ويكيبيديا

    "doğru olanı" - ترجمة من تركي إلى عربي

    • الشيء الصحيح
        
    • بالصواب
        
    • الشّيء الصّحيح
        
    • الأمر الصائب
        
    • الشئ الصحيح
        
    • ماهو صحيح
        
    • ما هو صحيح
        
    • الشيء الصائب
        
    • بالعمل الصحيح
        
    • الشيئ الصحيح
        
    • بالشيء الصحيح
        
    • الشيء الصواب
        
    • بالأمر الصائب
        
    • القرار الصائب
        
    • الأمر الصحيح
        
    Hayatımı hep çok çalışarak doğru olanı yapmaya çalışarak geçirdim. Open Subtitles لقد قضيت حياتي بالعمل الشاق أحاول أن أفعل الشيء الصحيح
    O doğru olanı yapacak yapmak istese de istemese de. Open Subtitles انه سيفعل الشيء الصحيح سواء كان يريد ذلك أم لا
    Tüketicilerin doğru olanı yapmasını sağlamak çok zor görünüyor. TED قد يبدو لكم أنه من الصعب اقناع المستهلك بأن يفعل الشيء الصحيح.
    Tate, her iki olayda da doğru olanı yapmaya çalıştı. Open Subtitles لا شيء يتخطي محاولة تايت القيام بالصواب في كلا المرتين
    Büyük doktorlarınsa doğru olanı yapacak cesaretleri vardır. Open Subtitles الأطباء العظماء عِنْدَهُمْ الأحشاءُ للعَمَل الشّيء الصّحيح.
    O zamanlar, olanlar şu an olanların doğrudan yansımasıdır. Herkes doğru olanı yaptığına inanıyordu tanrı ve devlet adına büyük toplum için, hızlı yürütülen evlat edinme. TED ماذا حدث عندها إنه الإنعكاس المباشر لما يحدث الان. الكل يصدق نفسه انهم يفعلون الشيء الصحيح من قبل الله والدولة. للمجتمع الكبير، في مسار التبني السريع.
    Neden? Çünkü doğru olanı yapmak adamları mutlu ediyor. TED لماذا؟ لأن سعادتهم كانت في أن يقوموا بفعل الشيء الصحيح.
    doğru olanı yapmadıkça, rüyalarımızda bizi rahatsız etmeye devam edecekler. TED وأنهم ذاهبون إلى زعزعة أحلامك حتى نفعل الشيء الصحيح.
    Bizi aşağılamayın Doktor. Biz de doğru olanı yapabiliriz! Open Subtitles لا تهيننا حضرة الطبيب إننا يمكننا أن نعمل الشيء الصحيح أيضا
    Bizi aşağılamayın Doktor. Biz de doğru olanı yapabiliriz! Open Subtitles لا تهيننا حضرة الطبيب إننا يمكننا أن نعمل الشيء الصحيح أيضا
    Okula gitmekle doğru olanı yapmış. Open Subtitles لكن , أنا أقول أنّها عملت الشيء الصحيح بذهابها للمدرسة
    Bu benim işim. Benim hayatım. Bu yüzden doğru olanı yapmak zorundayım. Open Subtitles إنها حياتي، و مستقبلي علي أن أقوم بالصواب لأجلها
    Şu anda menajerinim. doğru olanı yapıyorum. Open Subtitles أنا مدير أعمالك الآن أحاول القيام بالصواب
    Yanlış davrandığımı düşünebilirsin ama benim doğru olanı yaptığımdan şüphem yok. Open Subtitles لكن ليس هناك a شَكّ في رأيي بأنّني عَملتُ الشّيء الصّحيح.
    Ve diğer insanlara iyi davrandıklarını ve hep doğru olanı yaptıklarını ve Amerika'nın Kurucu Babaları gibi özel olduklarını düşünürdüm. Open Subtitles و أنهم يتعاملون بشكل لطيف مع الأشخاص الأخرين و أنهم يفعلون الأمر الصائب و أنهم مميزون مثل الأباء المؤسسين لأميركا
    Sen her zaman doğru olanı yapıp aileni her şeyin önüne koy dersin. Open Subtitles أنت دائما ماتخبرني, عليك فعل الشئ الصحيح ولكن العائلة تأتي في المقام الأول
    Tıpkı oğlumun kanını döktükleri gibi senin kanını dökmeyerek doğru olanı yapmaya çalıştım. Open Subtitles .حاولتُ جاهداً لفعل ماهو صحيح ،بدلاً من هدر دمّكِ .كما هُدرَ دمُ إبني
    Adam kavgacı olabilir ama zaten bir ruhu ve içinde derinlerde bir yerde doğru olanı yapma güdüsü var. Open Subtitles من الممكن أن يكون وحشي , ولكنه يملك روح و في داخل الاعماق, هناك دافع بأن يعمل ما هو صحيح
    Sadece onun için doğru olanı yaptığıma emin olmak zorundayım. Open Subtitles كنت أريد أن أتأكد أني... أفعل الشيء الصائب فحسب ...
    Tabakaları geri aldık, başımızı dik tutabiliriz, doğru olanı yaptık. Open Subtitles قمنا بإعادة الصفائح و رؤوسنا مرفوعة, لقد قمنا بالعمل الصحيح
    doğru olanı yapmaya çalışıyorum ama bunların hiçbiri bana doğru gelmiyor. Open Subtitles أحاول فعل الشيئ الصحيح لكن لا أحد منها يبدو صالحا لي
    Ödüllendirmeye ve primlere abartıyla başvurmak, ahlaki irademizin yerini alıp "doğru olanı yapma" isteğimizi yok ediyor. TED ومما يُفسد الإرادة الأخلاقية الاحتكام المستمر للحوافز الذي يدمر رغبتنا في القيام بالشيء الصحيح.
    Seninle ilgili tek endişem doğru olanı yapmaya o kadar kararlısın ki bazen akıllıca olanı yapmıyorsun. Open Subtitles ملاحظتى الوحيد عنك أنك تُصر دوماً على فعل الشيء الصواب, وأنت أحياناً لا تقُم بها بطريقة ذكية
    Eğer doğru olanı yapmış olsaydım, bugün burada olmazdın bile. Open Subtitles إن قمت بالأمر الصائب ذلك اليوم فلن تكون هنا حتى
    Nerede olacağımı bilerek yeniden en başa dönsem umarım yine doğru olanı seçerdim. Open Subtitles اذا عاد بي الزمن علما بمصيري سأدعو لأن اتخذ القرار الصائب مرة اخري
    Aslında muhtemelen doğrusu da bu ama bazen doğru olanı yapmak bir lükstür. Open Subtitles الأمر هو .. ربما يكون هذا هو الأمر الصحيح ولكن ولكن أحياناً يُصبح الشيء الصحيح ترف

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد