bu konu üzerine dünyada çok iyi mantık yürütenler var. | TED | هناك أفضل الأدمغة في هذا العالم يعملون على هذا الموضوع. |
bu konu hakkında çok yazı yazdım. Buna topraktan yaşama deniyor. | Open Subtitles | كتبت عن هذا الموضوع كثيرا تسمى طريقة العيش من غلة الأرض |
Sadece bu sabah sana bu konu hakkında soru sormaya başladım. | Open Subtitles | انا ابتديت اسالك الاسئله النهارده فقط اسئله صريحه عن هذا الموضوع. |
bu konu, komisyonun bir sonraki toplantisinda tartisilana kadar harekete geçmeyeceksiniz. | Open Subtitles | لا تقم بأي عمل حتى تناقش هذه المسألة من قبل اللجنة |
Her gün bu konu üzerine kafa yoruyorum, bu tam olarak benim işim. | TED | إنني أفكر في هذا الأمر كلَّ يوم ، إنه أشبه ما يكون بمهنتي. |
Başbakanla bu konu hakkında biraz önce yaptığımız... oldukça önemli ve açıklayıcı bir toplantıdan geliyoruz. | Open Subtitles | اننا قادمين للتو من جلسه قصيره جدآ و قاسيه مع رئيس الوزراء بخصوص هذا الشأن |
Ben söylemedim, ve önemli bu konu ile ilgili bir çok sorum var. | Open Subtitles | و لدي العديد من الأسئلة بخصوص هذا الموضوع الذي لن نجاوب عليه نحن |
Geçtiğimiz yılı bu konu hakkında araştırma yapıp yazarak geçirdim. | TED | لقد قضيت السنوات الاخيرة اقوم بالابحاث وكتابة المقالات عن هذا الموضوع |
bu konu hakkında bilinen pek çok hikaye var. | TED | وهناك قصص شهيرة من كل الأنواع حول هذا الموضوع. |
bu konu hakkında bildiklerim iki örneği kapsayan niteliksel bir çalışmaya dayanıyor. | TED | ما أعرفه عن هذا الموضوع يأتي من دراسة نوعية مع عينة بحجم اثنين. |
bu konu hakkında üç saat konuşabilirim. | TED | استطيع ان اتحدث ثلاث ساعات عن هذا الموضوع. |
Georgetown Üniversitesi'nde, Mayıs 2015'te bu konu üzerine bir organizasyondu. | TED | كان ذلك أثناء حدث كنا نقوم به حول هذا الموضوع في جامعة جورج تاون في مايو 2015. |
Sizlere hikayemi anlatmak için buradayım, çünkü tam olarak 22 yıl sonra, bir arkadaşım beni cesaretlendirdiğinde bu konu hakkında konuşabilecek kadar açıldım. | TED | أنا هنا لأخبركم قصتي، لأنني احتجت 22 سنة بالتحديد حتى رغبت في مجرد التحدث عن هذا الموضوع عندما شجعتني صديقتي |
Şimdi size söylemem lazım, geçen hafta bu konu hakkında Kyle ile konuşuyordum, ona hikayesini anlattığımdan bahsediyordum. | TED | والآن علي إخباركم كنت أتحدث مع كايل عن هذا الموضوع أني كنت سأخبركم بهذه القصة |
Açıkçası, bu konu politikacılara ve Birleşmiş Milletler'e bırakılamayacak kadar önemli. | TED | والحقيقة هي أن هذه المسألة هي أهم من ذلك بكثير لتترك للسياسيين وللأمم المتحدة. |
Ancak bu konu tamamen aydınlanana kadar, ...herhangi bir nedenle şehirden ayrılırsanız, bize bildirin. | Open Subtitles | لكن حتى هذه المسألة مصمّم بالكامل، أنا أسأل بأنّك تشعرنا إذا أنت س تكون خارج البلدة لأيّ سبب. |
Ama bence bu konu tek başımıza halledebileceğimiz bir konu değil | Open Subtitles | وأنا أرى أننا لا يجب أن نتعامل مع هذا الأمر وحدنا |
bu konu hakkında yarbayla konuşmalısınız, efendim. | Open Subtitles | عليك التحدث إلى القائد في هذا الشأن سيدي |
bu konu hakkindaki gorusleriniz neler? | Open Subtitles | في ضوء حقيقة أنهم يرون المكاسب القياسية ألديك أية أفكار بشأن هذا؟ |
Haydi ama, gerçekten bu konu hakkında konuşmamız gerektiğini düşünüyorum. | Open Subtitles | تعالي , أظن أنه يجب أن نتحدث عن هذا الأمر |
bu konu hiç açılmadı. Genelde boksörlerle Cassius Clay'den bahsederiz. | Open Subtitles | لم يأتِ ذكر هذا قبلاً، فالنقاش دوماً عن (كاشيس كلاي) وعمالقة الملاكمة. |
bu konu bizi hiç ilgilendirmez. Geleceği kesin mi? | Open Subtitles | لن نتحدث في هذا الأمر أواثق أنه قادم؟ |
Bakın, bu konu biraz nasıl denir abartıldı bence. | Open Subtitles | أعتقد بأن هذا كان، كما تعلم، ماذا تسمّونه؟ مبالغة، لأن كلّ ما قلته هوَ: |
bu konu hakkında konuşabilmek isterdim. | Open Subtitles | لأود أن نتمكن من تبادل الحديث بهذا الشأن |
Şu anda bu konu hakkında seninle tartışacak zamanım yok. Bir sefer olsun sadece söylediğimi yapsan. | Open Subtitles | لا أريد مجادلتك بهذا هلّا نفّذت ما أطلبه ولو لمرّة؟ |