Ayrıca hava akımındaki küçük bir değişikliğin bile bir bulut oluşmasına neden olabileceğini gösteriyor. | TED | وتظهر للتو أنه حتى التغيير البسيط في تدفق الهواء يمكنه أن يتسبب في تشكيل الغيوم. |
değişikliğin şartlarımıza uygun olmasını sağlamak zorundayız. | TED | يجب أن نتأكد من أن يحدث التغيير بشروطنا. |
Bu haritaya baktığınızda en önemli değişikliğin eski biyolojinin tepkisel olması olduğunu görebilirsiniz. | TED | و أنت تنظر إلى هذه الأشياء، التغيير المهم حقا هو أن البيولوجيا القديمة كانت تفاعلية. |
Bence değişikliğin mümkün olduğunu sen de kabul edersin. | Open Subtitles | أظن إنّك سوف توافق عن أن التغيير هو الحل الأمكن. |
Hayır. Bu değişikliğin, olumlu bir şey olabileceğine inanıyor musun? | Open Subtitles | تَعتقدُ ذلك التغييرِ يُمكنُ أَنْ يَكُونَ a شيء إيجابي؟ |
Bu büyük değişikliğin nereden çıktığını anlamamız lazım. | Open Subtitles | نحتاج أن نفهم من أين أتى هذا التغيير الكبير. |
Dengedeki ufacık bir değişikliğin, atom seviyesi üzerinde bile ne kadar karışıklığa neden olabileceğini fark etmek önemli. | Open Subtitles | من المهم الادراك كيفية حصول التغيير البسيط في الميزان وحتى في مستوى الذرة يمكن ان تحصل الفوضى |
Tamam, ama değişikliğin yapılacağını duyurmuşlardı. Bunu ben bile hatırlıyorum. | Open Subtitles | ولكنهم اعلنوا عن التغيير انا اتذكر ذلك حتى |
değişikliğin her zaman kötü olması gerekmiyor, değil mi? | Open Subtitles | حسناً، التغيير لا يكون سيئاً دائماً ، أليس كذلك؟ |
Tüm arkadaşlarımı hayatta kalmak uğruna öldürttüyseniz eğer belki bir değişikliğin zamanı gelmiştir. | Open Subtitles | لقد قتلتم كل أصدقائي حتي تتمكنوا من النجاة والأن حان وقت التغيير |
değişikliğin hoşuma gitmediğini fark etmişsindir. | Open Subtitles | لربما لاحظت أنني لا أعمل جيدا في حالة التغيير |
Bildiğim tek şey ilk değişikliğin 7 Ekim saat 00.58 de evinde gerçekleştiği. | Open Subtitles | لقد تتبعنا التغيير الأول في خط الزمن إلى شقتها السابع من أكتوبر، الساعة 12: 58 صباحاً |
Şimdi bana bu değişikliğin neden kötü, bunun neden iyi olduğunu açıkla. | Open Subtitles | لذا فسر لمَ ذلك التغيير سيء وهذا التغيير جيد؟ |
Bence değişikliğin mümkün olduğunu sen de kabul edersin. | Open Subtitles | أظن إنّك سوف توافق عن أن .التغيير هو الحل الأمكن |
Bence değişikliğin mümkün olduğunu sen de kabul edersin. | Open Subtitles | أظن إنّك سوف توافق عن أن التغيير هو الحل الأمكن. |
O yüzden haddini bilmelisin. Belki de değişikliğin vakti gelmiştir. | Open Subtitles | لذلك تحتاج إلى الرجوع إلي الوراء حيث تنتمي أو ربما حان الوقت من أجل التغيير اللعين |
Emirlerimi anlıyorum. Anlamadığım ise bu değişikliğin sebebi. | Open Subtitles | أنا أفهم أوامري ولكن لستُ أفهم سبب التغيير |
Kasık bölgesinde ve koltuk altlarındaki kıllanmalar başlar, bu bölgelerdeki bezler salgılamaya başlar, kokuda meydana gelen değişikliğin asıl sebebi budur. | TED | جنبا إلى جنب مع شعر العانة وشعر الإبطين، الغدد الجديدة تبدأ في الإفراز في تلك الأماكن، وهذا ما يسبب التغيير في الرائحة. |
Bu farelerin DNA dizilimini incelediğimzide yapılan değişikliğin CRISPR sayesinde tam tetiklemek istediğimiz noktada olduğunu bulduk. | TED | وإذا ما رتبنا الحمض النووي لهذه الحيوانات سنلاحظ أن التغيير في الحمض النووي حصل في الموضع الذي حددناه تماما باستخدام تقنية كريسبر. |
Ve sanırım istediğinizi elde etmeniz ya da olmasını istediğiniz değişikliğin gerçekleşmesi için yapmanız gereken fikirlerinizi yaymanın bir yolunu bulmaktır. | TED | وأعتقد أن الطريقة التي تستطيع بها الوصول لمبتغاك، أو إحداث التغيير الذي ترغب به، لجعله ممكناً، هو أنه ينبغي أن نعرف الطريقة التي تنشر بها فكرتك. |
Ama tüm bunlar değişecek ve bu değişikliğin yapılmasına sen de yardım edeceksin. | Open Subtitles | وأنتِ سَتُساعدين بجَلبُ ذلك التغييرِ |