Yaşlılara karşı davranıştaki çeşitliliğin sebeplerinden bir diğeri de toplumun kültürel değerleri. | TED | المجموعة الأخرى من الأسباب لتفاوت التعامل مع المسنين هي القيم الثقافية للمجتمع. |
Böyle bir insan olduğunu düşünmemiştim. Aynı ahlaki değerleri taşıyoruz sanmıştım. | Open Subtitles | لم أعتقد أنّك بتلك الوقاحة ظننت أنّنا نتشارك في بعض القيم |
Niçin aynı değerleri paylaşıyorsa görücü usulü tanıştığı biriyle evlenmesin? Kestirme olur. | Open Subtitles | فلم لا تلتقي بمن تعرفُ مسبقاً بأنه يشاركك القيم ذاتها؟ وتختصر الطريق |
Komada. Ama tüm hayati değerleri sabit seviyeye getirildi. | Open Subtitles | لقد دخل بغيبوبة , كل مؤشراته تنهار لكنها بحالة متزنة الآن |
En iyi uyum doğrusunu bulmak için aykırı değerleri nasıl eleriz? | TED | كيف نقضي على القيم المتطرفة بحيث نحصل على الخط الملائم؟ |
Collins bize bu konuda şirketlerin yaptığı birşey olan, görev belirleme ve temel değerleri tanımlama konusunda koçluk yaptı. | TED | "كولينز" درّبنا على القيام بشيء تقوم به الأعمال التجارية، و هو تحديد مهمتنا و تحديد القيم الأساسية الخاصة بنا. |
Hem böyle bir şey olsa, aza sahip çoğunluk beraberinde yaşamak istedikleri yerle alakalı tamamen farklı değerleri de getirecektir. | TED | وعندما يفعلون، فأنهم يجلبون معهم مجموعة مختلفة تماماً من القيم حول المكان الذي يريدون العيش فيه. |
Bizim için sürdürülebilirlik çok önemli, hem sosyal hem de çevresel ve ekonomik değerleri bir araya getirmeli. | TED | لذا الاستدامة مهمة جداً بالنسبة لنا، والتي يجب أن تشمل القيم الاجتماعية فضلاً عن البيئية والاقتصادية. |
Bütün bu iyi değerleri onun karakterine aşılamaya çalıştım. | TED | وكل هذه القيم الطيبة، التي كنت أحوال غرسها في شخصيتها. |
Vatandaşlarınızda hangi değerleri uyandırdığınızı tanımlayarak, ve hangi ahlaki güdüleri harekete geçirebildiğinizi belirterek. | TED | صفوا القيم التي يتحلى بها مواطنوكم الذين حشدتم، ومعنى الهدف الأخلاقي الذي تمكنتم من شحذه. |
Hayatlarını adadıkları değerleri anlatmalıyız. | TED | كما نحتاج أيضا إلى شرح القيم الرئيسية التي كرسوا حياتهم من اجلها. |
Böylece zekasını koz olarak kullanarak insan değerleri yükleme işlemini çözebiliriz. | TED | وبالتالي فإننا نعزز من ذكاءه بأكبر قدر ممكن لحل مشكلة تحميل القيم. |
Beyin sarsıntısı geçirmiş olabilir ama hayati değerleri normal ve kendi başına nefes alabiliyor. | Open Subtitles | ربما لديه ارتجاج دماغي بسيط ولكن مؤشراته الحيويه طبيعيه ويتنفس بصورة تلقائية |
Bu aletin çarpışma testi değerleri harika olmalı. | Open Subtitles | يبدو أن هذه السيارة حققت أعلى العلامات في اختبارات السلامة |
Ayrıca dünya değiştiren değerleri cep telefonu gibi basit bir şeyde görebiliriz. | TED | و بإمكاننا معاينة قيم العالم المتغير في شيء بسيط ، كالهاتف الخليوي. |
Bunun yerine, alternatifler aşağı yukarı aynı değerde, değerleri aşağı yukarı aynı düzeyde ama aynı zamanda da farklı çeşitlerde değere sahip. | TED | بدلًا عن ذلك، فإن البدائل هي بنفس حارة القيم، بنفس رابطة القيم، بينما تكون في ذات الوقت مختلفة جدًا في نوع القيمة. |
Yüzen hidrofon mikrofonları değerleri tabletimize gönderiyor, böylece biz de okyanus tabanındaki enkazı haritalayabiliyoruz. | Open Subtitles | ميكرفون مسماع مائي طائف يُرسل القراءات لأجهزتنا اللوحيّة، حتى نُخطط أطلال المُحيط الأرضيّة. |
Her şeyden öte, izcilerin ayağı yere basar, bu demektir ki bir birey olarak kişisel değerleri bir konu hakkında nasıl haklı ya da haksız oldukları ile alakalı değildir. | TED | وفوق هذا، الكشافة أصوليون، ما يعني أن قيمتهم كأشخاص ليست متعلقة بموقفهم حيال موضوع معين. |
-Eğer Hazine'nin başında olsaydım, değerleri yükseltirdim. | Open Subtitles | لو كنت مكان نائب رئيس بنك الإحتياط الفدرالي سأقوم برفع أسعار الفائدة |
Kültürümüzün değerleri ve beklentileriyle dolular ve olduğumuzu düşündüğümüz kişi hakkında fikir veriyorlar. | TED | إنها مشحونة بقيم وتوقّعات ثقافتنا، علاوة على أنها تنقل الأفكار بخصوص ما نعتقد كوننا عليه. |
Hayati değerleri stabil durumda ve bu şekilde devam edeceğini umuyoruz. | Open Subtitles | علاماته الحيوية لازالت مستقرة، وأملنا أن يستمر ذلك. ولو استمر، |
Diğer üçü için değerleri tavan yapana kadar yıllarca bekleyebilir. | Open Subtitles | يُمكنه أن يجلس على الثلاثة الأخريات لسنواتٍ عندما ترتفع قيمتها. |
- Bilmiyorum. Hayati değerleri normal. Fiziksel olarak da bir sorunu görünmüyor. | Open Subtitles | أعضائها تعمل بصورة جيدة، ولا يبدو أن هناك أي خطب في جسدها. |
Hala geçerli olan bir diğer geleneksel değerleri ise alet, silah, sepet, tabak çanak ve dokuma yapmaları. | TED | هناك قيمة تقليدية أخرى لكبار السن وهي صناعة الأدوات والأسلحة والسلال والقدور والأقمشة. |
çözümcü... bağımsız, önyargısız, idealist, kendi içsel değerleri ve inançları tarafından yönlendirilen biri. | Open Subtitles | موحدة، غير حكيمة، مثالية مقادة بقيمها الأساسية الخاصة وإيمانها |
Son bir saat içinde CO2 değerleri 4 birim arttı. Doğru olamaz. | Open Subtitles | لقد زادت معدلات ثاني أكسيد الكربون أربعة درجات في الساعة الماضية |