Büyük jüri olayında ona yardım ettiğin için sana borçlu olduğumu söylüyorum. | Open Subtitles | لهذا السبب أنا مدين لك بجعله يواجه أمر هيئة المحلفين العليا هذه |
Kim ona bir şey sorsa o da aynısını diyecektir. Bana borçlu. | Open Subtitles | و هذا تماماً ما سيقوله اذا سأله أحد , فهو مدين لي |
Şimdi evine git. Bu şehri kurtaramazsın! Bu insanlara hiçbir şey borçlu değilsin! | Open Subtitles | لا يجب عليك إنقاذ هذه البلدة إنك لا تدين بأي شيء لهؤلاء الناس |
Muhtemelen geçen gün yaptığın şey için, sana borçlu olduğumu düşünüyorsun, ha? | Open Subtitles | على الأرجح تظن أنني أدين لك بشيء بسبب ما فعلته ذاك اليوم |
Bana sorarsan, buradaki birileri birilerine büyük bir özür borçlu. | Open Subtitles | إذا سألتني، شخص ما هنا يدين بعض الأشخاص للإعتذار هنا |
En son isteyeceğim şey annemin Lionel Luthor'a borçlu olmasıdır. | Open Subtitles | اخر شىء اريده لامى ان تكون مدينة لى ليونيل لوثر |
Birine hayatını borçlu olmak garip bir duygu. | Open Subtitles | هل تعلم أنه شيء مضحك أن تكون مديناً بحياتك لشخص |
Sekizini de kazanırsam, bana kumarbazlar cennetinde sekiz hafta borçlu olursun. | Open Subtitles | الفوز ثمانية مرات ، أنت مدين لي ثمانيةأسابيع على المقامرين موحدة |
Şu an ben de borçlu durumdayım, yani bu ikimizin de problemi. | Open Subtitles | أنا مدين الآن , لذا هي نوعا ما مشكلتنا على حد سواء |
Sana bunları anlatıyorum çünkü ona borçlu olduğumu anlamanı istiyorum. | Open Subtitles | وأنا أخبرك بهذا لأني أريدك أن تفهم أني مدين لها |
Bunu sana kimsenin söylediğini zannetmiyorum ama, bu ülke sana çok şey borçlu. | Open Subtitles | لا اعتقد انه هناك من قال لك، ولكـن هذه الدولـة تدين لك بالكثيـر |
Seni tehlikeye atmak istemiyorum diyorum. Bize bir şey borçlu değilsin. | Open Subtitles | هدفي هو أن أخفف عنك حملك، فلست تدين لنا بأي شيء. |
Kendimi bildim bileli sürülerimiz ateşle barut gibi. Ona bir şey borçlu değilim. | Open Subtitles | قطيعه في حرب مع قطيعي منذ الأزل، كما أنّي لا أدين له بشيء. |
Bana ayarladığın onca para, kendimi sana borçlu gibi hissediyorum, dostum. | Open Subtitles | كل ذلك المال الذي أعطيته لي أشعر أنني أدين لك بمعروف |
Ve bahsettim mi bilmiyorum ama, bize 3.5 milyon dolar borçlu. | Open Subtitles | و هل ذكرت إنه يدين لنا بمبلغ 3.5 مليون دولار ؟ |
Bunun olmayacağını söyle ona. Bize bir şey borçlu olmadığını söyle. | Open Subtitles | أخبره بأن ينسى الأمر وأنه لا يدين لنا بشئ |
Seni bilmem ama bence bu şehir bize bir bira borçlu. | Open Subtitles | أنا لا أعرف عنك, ولكن أعتقد أن مدينة مدين لنا ببيرة. |
Ama son defasında işi tamamlayamadığı için bana borçlu olduğunu düşünüyordu. | Open Subtitles | ولكن اعتقد أنه كان مديناً لي بما أن القضية الأخيرة لم تنجح. |
Gizli Servis bana eşimle hayatımızı size borçlu olduğumuzu söyledi. | Open Subtitles | تقول لي إدارة المخابرات السرية أنّي وزوجتي ندين لك بحيواتنا. |
Pek değil ama sanırım bu taşralı bize 674$ borçlu olduğumuzu söylüyor. | Open Subtitles | ليس كثيرًا، لكن أظن هذا القروي يقول لنا أننا مدينون بـ675 دولار |
Bak, kimseye borçlu falan değilsin ama şu an dışarıda kar fırtınası var. | Open Subtitles | حسنٌ, اسمعي. أنتٍ لا تدينين لأحدٍ بشيء، لكن ثمة عاصفةً ثلجية في الخارج، |
Babası bana üniversitedeyken yardım etmişti. O da benim ona borçlu olduğumu düşünmüş. | Open Subtitles | ساعدني والده بكليّة الطب , و ظنّ بأنني مدينٌ له |
Bas git tavşan. Hiçbir şey borçlu değilim. Ne yapıyor? | Open Subtitles | إضربه يا الأرنب لست مدينا لك بأي شيء ماذا يفعل؟ |
Çok şeyi feda ediyorum, belki de- Belki de evrenin bana borçlu olduğunu hissetmişimdir. | Open Subtitles | إنّي أُبذل الكثير، لذا لعلّي ظننتُ العالم مدينًا لي بواحدة |
Onlara da geçmiş yaşamlarındaki pek çok kötü şeyden dolayı bu yaşamlarında üç kızla kutsanan ebeveynlerime borçlu olduğum kadar borçluyum. | TED | و أنا ادين لهن كما أدين لوالديَ, الذين لإثم ما إرتكبوه في حياتهم السابقة انعموا بثلاثة فتيات في هذه الحياة, |
Seni oraya buraya götürdüğüm için... bana borçlu olduğun ücreti kapatır, değil mi? | Open Subtitles | سوف تكون مقدمه لتغطي مبلغ الأجرة؟ انتي مدينه لي لاني أخذتك بالجولات كلها,صحيح؟ |
Şu anda olduğumuzdan daha çok babana borçlu kalmak istemiyorum. | Open Subtitles | لا أريد أن نغرق في دين والدك أكثر من ذلك |