Efsane diyor ki cini kutunun içindeki taşa hapsetmişler. | Open Subtitles | هذا ما تقوله الاسطورة وان الجنس القديم هو من جنس واحد غامض من الجان |
Yani Kitap bu örümcek zehirli olmakla ilgili bir şey diyor? | Open Subtitles | إذاً هل مكتوب في الكتاب أي شيء عن سحر العنكبوت ؟ |
Doktor eski anıların yenilerinden daha taze kalmasıyla ilgili diyor. | Open Subtitles | الطبيب يَقُولُ بأنّه شيءُ حول الذكريات الأقدم تُصبحُ هديةَ أكثرَ. |
İşte, bizzat Newton diyor ki: "Doğa kendi kendine çok uyumlu ve benzerdir." | TED | ها هو ما قاله نيوتن بنفسه: " الطبيعة منسجمة تماماً ومتطابقة مع نفسها." |
İncil, onun uşağı olmakla, kendini sakat bırakmakla ilgili ne diyor? | Open Subtitles | الذي يَعمَلُ هو رأي في التوراةِ حول الإمتلاكِ أَو التشويهِ الذاتيِ؟ |
Oo, diyor ki sadece Eddie'ye mesaj göndermiş çünkü çok kızgınmış. | Open Subtitles | أوه، ويقول انه فقط أرسلت إدي رسالة نصية لأنه كان غاضبا. |
Belki de bu yüzden kendine Shooter diyor. Ted bilmemi istiyor. | Open Subtitles | لهذا هو يدعو نفسه شوتر يريدنى تيد أن أعرف أنه هو |
Sadece buradan güneye doğru dört günlük mesafede diyor. | Open Subtitles | كل ما قالته أنه على بعد أربعة أيام إلى الجنوب من هنا |
Buradaki komediyi kaçırıyorsun. Kişisel değilmiş ,öyle diyor. | Open Subtitles | إنك تفوت كل الكوميديا إنها ليست شخصية ذلك ما تقوله |
Peki, adabımuaşeret kuralları yatak odanızda yalnız kalmakla ilgili ne diyor? | Open Subtitles | وما الذي تقوله آداب اللياقة بخصوص تواجدنا وحدنا في غرفة نومك ؟ |
Yanlışlıkla mektubunu açtım, bak ne diyor: | Open Subtitles | انا بالمصادفه فتحت بريدك ولكن انظري مالذي تقوله |
Tamam, diyor ki Isabel'in sol elmacık kemiğinde bir anormallik var. | Open Subtitles | حسناً مكتوب هنا أنه يوجد عيب خلفي في عظم خدها الأيسر |
9:30'dan 12:30'a diyor. Şu anda saat on. | Open Subtitles | مكتوب من التاسعة والنصف إلى الثانية عشر إنها العاشرة الاّن |
-Bunu söyledim efendim. Çavuş beş dakikada bir fazla diyor. | Open Subtitles | لكن العريفَ يَقُولُ أنّ هذا أكثر من اللازمُ. |
Dr Rumack hastaların durumu kritik diyor. | Open Subtitles | إسمعْ كريمر، يَقُولُ الدّكتورَ رومك بان المرضى في حالة خطرة. |
Yardım etmeye çalışıyorum, adam bana "güneye gidin" diyor. Ne yani? | Open Subtitles | انا احاول المساعدة،وهذا الشخص كل ما قاله لي هو التوجه الى الجنوب |
General tüm bunlara ne diyor? | Open Subtitles | ما رأي حضرة اللواء في هذا الموضوع بأكمله؟ |
Buluşmadan on dakika sonra adam ayağa kalkıp "senle ilgilenmiyorum" diyor ve gidiyor. | TED | بعد عشر دقائق من اللقاء يقف الرجل ويقول: "أنا لست مهتمًا." وذهب مبتعدًا. |
Veri uzmanı Fred Benenson buna matematiksel yıkama diyor. | TED | عالم البيانات فريد بيننسون يدعو هذا غسيل الرياضيات. |
"Lütfen bebeğime zarar verme" Bantta böyle diyor. | Open Subtitles | رجاءً رجاءً لا تؤذي طفلي هذا ما قالته على الشريط |
Evet, bilirsiniz, mahallenin devriyesi gibi dolanıyor. Ve kendine Şampiyon diyor. | Open Subtitles | و هو يتجول في الأحياء و يطلق على نفسه اسم البطل |
Şimdi, bir tarihçi de geçmiş hakkında tahminde bulunmak daha zor diyor. | TED | الآن ، أحد المؤرخين يقول لي أن التبؤ عن الماضي اكثر صعوبة. |
Bazıları bana evsiz diyor ama ben tek bir yere bağımlı kalmak istemiyorum. | Open Subtitles | بعض الناس يطلقون عليها التشَرُد لكننى لا اريد ان اكون مُقيدة بمكان واحد |
Çekingenliğin lüzumu yok. Borden numarasına Yer Değiştiren Adam diyor. | Open Subtitles | لا داعي لان نكون خجولين بوردن يسمي خدعته الرجل الخفي |
O kadar kötü kokuyormuşsun ki, annen "kutumu" kapatacağım diyor. | Open Subtitles | مومي تَقُولُ بأنّك تَشتمُّ سيئةَ جداً بأنّها تُغلقُ حصنَ كثيفَ. |
Çünkü bu teftiş raporu diyor ki... | Open Subtitles | لأنّ الأمر كلّه مذكور هنا في تقرير المراقبة هذا لأيّاً كان اسمه |
diyor ki, "Dışarıda", sanırım bu, bedenin dışında demek. | Open Subtitles | وكان مكتوب بالخارج ولقد خمنت انه يقصد خارج الجسم |