كانت هناك حادثة السنة الماضية عندما كان الكولونيل أونيل مفقوداً |
Bunun özel bir olay olması gerekiyordu lanet olsun Taylor bu bir sır olmalıydı. | Open Subtitles | هذا يفترض بأن يكون حدثاً خاصاً اللعنة يا تايلور إنه مقدّس |
Gerçek bir olay olup olmaması, artık size bağlı. | Open Subtitles | إن كنت تريده حدثاً معاصراً هذا أمر يعود إليك |
Ama yemekten sonra Bayan Serrecold'un ilacıyla ilgili olağandışı bir olay yaşandı. | Open Subtitles | فقط كان هناك حادث غريب جدا بعد العشاء مع دواء السيده سيركولد. |
Ayrıca, Patron, geçen bahar Kabil yakınında bir olay olmuş. | Open Subtitles | أيضا لقد كان هناك حادث قرب كابول فى الربيع الماضى |
Öyle bir olay yaşayıp... geri dönmeleri ve konuyu hiç açmamaları, hiç konuşmamaları çok tuhaf. | Open Subtitles | إنه أمر غريب أن يخوضا هذه التجربة ويعودا ولا يتحدثا عنها أبدا |
Sayın Başsavcı, "bir olay"ın baş aktörü bu akşam sizsiniz. | Open Subtitles | النائب العام هذا المساء أنت الشخص الذي قمت بهذا الحدث |
Biraz yürüyüşe bile çıktık ve bu benim için büyük bir olay özellikle de uzun süredir dışarı çıkmadığım düşünülürse. | Open Subtitles | لقد استطعنا أيضا السير معا لمسافة قليلة ومثل هذا يعد حدثا بالنسبة لي خاصة بعد أن قضيت فترة طويلة لا أخرج من الأبواب |
Bizim için çok önemli bir olay, ve takip eden haftalar da oldukça streslidir | Open Subtitles | إنه حدث مهم جداً لنا والأسابيع التي تسبقه تكون شديدة التوتر |
Senin suçun değil. Ailemle ilgili bir olay. | Open Subtitles | هذه ليست غلطتك إنه شيء أفعلهُ مع عاَئلتيِ. |
Transgenic'lerden biriyle ilgili bir olay yaşandı. | Open Subtitles | لقد تعّرضنا لحادثة إقتحام من أحد المتحوّرين |
Varlığından henüz haberdar olmadığım bir olay hakkında konuşuyorduk. | Open Subtitles | كنا نتكلّم عن قضية... لا أعتقد أنّها موجود حتّى... |
Böyle bir olay olduğu zaman Kurum durumu tekrar inceleyinceye kadar her zaman çocuğu alırız. | Open Subtitles | عندما حادثة مثل هذه تَحْدثُ نُزيلُ الطفلَ دائماً حتى الوكالةِ يُمْكِنُ أَنْ يُراجعَ الحالةَ. |
Bazen Domuzlar Körfezinin otomotiv karşılığı... olarakta isimlendirilen bir olay için | Open Subtitles | لحدث يسمى في بعض الأحيان النظير لسباق السيارات فى خليج الخنازير. |
Çocukluğunuzda olmuş bir olay hakkında konuşmak istiyordum. | Open Subtitles | أوّد الحديث معك عن حادثة حصلت عندما كنتَ صغيرًا. |
bir olay hariç.. Kendisini ziyarete gelen biriyle ağız dalaşına girmiş. | Open Subtitles | عدا حادث وحيد حيث حدث أثناء نقاش حاد مع الشخص الذي كان يزوره |