Dokunduğum her şeyi nasıl olup da altına döndürebildiğimi yazmak istiyorlar. | Open Subtitles | تريد أن تكتب عن لماذا كل شيء ألمسه يتحولُ إلى ذهب |
Ve o günden sonra Dokunduğum her yiyecek pastaya dönüştü. | Open Subtitles | و منذ ذاك اليوم أي طعام ألمسه يتحول إلى كعك |
Yalnızca Dokunduğum insanın geleceğini söyleyebilirim. | Open Subtitles | يمكنني فقط أن أعرف مستقبل الشخص الذي ألمسه |
İngiltere'ye varana kadar her hangi bir şeye Dokunduğum anda kendimi yıkadım. | Open Subtitles | غسلت جسمي كلما لمست شيئاً إلى أن وصلت إلى إنجلاند |
Mesele, Dokunduğum her şeyi mahvedeceğimi düşünüyor olman. | Open Subtitles | انه يتعلق بحقيقة انك تعتقدين انني سوف افسد كل شيئ المسه |
Yani dokunmanın sesi tam da Dokunduğum zaman geliyor. | TED | و الآن الصوت الصادر من لمس الورقة يصدر بالضبط عندما ألمس الورقة. |
Dokunduğum her şeyi berbat ettim, beni seven herkes tarafından kovalandım. | Open Subtitles | وقد حطمت كل شيء لمسته وأبعدت عني من يحبوني |
Çünkü Dokunduğum her şeyin içine ediyorum. | Open Subtitles | لأني كل ما لمستُ شيئًا غدا خربًا. |
Dokunduğum herşey mahvoluyor. Böyle olması gerekiyor. | Open Subtitles | كل شىء ألمسه يتحول للأسوأ الأمر هكذا فحسب |
Partiden beri anti-Midas gibiyim, Dokunduğum her şey mahvoluyor. | Open Subtitles | بل يبدو و كأنني الشخص المنحوس فكل شيء ألمسه يتحطم |
Gerçek şu ki: Ben mükemmelim ve Dokunduğum her şeyi mükemmelleştiririm. | Open Subtitles | الحقيقة هي أنني مثالي، وكلّ ما ألمسه مثالي |
Annen bana çok yararlı bir güç verdi Dokunduğum şeylerin anılarını çıkarabiliyorum. | Open Subtitles | أمك أعطتني قدرة ممتازة أن أعرف ماضي الشئ بمجرد أن ألمسه |
Dokunduğum her şeyi nasıl altına çevirdiğimi yazmak ister misin? | Open Subtitles | أريد أن أكتب عن كونِ كلِّ ما ألمسه يتحول إلى ذهب |
Bazı hıyarlar arabasına Dokunduğum takdirde boğazımı uçuracaklarını söylediler. Bu sayılır mı? | Open Subtitles | أحمق ما أخبرني إذا لمست سيارته سيحشر المنشور في حلقي,هل يعتبر هذا مهماً؟ |
Eline ilk Dokunduğum anı hiç unutmayacağım. | Open Subtitles | لن أنسى أبداً عندما لمست لأول مرة ـ ـ ـ ـ يداكِ |
Ona Dokunduğum ve onu duyduğum zaman. | Open Subtitles | حين استطيع ان المسه و اسمعه |
Dokunduğum herşey hafiflemeye başladı. | Open Subtitles | اى شىء المسه يصبح خفيفا |
Dokunduğum zaman da bir şey hissetmiyorum. | Open Subtitles | وحين ألمس الأشياء, لا أشعر بشىء. |
Ajan McGee alnına Dokunduğum zaman, gözlerini açacaksın ve rahatlayacaksın. | Open Subtitles | (عميل (ماغي عندما ألمس جبهتك, ستفتح عينك و ستبق هادئاً |
Seni herşeyden çok seviyorum. Gördüğüm duyduğum ya da Dokunduğum her şeyden. | Open Subtitles | أنت تروق لي أكثر من أي شيء رأيته أو سمعته أو لمسته في حياتي |
Eline Dokunduğum anda hakkımızdaki fikri değişti bir anda. | Open Subtitles | ...في اللحظة التي لمستُ فيها يدها، قامت بـ تغيير رأيها بشأننا |
Ona ilk Dokunduğum an anlamıştım. | Open Subtitles | لقد عرفت هذا منذ لمستها لأول مرة |
Sana Dokunduğum zaman kusacak gibi hissediyorum. | Open Subtitles | أشعر برغبة في التقيأ في كل مرة ألمسك فيها |
Dokunduğum dansçılar akşamki provanıza devam edeceksiniz. | Open Subtitles | كل الراقصات اللائي لمستهن... . ارجعن إلى جدول التدريب المعتاد بعد الظهر. |
Star City'de, kurtarılmayı çoktan geçtiğim için Dokunduğum herkesin hayatını mahvettiğime beni ikna etmeye çalışan bir adam var. | Open Subtitles | الأمر يتجاوز ذلك. ثمّة رجل في مدينة (ستار) يحاول إقناعي بأنّي أدمر حيوات كلّ الذين ألمسهم لكوني غير قابل للإصلاح. |