Bu süre boyunca sayısız çeşitliliğe ulaşıp, ...her türlü yaşam ortamında kolonileştiler. | Open Subtitles | وخلال ذلك الوقت ، تنوّعت لأشكال لا تحصى وقد استعمرت جميع الأماكن |
Birdenbire, Bu süre zarfında bana işkence gibi gelen şeyi fark ettim: | Open Subtitles | فجأة أدركت ما الذي كان يؤرقني في اللا وعي كل ذلك الوقت |
Bu süre boyunca yaklaşık 8.000 erkek, kadın ve çocuğun kol ve bacakları kesilmiştir. | TED | وحوالي 8000 رجل وامرأة وطفل تم بتر أذرعتهم وأرجلهم أثناء ذلك الوقت. |
Bu süre içinde 12 bine yakın köpekbalığı katledildi. Achill Adası'ndaki Keem Koyu'nun ucundan saldıkları manila keneviri halatıyla hepsini öldürdüler. | TED | وقتلوا حوالي 12,000 سمكة قرش في هذه الفترة فقط عن طريق اوتار حبال مانيلا حرفياً قبالة شاطئ كيم في جزيرة اّشيل |
Makine Bu süre içinde bize hiçbir şey kazandırmadan burada böyle duracak mı? | Open Subtitles | بينما في الوقت الحالي سيظل المرجل في مكانه دون ان نستفيد منه بشئ؟ |
Bu süre boyunca birşey öğrendiysem o da aslında kim olduğundur. | Open Subtitles | واذا ما تعلمت شىء عبر هذا الوقت فهو: أنت من أنت |
Bu süre boyunca Juno'dan sadece üç kere birinci sınıf D-90 rica hakkınız var. | Open Subtitles | خلال تلك الفترة ستحصلون على ثلاث درجات من نوع د90 مشتركين فيها مع جونو. |
Bu süre içinde, yarın ne yiyeceğim diye düşünmedin. | TED | وخلال هذه المدة لم تفكر ماذا سوف تأكل في الغد |
Bu süre içinde inanılmaz bir insan olan ve beni yaptıklarıyla etkileyen Peter Thum ile tanıştım. | TED | و خلال ذلك الوقت التقيت بانسان استثنائي يدعى بيتر ثام الهمني بافعاله |
Bu süre boyunca eşini burada tek başına bırakman iyi bir fikir olmayabilir. | Open Subtitles | قد لا تكون فكرة جيدة ترك زوجتك هنا لوحدها طوال ذلك الوقت |
Bu süre içinde, reytinglerimiz tavana vuracak. | Open Subtitles | و القيام بأشياء مملة و في ذلك الوقت ستخترق معدلاتنا السقف |
Ve Bu süre içinde Wisteria Lane'deki tüm kadınların düşmanı haline gelmişti. | Open Subtitles | وفي ذلك الوقت أصبح عدوا لكل امرأة في ويستيريا لين |
İki saniyeden fazla görüş alanının içinde tutamazsınız bu yüzden Bu süre içinde öldürücü atışı yapmanız gerekir yoksa döner ve sizi haklar. | Open Subtitles | لن تكون قادراً على إبقائه بمدى بصرك أكثر من ثانيتن لذا فيجب أن تطلق النار أولاً خلال ذلك الوقت أو سيستدير ويصيبك |
Bu süre içinde ne gönderdiklerini unutup dinlemekten vazgeçmiş olabilirler. | Open Subtitles | بحلول ذلك الوقت , ربما يكونوا قد نسوا أنهم . أرسلوا أى شئ و توقفوا عن ترقب الرد |
Önemli bir çevresel değişim olması için 10.000 sene geçmesi gerekebilirdi, Bu süre boyunca yeni bir davranış şekli gelişebilirdi. | TED | يمكنها أخذ 10 ألاف سنة ليكون هناك تغير بيئي ملحوظ، وخلال هذه الفترة من الزمن تكون قد طورت سلوكا جديدا. |
Kendilerini gösterebilir ya da göstermezler ama Bu süre içinde sizi öldürebilir. | Open Subtitles | تستطيع إظهار نفسها او إخفائها ولكن خلال هذه الفترة.. تستطيع بها القتل |
Doktorun iki çocuğu Anna ve Rudolf ise Bu süre zarfında ebe tarafından bakılıyordu. | Open Subtitles | ولديه، رودلف و آنا كانا تحت رعاية القابلة في الوقت الحالي |
Bu süre içinde müritlerin nasıl hazırlandıysa, biz de hazırlandık. | Open Subtitles | كل هذا الوقت أتباعك , كانوا يتجهزون . ونحن أيضا |
Bu süre için bana onları ödünç verir misiniz? | Open Subtitles | هل تسمحين لي برعايتهم خلال تلك الفترة حتى أقوم بتدريبهم؟ |
Bu süre boyunca son derece şanslıyım, Güney İngiltere'de, evimin yakınındaki bu ormana gidebiliyorum. | TED | كنت محظوظًا للغاية خلال هذه المدة أني استطعت القدوم إلى هذه الغابات القريبة من منزلي في جنوب إنجلترا. |
Bu süre gizlenmeye yeter. | Open Subtitles | هذا وقت كافي لكِ لتقفزي خارحها و تختبئي. |
Bu süre içerisinde de senin seçtiğin tesise yerleşmiş olur. | Open Subtitles | وفي هذه الأثناء ستكون قد استقرت في أي مصحة ستختارها |
Ve Bu süre boyunca öldürülenler... ...sadece leoparlar değildi. | TED | وحتما لم يطال ذلك الفهود فحسب .. في تلك المدة .. |
Bu süre içindeki okuyacak tek materyalim okul çantanın içindeki Napolyon Bonapart ödevindi. | Open Subtitles | وكان الشّيء الوحيد المتوفّر ليّ لقراءته... هو تقريرك عن المدعوّ (نابليون بونابرت)، من حقيبة مدرستك. |