ويكيبيديا

    "derece" - ترجمة من تركي إلى عربي

    • الدرجة
        
    • للغاية
        
    • درجات
        
    • بشكل
        
    • درجة
        
    • درجه
        
    • غاية
        
    • بشدة
        
    • جدًا
        
    • بدرجة
        
    • شديد
        
    • جدّاً
        
    • شديدة
        
    • الدرجه
        
    • مستوى
        
    Tüm bu altı kişiyi öldürmekten... Birinci derece cinayetle... suçlu bulun. Open Subtitles انها مذنبة في قتل الستة جميعاً تهمة القتل من الدرجة الاولى
    Biz jüri olarak, davalıyı birinci derece cinayetten suçlu bulduk. Open Subtitles نحن، هيئة المحلفين، وجدنا المتهم مذنب بالقتل من الدرجة الأولى.
    Burası tüm bu son derece garip anahtar kelimelerin geri teptiği yer. TED هذا هو المكان التي تأتي فيه كل الكلمات الأساسية الغريبة للغاية لتستقر.
    Ve işte kısaca duyguları birbirimize aktardığımız son derece içgüdüsel bir yol var. TED ولذا فهناك طريقة غريزية للغاية التي عبرها يتم نقل المشاعر من شخص لآخر.
    Ancak 1998'de bölgedeki deniz sıcaklığı yaklaşık 2 derece artış göstermiş. Open Subtitles ،لكن في عام 1998 ارتفعت درجات حرارة المنطقة بمعدل درجتين تقريباً
    Ve onlarla konuştuğunuzda, öğretme konusunda son derece liyakatli oldukları fark ediliyordu. TED وعندما تتحدث إليهم، تدرك أنهم كانوا مؤهلين بشكل ممتاز لتعليم الصفوف المتوسطة.
    İçtiğiniz normal bir kahve 54 derecedir, ekstra sıcak kahve ise 60 derece. TED درجة حرارة قدح قهوتكم العادي هي 54 مْ، والقدح الأكثر سخونة 60 مْ.
    Fred Madison, jüri seni birinci derece cinayetten suçlu buldu, Open Subtitles فريد ماديسن، هيئة المحلفين وجدتك مذنب بالقتل من الدرجة الأولى،
    Fred Madison, jüri sizi birinci derece cinayetten suçlu buldu. Open Subtitles فريد ماديسن، هيئة المحلفين وجدتك مذنب بالقتل من الدرجة الأولى،
    Dr. Bailey. Bu adamın vücudu üçüncü derece yanık içinde. Open Subtitles لدى هذا الرجل حروق من الدرجة الثالثه تغطي نصف جسمه
    Haneye tecavüz ve cinayet suçlarından birinci derece suçlu bulundu. Open Subtitles تمّ إدانته بالقتل من الدرجة الأولى أثناء إرتكابه جريمة السطو.
    Ama 2 hafta içinde açılışı yaptığımızda her şeyi son derece basit bulacaksın. Open Subtitles لكن عندما نفتتح العرض بعد أسبوعين آمل بأن يغدو الأمر لكِ بسيط للغاية
    Ben de aşırı derece asabiyim. Evet. Ve bazı problemlerim de var. Open Subtitles انا عصبي للغاية عن نفسي، سأقول لك نعم، كانت لي بعض المشاكل
    Tamam, aranızı hemen düzeltmelisiniz çünkü güçleriniz olmadan inanılmaz derece güçsüzsünüz. Open Subtitles حسناً، عليكُنَّ إصلاح ضرر علاقتكن ببعض بسرعة، لأنكُنَّ بدونهن ضعيفات للغاية
    Orası -10 derece. Bu nasıl daha iyi hissetmemizi sağlayacak? Open Subtitles إنها 10 درجات مئوية تحت الصفر كيف يفترض بنا الإرتياح؟
    Sadece bir kaç derece tüm azot buzu gaza dönüşür. Open Subtitles بضع درجات فقط ما يحتاجه تحويل جليد النيتروجين إلى غاز
    10 derece batıya yönleniyorum daha iyi bir görüş için. Open Subtitles سأغير وجهتي الى 10 درجات غرباَ لأحصل على رؤية افظل
    Doğru ölçülerde karıştırılıp hazırlandığında son derece yanıcı hale gelebiliyorlar. Open Subtitles طالما أعّد بشكل صحيح سيتحول إلى سائل قوي قابل للإشتعال
    Kabin ısısı 60 derece, kabin ısı değişimi 48 derece. Open Subtitles درجة حرارة المقصورة 60 درجة، تبادل الحرارة بالمقصورة 48 درجة.
    Tamam, kitabı tam olarak değilde sadece 90 derece açarsam, Pantheon'un önüne bakarız. Neredeyse üstten bakıyoruz, az çok meydana doğru. TED و ان لم افتحه تماما بزاويه 90 درجه ، نرى البانثيون من المقدمة فنحن ننظر على الساحه من الاعلى
    Bunlar daha iyiye ulaşmak için son derece hırslılar. TED هؤلاء قادة في غاية الطموح من أجل المصلحة العليا.
    Hayatı boyunca paranoyadan son derece muzdarip olmuş bir delikanlı vardı. Open Subtitles لدينا رجل شاب ، يُعاني بشدة طوال حياته من جنون الإرتياب
    Bu adaylara son derece iyi davranacağın konusunda sana güveniyorum. Open Subtitles أنا أعتمد عليكي للتعامل مع هؤلاء المرشحين بشكل ممتاز جدًا.
    öğle vakti güneş tepedeyken bir sopayı İskenderiye'de yere dikseniz, güneş ekseninden 7.2 derece kaydığını gösteren bir gölgeye sebep oluyordu. TED في نفس الوقت في نفس اليوم، عند الظهيرة، عند وقت ذروة الشمس، وقت الانقلاب، الشمس تلقي بظلالها بدرجة 7.2 خارج المحور.
    Biz burada cinayet işlemeyiz. Biz son derece inançlı insanlarızdır. Open Subtitles نحن لا نرتكب جريمة قتل هنا نحن شعب شديد التدين
    Biriniz son derece kurallara uygun davranabilir. Open Subtitles وقد يؤدّي أحدكما دور النزيه الملتزم بالأنظمة، أمّا الآخر فليس ملتزماً جدّاً
    Ama annemim bilmediği bir şey vardı: hayatımı son derece sıkıcı buluyordum ve yapmak istediğim en son şey kendim hakkında yazmaktı. TED والذي لم تكن تعلمه هو اعتقادي أن حياتي كانت شديدة الملل, وأن آخر ماكنت أريد القيام به كان أن أكتب عن نفسي.
    İkinci derece cinayet, cinsel saldırı yok, en fazla 25 yıl. Open Subtitles جريمه من الدرجه الثانيه , لا اعتداء جنسى , 25 عام
    Performans testler son derece yüksek bir IQ'sunun olduğunu gösteriyor. Open Subtitles اختبارات أدائه تشير الى أنه لديه مستوى ذكاء عالى للغايه

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد