Bir çok özelliğim var ama unutkanlık onlardan biri değil. | Open Subtitles | أنا أتمتع بالكثير من الصفات، لكن النسيان ليست واحدة منها |
Çünkü o tür biri değil. Bir adım geri çekilip düşünelim. | Open Subtitles | إنه ليس من هذا النوع فلنرجع للوراء و نفكر بهذا قليلاً |
Burada iki haftadır kimse yok. Benim adamlarımdan biri değil. | Open Subtitles | ليس هناك أحد هنا منذ إسبوعين هذا ليس أحد رجالى |
Yani, pek çok şey olarak çağrıldım ama "sıkıcı" onlardan biri değil. | Open Subtitles | أعني، تم تسميتي العديد من الأشياء لكن الملل ليس واحداً منهم .. |
Pekala. Parti kılık kıyafeti açısından başarılı çalışmalarından biri değil. | Open Subtitles | حسنا ، إنه ليس أفضل أوقاتك للذهاب فيه إلى حفلة |
O bir sahtekâr, evet ama genel manada terörist olarak kabul edeceğimiz biri değil. | Open Subtitles | إنه محتال، أجل ولكنه ليس شخصاً نعتبره تهديداً إرهابياً والمخططات الكبرى للعمليات |
Biliyorum bağlılık sorunları yaşıyor ama kötü biri değil. | Open Subtitles | أعرف بأن عنده قضايا الإلتزام لكنه ليس رجل سيء |
Aramızda yaşayan biri olmasına rağmen, o bizden biri değil. | Open Subtitles | وبالرغم من انه يحيا معنا الا انه ليس واحدا منا |
Kötü haber vermek istemem ama kardeşin iyi biri değil. | Open Subtitles | أكره اخبارك بالحقيقة، ولكن أخاك ليس شخص جيد على الإطلاق. |
Maalesef, Birleşik Devletler bunlardan biri değil. Amerika'nın, Papua Yeni Gine ve Liberya ile | TED | ولسوء الحظ، الولايات المتحدة ليست واحدة منها لذا اذا كنت تتسائل ما الذي يجمع الولايات المتحدة |
Tanrı aşkına, aptal vakalarınızdan biri değil bu! | Open Subtitles | بحق السماء، هذة ليست واحدة من قضاياك الحمقاء |
Bu kadar uzun süre tek başına kalacak biri değil. | Open Subtitles | ليس من النوع الذي يجب عليه أن يبقى لوحده طويلاً. |
Boşuna beklersin, Şerif. Fazla konuşkan biri değil. | Open Subtitles | لا تعتمد عليه يا مأمور أنه ليس من النوع الذي يتكلم |
Burada iki haftadır kimse yok. Benim adamlarımdan biri değil. | Open Subtitles | ليس هناك أحد هنا منذ إسبوعين هذا ليس أحد رجالى |
Bu çözüm bulamadığımız şu nadir görülen hastalıklardan biri değil. | TED | الجوع ليس أحد تلك الأمراض الغامضة والتي لا نملك علاجاً لها. |
Şu an birçok şeyim fakat, sakinlik onlardan biri değil. | Open Subtitles | أشعر بالعديد من الاشياء الان ولكن الهدوء ليس واحداً منهمْ |
Harry, kime güvendiğine dikkat et. O bizden biri değil. | Open Subtitles | "هاري"، احذر ممن تضع ثقتك فيه، هو ليس واحداً منا |
Bannister'ın hayatındaki asıl karakterlerden biri değil. | Open Subtitles | انه ليس شخصاً رئيسياً في حياة بانيستر |
Kötü biri değil. Tek yanlış yaptı ve hayatı mahvoldu. | Open Subtitles | هو ليس رجل سيىء،إرتكب خطأ واحد خرب كلّ حياته |
Senin Avrupalı erkek arkadaşlarından biri değil o. İyi bir insan o. | Open Subtitles | وهو ليس واحدا من رفاقك الاخرون تيس , انه رجل طيب |
Beni angarya olarak gören ya da seviyormuş gibi yapan biri değil... ama beni gerçekten isteyen biri." | Open Subtitles | ليس شخص ما متثاقل معي وعليه أن يتظاهر بمحبتي شخص ما يريدني حقا |
Hayran olduğum mucit zengin biri değil, ya da ünlü biri ya da çok zeki biri değil. | Open Subtitles | المخترع الذي أحترمه ليس رجلاً ثرياً، ولا هو مشهور ولا حتى ذكي. |
Pek çok devamlı müşterimiz var ama bu onlardan biri değil. | Open Subtitles | لدينا العديد من العملاء المنتظمين لكن ليس واحد منهم انظر الى ذلك الوجهه مرة اخرى هيا.هيا |
Ben buradaki hayatı kastettim. Yalnız kalacak tipte biri değil. | Open Subtitles | كنت أعنى الحياة إنها ليست من النوع الوحيد |
Hiç te aptal biri değil.Bir dahaki sefer sana sormadan önce iki kere düşünecektir. | Open Subtitles | هو ليس أحمق بوركوش لن يطلب منك كتابة سيناريو مرة أخرى |
- Sadece içki sorunu var, kötü biri değil o. | Open Subtitles | انه لديه مشكلة في شرب الكحول انه ليس شخصا سيئًا |
Emily, dünyada pek çok insan gerçek sorunlar yaşıyor ama coşkulu bir tavsiye mektubu bunlardan biri değil. | Open Subtitles | إيميلي، هناك أناس لديهم مشاكل حقيقية في العالم و الحصول على خطاب توصية للجامعة متوهج ليس واحدًا منهم |