Ama düşünmeyi bana bırakıyor böylece rüya görmeye zamanım kalmıyor. | Open Subtitles | لكنها تترك لي التفكير حتى لا يكون لدي وقت للأحلام |
Biraz olsun Ross'u düşünmeyi bırakırsan her yerde harika erkeklerin olduğunu fark edersin. | Open Subtitles | إن توقف عن التفكير بـ روس قليلا ستجدين رجالا لطفاء فى كل مكان |
Bunu düşünmeye başlayalı 20 yıl oldu ve artık düşünmeyi de bıraktım. | Open Subtitles | أمضوا 20 عاما الذي يعتقد ذلك. لقد حان الوقت لنتوقف عن التفكير. |
Ve bunu uzun süre düşündükten sonra düşünmeyi bıraktım ve dua ettim. | Open Subtitles | و بعد أن فكرت بذلك لمدة طويلة توقفت عن التفكير و صليت |
Ben ve diğer adam hakkında düşünmeyi bırakamadığı için neredeyse seks yapmayı bırakmıştık. | Open Subtitles | عن التفكير حول وجودي مع رجل أخر ونحنُ تقريباً توقفنا عن ممارسة الجنس |
Her gününü sevgiyle andığımız her anını sevdiğim kadınla geçirdiğimi düşünmeyi yeğlerim. | Open Subtitles | من جهتي، أفضل التفكير به على أنّ كلّ يومٌ عزيز عليَّ، كلاّ. |
Bilirsin her şey dikkate alındığında kendimi dürüst biri olarak düşünmeyi severim. | Open Subtitles | كما تعلمين ، بعد التفكير في كل شيء أعتقد أني رجل عادل |
Hayatımda ilk defa kendimi yetişkin taklidi yapan bir çocuk gibi düşünmeyi bıraktım. | Open Subtitles | للمرة الأولى في حياتي، توقفتُ في التفكير عن نفسي كأنني طفل أقلّد الكبار |
Pekala, onun hakkında konuşmayı kes, ve ardından ben de düşünmeyi keseyim. | Open Subtitles | حسناً توقفي عن الحديث في ذلك وسوف اتوقف عن التفكير في ذلك |
Ölümlüler yaşar ve nefes alır. Tanrı gibi düşünmeyi bırak. | Open Subtitles | البشر يحيون ويتنفسون ربما يجدر بك التوقف عن التفكير كإله |
Robotları yeni bir uzaktan oynama teknolojisi olarak düşünmeyi seviyorlar. | TED | انهم يحبون فكرة التفكير في الروبوتات كنوع جديد من تكنولوجيا اللعب عن بعد |
dar görüşlü tepkileri ve dürtüsel düşünceleri görmezden gelmeyi öğreniyorlar. Uzun vadeli ve mantıklı düşünmeyi öğreniyorlar. | TED | فيتعلمون الرؤية وراء الأنفعالات المتسرعة و التفكير المندفع، للتفكير بعيدا في الزمان، و على طريقة أكثر منطقية. |
Ve fakat insanlar ilginç bir şekilde evrimsel düşünmeyi, normal düşünmeye -bizim düşünmemize- uygulamaya direniyor. | TED | ومع ذلك يقاوم الناس بشكل ملفت للنظر.. فكرة تطبيق نظريات التطور لطرق التفكير..طرق تفكيرنا. |
Sadece düşünmeyi becermekle kalmıyoruz, buna mecburuz. | TED | ليس لأننا نسطيع التفكير في ذلك ، بل لأنه يجب علينا فعل ذلك. |
Şişedeki alev misali bunu düşünmeyi seviyorum. | TED | حسنا، أحب التفكير فى الأمر كشعلة لهب داخل زجاجة. |
İkincisi, diğer takım üyeleri, onun takımın ampütesi olduğunu düşünmeyi bıraktı. | TED | الأمر الآخر هو: أن أعضاء الفريق الآخرين توقفوا عن التفكير فيه كمبتور القدم في الفريق. |
Evet, duygusaldı ve ilham vericiydi, her zaman, kalıpların dışında düşünmeyi duyardım , fakat gerçekten de kendi kalıplarımın dışına çıktığımda bir şey oldu. | TED | الآن، لقد كان ذلك عاطفيا وملهما، وكنت دائما أسمع عن التفكير خارج الصندوق، ولكن لم يكن حتى خرجت حقا من صندوقي أن حدث شيء. |
Ben ayrıca, yapmak istemediğim bütün şeyleri zihnimde sınıflandırırken stratejiyi düşünmeyi öğrendim, başarısızlığı değil. | TED | تعلمت كذلك استراتيجية التفكير لا الفشل عندما أقوم بدراسة كل تلك الأمور التي لا أرغب بفعلها. |
Esrarengiz düşünmenin seni gıcık biri olmaktan başka havalara büründürdüğünü düşünmeyi bırakmanı istiyorum. | Open Subtitles | أريدك أن تتوقف عن الاعتقاد بأنّ تصرّفاتك الغامضة |
Neşelen. Daha yaratıcı bir açıdan düşünmeyi dene, olur mu? | Open Subtitles | إبتهج , سوف تجد طرق إيجابيه أكثر للتفكير فى الموضوع |
Ve bu kadar yıl sonra dünya benim bir deli olduğumu düşünmeyi bırakacak. | Open Subtitles | وسيتوقف العالم عن الظن بأنني مجنونة كل هذه الاعوام |
Tahtanın binalarımıza Doğa Ananın parmak izlerini bıraktığını düşünmeyi seviyorum. | TED | أحب أن أفكر بأن الخشب يعطي بصمات للطبيعة الأم في مبانينا. |
İçki için yapılan bıçaklı kavgalarla geliştiğimizi düşünmeyi seviyoruz. | Open Subtitles | لأننا نفضّل اعتبار أنفسنا متقدّمين عن الشجار على شراب. |
Bu uzak gelecekten on milyon yıllarca evvel Dünya'da hala hayat olursa insanların yıldızlar arasında yeni yuvalarını bulduklarını düşünmeyi seviyorum. | Open Subtitles | أحب أن أعتقد أن قبل ذلك المستقبل البعيد بعشرات الملايين من السنين إن كانت هناك حياة ما زالت تولد على الأرض |
Onu öptüğümde, Paul'u düşünmeyi bıraktım. | Open Subtitles | عندما قبّلتُه، تَوقّفتُ عن التَفكير بشأن بول. |
Ben bunu "onları ileriye çekiyorum" şeklinde düşünmeyi tercih ediyorum. | Open Subtitles | "أفضّل أن أفكّر بالأمر على أنّني "أجرّهم للأمام |
Her zaman olmaz ama en azından cesaretlendirdiğimi düşünmeyi seviyorum. | Open Subtitles | لا يحدث ذلك دائما,ً لكنني أحب أن أظن أنني أشحع على ذلك على الاقل |
Sıkıntılı geçmişimizi düşünmeyi bırakıp, muzaffer geleceğimize odaklan. | Open Subtitles | أريحي بالكِ من الماضي المؤسف وركزي على المستقبل المجيد |
- Lütfen. düşünmeyi kes. | Open Subtitles | كفاك تفكيرا" حياله |
Demiştin ki: "düşünmeyi bırak ve oyuna gir." | Open Subtitles | قلت، "انس خوفك وانخرط في اللعبة". |