| Anlıyorum ama sizi bunun doğru zaman olduğuna temin ederim. | Open Subtitles | أنا أفهمك, ولكنني أؤكد لك أن الآن هو الوقت المناسب. |
| Demek istediğim, çok nazik bir davranış, Gary ama doğru zaman değil. | Open Subtitles | ما أقصده ، هذا لطف منك غاري و لكنه ليس الوقت المناسب |
| Dinle, bebeğim. Dünyaya gelmek için doğru zaman değil. | Open Subtitles | اسمعني حبيبي لم يحن الوقت المناسب للخروج للعالم |
| doğru zaman diye bir şey yok. Yarın bile evin kül olup yanabilir. | Open Subtitles | ليس هناك وقت مناسب مطلقاً المنزل يمكن أن يحترق غداً |
| Bu doğru zaman. Burası doğru yer. | Open Subtitles | هذا هو الوقت الصحيح هذا هو المكان الصحيح |
| doğru zaman gelene kadar bekleriz, sonrada içeri dalarız. | Open Subtitles | سننتظر حتى الوقت المناسب وبعد ذلك ننقض عليهم |
| doğru zaman geldiğinde ve Kral'ın etkisi kalmadığı zaman. Onu almana izin vereceğim. | Open Subtitles | عندما يأتى الوقت المناسب والملك لا يصيبة أذى أنا ساتركك لة |
| Daha önemlisi doğru zaman geldiğinde olacaktır. | Open Subtitles | الأهم عندما يحين الوقت المناسب سيحدث الأمر |
| Sanırım bunu sana söylemem için doğru zaman bu oğlum... | Open Subtitles | تعرف،ياإبني،أعتقد بأنه من المحتمل أن يكون هذا هو الوقت المناسب لأخبارك |
| Doğru yer ve doğru zaman olmadığını biliyorum. | Open Subtitles | أعلم أنه ليس المكان المناسب ولا الوقت المناسب |
| doğru zaman geldiğinde bundan bahsedecektim. | Open Subtitles | كنت ستعمل أذكر أنه عندما كان الوقت المناسب. |
| Hayatın için yalvarmak istiyorsan bu doğru zaman. | Open Subtitles | إذا أردت أن تتوسل من أجل حياتك فهذا هو الوقت المناسب |
| Söyleyeceğiniz her ne ise, şu anda doğru zaman değil. | Open Subtitles | مهما كان ما تريدين قوله سيدة كوين ليس الان الوقت المناسب |
| doğru zaman değil, doğru zamanın dörtte biri bile değil! | Open Subtitles | ليس الوقت المناسب ليس حتى ربع الوقت المناسب |
| Hayır, doğru zaman sen ve benim birlikte şu duvarladın dışında olduğumuz zamandır. | Open Subtitles | لا، سيحين الوقت المناسب عندما نقف أنا و أنت خارج هذه الأسوار |
| Hayır, doğru zaman sen ve benim birlikte şu duvarladın dışında olduğumuz zamandır. | Open Subtitles | لا، سيحين الوقت المناسب عندما نقف أنا و أنت خارج هذه الأسوار |
| Uh, İyi, Şimdi Gerçekler İçin doğru zaman. | Open Subtitles | حسناً .. الأن هو وقت مناسب من اجل الحقيقة |
| "doğru zaman gelince" onun gibi biriyle karşılaşmayacağım çünkü öyle biri yok. | Open Subtitles | وانا لست غبي ,لأتمنى يوما ما في يوما ما واحده مثلها في الوقت الصحيح,لأني أريد أحبها,فهمت؟ |
| Babamızın ölümü de mi senin için doğru zaman değildi? | Open Subtitles | إذاً,عندما مات والدنا هذه لم تكون اللحظة المناسبة أيضاً |
| - Doğru kız, doğru zaman Seninle gurur duyuyorum, ahbap. | Open Subtitles | الفتاة المناسبة, بالوقت المناسب أنا فخور بك, شكراً |
| Ama doğru zaman hiç gelmedi. | Open Subtitles | و لكن لمْ يكُ هنالكَ وقتاً مناسباً أبداً |
| Sonra doğru zaman geldiğinde belki başka bir şişe açarız. | Open Subtitles | و عندما نشعر أن الوقت مناسب ربما نفتح قنينة أخرى |
| Sizce de artık bize neler döndüğünü anlatmak için doğru zaman değil mi? | Open Subtitles | ألا تعتقدان أنّ الآن هو الوقت المُناسب لإخبارنا بما يجري؟ |
| doğru zaman geldiğinde senin için döneceğim, benim küçük bezelyem. | Open Subtitles | سأعود حينما يكون الوقت مناسباً يا حبّة البازلّاء الجميلة لكنّكِ في الوقت الراهن مع أشخاص يستطيعون منحك ما تحتاجينه |
| doğru zaman geldiğinde, gerçek ödülü almaya çalışacaklar, ceviz ağaçları. | Open Subtitles | عندما تحين اللحظة المناسبة سيحاولون الاستيلاء على الجائزة الحقيقية بساتين الجوز |
| doğru zaman geldiğinde göstereceğim! | Open Subtitles | l سَ، عندما الوقت صحيحُ! |
| Bir su borusunun patlaması için en doğru zaman ne zamandır ki? | Open Subtitles | متى يكون الوقت مناسبا لأنبوب ماء أن ينكسر؟ |
| doğru zaman için beklettiğim birkaç şişe vardı. | Open Subtitles | حصلت على زوجين من العبوات لقد كنت احتفظ بهم للوقت المناسب |