Bu güzel, ama bunun bize ne yararı olacak ki? | Open Subtitles | حسناً , هذا جيد , لكن كيف سيُساعدنا هذا ؟ |
Tamam, Bu güzel. Şimdi birazcık düşüneceğim, | TED | حسناً , هذا جيد حسناً سوف أأخذ لحظة للتفكير |
Bu güzel. Gerçi resme iyi bakamamışsın. | Open Subtitles | هذا جيد لقد كنت تعنى بنفسك من أجل الصورة |
İşte Bu güzel dostlar. Araç 45 şimdiden orda. | Open Subtitles | هذا جميل يارجل سياره 45 تتواجد هناك حاليا ؟ |
Ailelerimizin yakınlığı yüzünden ona yardım etmeye çalışmanı anlıyorum Bu güzel, anlayabiliyorum ama kendine dikkat et, her şeyi mahvetme. | Open Subtitles | أنا أتفهم أنك تحاول مساعدته بسبب عائلتنا و عائلته هذا لطيف و اتفهمه و لكن راقب نفسك لا تفسد أى شيء |
İşte Bu güzel çünkü uzay istasyonundakilerin söyledikleri gibi astroid dünyanın çekim alanına giriyor. | Open Subtitles | و هذا جيّد لأنهم بالمحطة الفضائية قالوا بأنَّ الكويكب قد اخترق الجاذبية الأرضية أثناء مكالمتنا |
Değil mi? Bir bombalı çanta. Bu güzel. | Open Subtitles | .انها قنبلة في حقيبة - .ذلك جيد,انها قنبلة في حقيبة - |
Tamam, birbirinizi öldürmek istiyorsunuz. Bu güzel. Bu sağlıklı. | Open Subtitles | حسناً، تريدون قتل أحدكم الآخر، هذا جيد وصحي |
Bu güzel ama o gün hayatımı riske atan tek kişi ben değildim. | Open Subtitles | هذا جيد, لكنني لم أكن الشخص الوحيد الذي خاطر بحياتة ذلك اليوم |
Bu güzel. Polisin ulaşamadığı kaynakları var demiştin değil mi? | Open Subtitles | حسناً ، هذا جيد لقد قلتِ انه واحد من عملاء الشرطه |
Ama, Bu güzel, çünkü siz şimdi benim karşımda çok rahat edeceksiniz. | Open Subtitles | لكن هذا جيد لآنه الآن تستطيعون الشعور بكامل الثقة بجانبى |
- Bu güzel. Mike'la yarın sabah ilk iş bununla ilgili görüşmek istiyorum. | Open Subtitles | هذا جيد ، اخبرى "مايك" انى اريد الاجتماع به كأول شىء فى الصباح |
Bu güzel bu, bilirsin, geldiğin yerden birisiyle tanıştın. | Open Subtitles | . هذا جيد , اتعرف , مقابلة شخص من مدينتك |
Güzel, Bu güzel. Beğendim. Neden bizi bir araya getirdiklerini anlayabiliyorum. | Open Subtitles | جيد، هذا جيد يعجبني هذا، فهمت لمَ وضعانا معاً |
Bu güzel ama üçünüz oy kullanamazsınız. | Open Subtitles | هذا جميل ، لكن ثلاثة منكم لا تُقبل أصواتهم لصغر السن |
Tamam, Bu güzel, ama iki sayfayı doldurmaya yetmez. | Open Subtitles | حسناً , هذا جميل لكنه ليس كافياً لكي يملىء صفحتان |
Şu üzerindekilere bak. ağır eldivenler, bilek ağırlıkları, Bu güzel, ve-- | Open Subtitles | انظر إلى هاتين اليدين الثقيلتين، وواقي الكاحل، هذا لطيف |
Millet, Bu güzel ama kıçımızda tost makineleri var. | Open Subtitles | حسناً يارجال هذا لطيف لكن الأوغاد المعدنيون يتبعونا |
Bu güzel. Yeni piliçler her zaman seksi olmuştur. | Open Subtitles | هذا جيّد , الفتاة الجديدة دائما ما تكونُ مثيرة |
- Bu güzel ama yıldönümünü unutun. | Open Subtitles | ذلك جيد , لكن أنت نسيت عيد الزواج |
Göreceğiz bakalım, Bu güzel şey iyi bir doğum yapabilecek mi? | Open Subtitles | سنرى إذا كانت هذه الجميلة تستطيع الإنجاب بشكل صحيح |
Kraliçe'nin kalesine gidenler için Bu güzel bir şey. | Open Subtitles | سيكون هذا لطيفاً لو أنّي ذاهب إلى قلعة الملكة |
Bu güzel. | Open Subtitles | هذا امر جيد ، لأنكي لست مدينه لي |
Çok müteşekkirim. Oh, Bu güzel işte. | Open Subtitles | ممتن لهذا، إنه جميل لا يمكنني التصديق .. |
Oh, dostum, Bu güzel. | Open Subtitles | أوه، يا رجل، ذلك جيدُ. |
Bu güzel, zira hiçbir rahip size yaklaşmaz bile, özellikle... | Open Subtitles | حسنا، هذا أمر جيد لأنه لا يوجد كاهن سيأتي بالقرب منكما |
Bak Bu güzel oldu. | Open Subtitles | ذلك جيّد بسبب أمر الجريمة... |
Hırslı birisin. Bu güzel bir özellik. Bu sana çok enerji verir. | Open Subtitles | ،أنت رجل غاضب، وهذا جيد ذلك يعطيك دافعاً عظيماً |
Bu güzel. | Open Subtitles | حسناً، هذا ممتاز |
Bu güzel. | Open Subtitles | انه ضيق ذلك جميل |