"düşünmeyi" - ترجمة من تركي إلى عربي

• التفكير
• الاعتقاد
• للتفكير
• الظن
• أن أفكر
• اعتبار
• أن أعتقد
• التَفكير
• أن أفكّر
• توقفنا
• أن أظن أنني
• بالكِ من
• تفكيرا
• خوفك وانخرط

Ama düşünmeyi bana bırakıyor böylece rüya görmeye zamanım kalmıyor.
لكنها تترك لي التفكير حتى لا يكون لدي وقت للأحلام

Biraz olsun Ross'u düşünmeyi bırakırsan her yerde harika erkeklerin olduğunu fark edersin.
إن توقف عن التفكير بـ روس قليلا ستجدين رجالا لطفاء فى كل مكان

Bunu düşünmeye başlayalı 20 yıl oldu ve artık düşünmeyi de bıraktım.
أمضوا 20 عاما الذي يعتقد ذلك. لقد حان الوقت لنتوقف عن التفكير.

Ve bunu uzun süre düşündükten sonra düşünmeyi bıraktım ve dua ettim.
و بعد أن فكرت بذلك لمدة طويلة توقفت عن التفكير و صليت

Ben ve diğer adam hakkında düşünmeyi bırakamadığı için neredeyse seks yapmayı bırakmıştık.
عن التفكير حول وجودي مع رجل أخر ونحنُ تقريباً توقفنا عن ممارسة الجنس

Her gününü sevgiyle andığımız her anını sevdiğim kadınla geçirdiğimi düşünmeyi yeğlerim.
من جهتي، أفضل التفكير به على أنّ كلّ يومٌ عزيز عليَّ، كلاّ.

Bilirsin her şey dikkate alındığında kendimi dürüst biri olarak düşünmeyi severim.
كما تعلمين ، بعد التفكير في كل شيء أعتقد أني رجل عادل

Hayatımda ilk defa kendimi yetişkin taklidi yapan bir çocuk gibi düşünmeyi bıraktım.
للمرة الأولى في حياتي، توقفتُ في التفكير عن نفسي كأنني طفل أقلّد الكبار

Pekala, onun hakkında konuşmayı kes, ve ardından ben de düşünmeyi keseyim.
حسناً توقفي عن الحديث في ذلك وسوف اتوقف عن التفكير في ذلك

Ölümlüler yaşar ve nefes alır. Tanrı gibi düşünmeyi bırak.
البشر يحيون ويتنفسون ربما يجدر بك التوقف عن التفكير كإله

Robotları yeni bir uzaktan oynama teknolojisi olarak düşünmeyi seviyorlar.
انهم يحبون فكرة التفكير في الروبوتات كنوع جديد من تكنولوجيا اللعب عن بعد

dar görüşlü tepkileri ve dürtüsel düşünceleri görmezden gelmeyi öğreniyorlar. Uzun vadeli ve mantıklı düşünmeyi öğreniyorlar.
فيتعلمون الرؤية وراء الأنفعالات المتسرعة و التفكير المندفع، للتفكير بعيدا في الزمان، و على طريقة أكثر منطقية.

Ve fakat insanlar ilginç bir şekilde evrimsel düşünmeyi, normal düşünmeye -bizim düşünmemize- uygulamaya direniyor.
ومع ذلك يقاوم الناس بشكل ملفت للنظر.. فكرة تطبيق نظريات التطور لطرق التفكير..طرق تفكيرنا.

Sadece düşünmeyi becermekle kalmıyoruz, buna mecburuz.
ليس لأننا نسطيع التفكير في ذلك ، بل لأنه يجب علينا فعل ذلك.

Şişedeki alev misali bunu düşünmeyi seviyorum.
حسنا، أحب التفكير فى الأمر كشعلة لهب داخل زجاجة.

İkincisi, diğer takım üyeleri, onun takımın ampütesi olduğunu düşünmeyi bıraktı.
الأمر الآخر هو: أن أعضاء الفريق الآخرين توقفوا عن التفكير فيه كمبتور القدم في الفريق.

Evet, duygusaldı ve ilham vericiydi, her zaman, kalıpların dışında düşünmeyi duyardım , fakat gerçekten de kendi kalıplarımın dışına çıktığımda bir şey oldu.
الآن، لقد كان ذلك عاطفيا وملهما، وكنت دائما أسمع عن التفكير خارج الصندوق، ولكن لم يكن حتى خرجت حقا من صندوقي أن حدث شيء.

Ben ayrıca, yapmak istemediğim bütün şeyleri zihnimde sınıflandırırken stratejiyi düşünmeyi öğrendim, başarısızlığı değil.
تعلمت كذلك استراتيجية التفكير لا الفشل عندما أقوم بدراسة كل تلك الأمور التي لا أرغب بفعلها.

Esrarengiz düşünmenin seni gıcık biri olmaktan başka havalara büründürdüğünü düşünmeyi bırakmanı istiyorum.
أريدك أن تتوقف عن الاعتقاد بأنّ تصرّفاتك الغامضة

Neşelen. Daha yaratıcı bir açıdan düşünmeyi dene, olur mu?
إبتهج , سوف تجد طرق إيجابيه أكثر للتفكير فى الموضوع

Ve bu kadar yıl sonra dünya benim bir deli olduğumu düşünmeyi bırakacak.
وسيتوقف العالم عن الظن بأنني مجنونة كل هذه الاعوام

Tahtanın binalarımıza Doğa Ananın parmak izlerini bıraktığını düşünmeyi seviyorum.
أحب أن أفكر بأن الخشب يعطي بصمات للطبيعة الأم في مبانينا.

İçki için yapılan bıçaklı kavgalarla geliştiğimizi düşünmeyi seviyoruz.
لأننا نفضّل اعتبار أنفسنا متقدّمين عن الشجار على شراب.

Bu uzak gelecekten on milyon yıllarca evvel Dünya'da hala hayat olursa insanların yıldızlar arasında yeni yuvalarını bulduklarını düşünmeyi seviyorum.
أحب أن أعتقد أن قبل ذلك المستقبل البعيد بعشرات الملايين من السنين إن كانت هناك حياة ما زالت تولد على الأرض

Onu öptüğümde, Paul'u düşünmeyi bıraktım.
عندما قبّلتُه، تَوقّفتُ عن التَفكير بشأن بول.

Ben bunu "onları ileriye çekiyorum" şeklinde düşünmeyi tercih ediyorum.
"أفضّل أن أفكّر بالأمر على أنّني "أجرّهم للأمام

Her zaman olmaz ama en azından cesaretlendirdiğimi düşünmeyi seviyorum.
لا يحدث ذلك دائما,ً لكنني أحب أن أظن أنني أشحع على ذلك على الاقل

Sıkıntılı geçmişimizi düşünmeyi bırakıp, muzaffer geleceğimize odaklan.
أريحي بالكِ من الماضي المؤسف وركزي على المستقبل المجيد

- Lütfen. düşünmeyi kes.
كفاك تفكيرا" حياله

Demiştin ki: "düşünmeyi bırak ve oyuna gir."
قلت، "انس خوفك وانخرط في اللعبة".