Ailesi geri döneceğini düşünmüyor ama karısı her gün kliniğini temizliyor. | Open Subtitles | عائلته لا تعتقد أنه سيعود ولكن زوجته تنظف عيادته كل يوم |
Arabanın daha önceden en azından bir kez arandığını düşünmüyor musun? | Open Subtitles | ألا تعتقد أن السيارة بالفعل تم البحث فيها على الأقل مرة؟ |
Herşey için geç kalıyor. Yeryüzünde başkalarının da olduğunu düşünmüyor! | Open Subtitles | تتأخر بكل شيء لا تظن شيء حي في هذا العالم |
Hikayenin hiç bir kişi tarafından desteklenmemiş olmasının garip olduğunu düşünmüyor musun? | Open Subtitles | ألا تعتقدين انه من الغريب ان لا أحد يمكنه التحقق من قصتك؟ |
Kimse onun çirkin olduğunu düşünmüyor; ama o bir süper model de değil. | TED | لا أحد يعتقد بأنها قبيحة، ولكنها كذلك ليست فائقة الجمال. |
Vist'ten başka bir şey düşünmüyor, sabah, öğlen ve akşam. | Open Subtitles | لا يفكر فى شىء عدا الصمت, الصباح, الظهر, و المساء |
Çocuğun senin o kadar ilginç olduğunu düşünmüyor. | TED | لا يظن اطفالكم أنكم بهذا المستوى من الشهرة. |
Sizin bahçelerinizden geldiğinde çok daha lezzetli olacağını düşünmüyor musun? | Open Subtitles | ألا تظنين أن طعمه سيكون ألذ لو أنه من بساتينكِ؟ |
Dikkati dağılmıyor, Ocağı açık unutup unutmadığını veya finans okumalıydım diye düşünmüyor. | TED | فهي لا يمكن أن تتشتت، ولن تقلق إن كانت نسيت أن تطفئ الفرن قبل أن تغادر، أو أن تفكر أن كان يجب أن تتخصص في المالية. |
İnsan ırkına verdiğin bütün zararlar için bedel ödemen gerektiğini düşünmüyor musun? | Open Subtitles | ألا تعتقد أنك يجب أن تدفع ثمن الأذى الذي سببته للجنس البشرية؟ |
Gizli törenlerini görmemize izin vermelerinin garip olduğunu düşünmüyor musun? | Open Subtitles | لا تعتقد أن ذلك غريب أن يدعونا نرى طقوسهم المقدسة؟ |
Finch, ömürboyu, kaderini beraber çizebileceğin sadece bir kız olabileceğini düşünmüyor musun? | Open Subtitles | فينتش،ألم تعتقد بأن هناك فتاه واحدة التي ستقدّر بقاء كامل حياتك معها؟ |
Size saygım sonsuz efendim ama, biraz fazla tepki gösterdiğinizi düşünmüyor musunuz? | Open Subtitles | ، مع كامل إحترامي يا سيدي ألا تعتقد أنك تبالغ قليلاً ؟ |
Bir düğünü filme çekiyor olsan pantolon giymen gerektiğini düşünmüyor musun? | Open Subtitles | الا تظن بما أنك ستصور الزفاف بأنه يجدر بك ارتداء بنطلون |
Belki işe yarar diye beni biraz tutmayı düşünmüyor musun? | Open Subtitles | الا تظن ابقائي في الجوار لفترة قد تكون فكرة جيدة؟ |
Bu aptallığı sembolize eden şeyin de shinobiler olduğunu düşünmüyor musun? | Open Subtitles | أولا تظن أن وجودنا كشينوبي بحد ذاته يُعد رمزًا لتلك الحماقة؟ |
Uyumsuzluk cezalarının biraz daha fazla olması gerektiğini düşünmüyor musunuz? | Open Subtitles | عقوبات عدمِ إلتزام، ألا تعتقدين أنه يَجِبُ أَنْ يَكُونَ أعظمَ؟ |
Ona bunun nedenini açıklamak zorunda olduğunu düşünmüyor musun? | Open Subtitles | ألا تعتقدين بأنك مدينه لها بالمساعدة لفهم ما حدث ـ لجعلها هكذا؟ |
Fakat bu çok büyük ve hantal, bu güvenlik kısmı ve hiç kimse onun sahip olduğumuz reaktörlerden daha ucuz olacağını düşünmüyor. | TED | ولكنه كبير وضخم حقًا، هذا هو جزء من السلامة، ولا يعتقد أحد بأنه سيكون أرخص من أي وقتٍ مضى من سعر المفاعلات التي لدينا. |
Kimse benim çocuklarıma ne kadar çok sevdiğimi düşünmüyor. Cosima'ya bak.. | Open Subtitles | .لا أحد يفكر كيف أحببتُ أطفالي .الجميع ينظر إلى الغيبوبة فقط |
Tatlım, kimse senin çıtkırıldım olduğunu düşünmüyor. Ama senin mendile ihtiyacın olduğunu düşünüyoruz. | Open Subtitles | لا أجد يظن أنك مخنثة لكننا نظن أنك بحاجة لمنديل |
içine uzun ömürlü dövme mürekkebi kattım biraz fazla olduğunu düşünmüyor musun? | Open Subtitles | لقد وضعت حبر يدوم طويلا الا تظنين ان ذلك كان قاسيا ؟ |
Öncelikle sakin bir kasabaya gidip iş sahibi olmayı düşünmüyor musun? | Open Subtitles | ألا تفكر فى احدى المدن الهادئة فى البداية, وتحصل على وظيفة بها ولو لفترة ؟ |
Bir yıl boyunca Neil yatağında sana sahip oldu. Bu kadarının gönül yarasını telafi etmeye yeteceğini düşünmüyor musun? | Open Subtitles | نيل أحتواك في سريره لمدة سنة ألا تعتقدي أنه يكفي لوجع القلب؟ |
Durumu hiç iyi değil ve doktorlar onun başarabileceğini düşünmüyor. | Open Subtitles | ليست في حالة جيدة، و أطبائها لا يعتقدون أنها ستنجو |
Bebek, sende partiden kaçmanın zamanının geldiğini düşünmüyor musun? | Open Subtitles | عزيزى ألا تظنّ أن الوقت قد حان لتبدأ حفلك؟ |
Yine de en azından birimiz Harris'le evlenmeliydi diye düşünmüyor musun? | Open Subtitles | لكن لا تَعتقدُ على الأقل أحدنا كان يَجِبُ أنْ يَتزوّجَ هاريس. |
Siz de öyle düşünmüyor musunuz, beyler, uzun zamandır sırtımda çok yük taşıdığımı? | Open Subtitles | ألا تعتقدون أيها السادة أنني أحاول إخفاء ماضيّ وعدم إظهاره لـ فترة طويلة؟ |
Senin gibi karmaşık biriyle... derin, ömür boyu sürecek... bir ilişki kurmayı düşünmüyor. | Open Subtitles | هي لا تفكّر بالدخول في علاقة ملتزمة عميقة مع شخص معقّد مثلك |
Aslında diyeceğim şu ki, Almanlar bizim gibi davranmıyor, bizim gibi de düşünmüyor, çünkü onlar bizim gibi Tanrı'nın çocukları değil. | Open Subtitles | أخبركم بالحقيقة ,الألمان لا يتصرفون مثلنا ليس حتى يفكرون مثلنا لأنهم ليسوا مثلنا |