Mevcut durumun ne olduğu ile ne olabileceğini karşılaştırdığı zaman. | TED | ذلك حين قارن بين الوضع الحالي وبين المفترض أن يكون. |
durumun kontrolünü ele geçirmeliyiz. El değiştirmeye kadar dokuz saatimiz var. | Open Subtitles | لابد أن نسيطر على الوضع لدينا 9 ساعات حتى موعد التسليم |
Her ne kadar onların burdaki ilk günü olsada senin durumun bugün. | Open Subtitles | أيضا , فى اليوم الأول لهم كما فى حالتك , هذا اليوم |
Beni çok rahatsız eden bu fotoğrafta durumun ne kadar vahim olduğu görülüyor. | TED | في هذه الصورة المربكة لي إنها صورة تجلبنا كم هو الموقف أليم حقاً. |
Evlat emin ol durumun ne olursa olsun seni son nefesine kadar savunacağım. | Open Subtitles | حسنًا يا بني، إطمئن مهما كان وضعك سأدافع عنك حتى أخر نفس لديك |
Bu durumun süresinin hangi etken tarafından kontrol edildiğini anlamak istedik. | TED | هنا نريد أن نفهم من المسؤول عن مدة استمرارية هذه الحالة |
Ben sadece böyle görünmesini sağlıyorum. Bu durumun tek sorumlusu o... | Open Subtitles | كلا, أنا أجعل الأمر يشبه هذا لكنه مسيطر تماماً على الوضع |
Bu durumun hassaslığını göz önünde bulundurarak, bütün bunları gizli tutun. | Open Subtitles | نظراً لخطورة الوضع أعتقد أنه من الأفضل أن تبقي الأمر سراً |
Ama sanırım en iyisi bu durumun Omar ile benim aramda çözüme kavuşturulması. | Open Subtitles | لكن أعتقد أنه من الأفضل لهذا الوضع أن يحل بين عمر و بيني |
durumun daha da umutsuz hale geldiğini görünce tavrını değiştirecektir. | Open Subtitles | ربما هذا تغيير في حين أن يصبح الوضع أكثر يأسا. |
Pretty Lake vatandaşları bildiğiniz gibi, durumun şiddeti giderek artıyor. | Open Subtitles | أيها المواطنون في بحيرة الجمال كما تعلمون الوضع يزداد سخونة |
durumun çok kötü, hemen bir ambulans çağıracağım. | Open Subtitles | إن حالتك حرجة للغاية سأطلـب سـيارة إسعـاف |
Beni düşündüren psikolojik durumun pekçok hasta görmeye başladıktan sonra yabancılaşmaya ve korkmaya başladı | Open Subtitles | الذي يهمني هو حالتك النفسية بعد استعادتك بصرك الكثير من المرضي يعانون من الخوف |
Sanırım bu defaki durumun eskisine göre biraz daha ileri. | Open Subtitles | أعتقد أنّ حالتك أكثر خطورة من المرّة السابقة |
Bu durumun onunla karşılaştırılabileceğini düşünmüyorum. Tüm isteğimiz insanlarımızı korumak. | Open Subtitles | بالكاد يمكنني المقارنة بهذا الموقف كل ما نريده حماية شعبنا |
durumun nezaketini takdir etmenizi arz ediyorum, zamanımız çok az! | Open Subtitles | أتوسل إليكِ أن تقدّري خطورة الموقف يوجد لدينا وقت قصير |
O karı kılıklı evime zorla girdiği an durumun yatışma imkânını bitirdi zaten. | Open Subtitles | الموقف أصبح غير مهدأ مسبقا في الدقيقة التي اقتحم فيها هذا المخنث منزلي. |
Maddi durumun hakkında düşünüyordum da hani benden istediğin o borç. | Open Subtitles | لقد كنت أفكر عن وضعك المالي وفيما يتعلق بذلك القرض، الذي تريد مني توقيّعه |
Finch senin durumun belli ama bunu mazeret olarak kullanamazsın. | Open Subtitles | نعرف ما هو وضعك.. فينتش لكن لا تستطيع إستخدام هذا كعذر حقّا |
Ben durumun kontrolünü sağlamak zorundayım senin ve herkesin iyiliği için. | Open Subtitles | أنا يجب أن أحتفظ بالسيطرة في هذه الحالة لأجلك ولكل شخص. |
İçinde bulunduğun durumun vahametini anlamanı salık veririm, Avukat Bey. | Open Subtitles | إنني أحثك على رؤية حقيقيّة موقف الذي فيه، أيّها المُستشار. |
Yaşadığın durumun trajik olduğunu kabul ediyorum ve çok üzgünüm. | Open Subtitles | أقر على أن موقفك بائس للغاية و أنا آسف جداً |
Her neyse, Lucy durumun dengede... ama büyük ihtimalle kalıcı. | Open Subtitles | على أي حال، لوسي، حالتكِ مستقرة... ولكن غالباً فهي دائمة... |
Çünkü hamile bir kadını ameliyat edeceğiz ama durumun hakkında bir şey bilmiyorum. | Open Subtitles | لأنني على وشك إجراء جراحة لامرأة حبلى ..وليس لديَّ فكرة إن كنتِ بحالة |
Bu çiftler her durumun iyi yönünü bulabilirler. | TED | اولئك هم الازواج الذين بإمكانهم ايجاد الجيد في جميع الحالات. |
durumun ne olduğunu öğrenene dek söyleyecek başka bir şey yok. | Open Subtitles | لا يوجد شئ يُقال أكثر حتى نعرف موقفنا بطريقة أو بإخرى |
Ama durumun iyi. Bu işi başka bir şirkete verebilirsin. | Open Subtitles | ولكنط تبلي حسنًا بنفسك يمكنك تغيير متعهدين الدفن |
Bu durumun ve çözümlerinin ağırlığını ve aciliyetini daha etkili bir şekilde anlatabilmem için yardımınıza ihtiyacım var. | TED | أحتاج مساعدتكم لإيصال خطورة وإلحاح هذه الوضعية وحلولها بشكل أكثر فاعلية. |
Sağlık durumun hakkında bir sürü araştırma yaptım. | Open Subtitles | كنت أطّلِع علي الكثير من الأبحاث المتعلقة بحالتك |
ve bu da bu durumun haritası, kirliliği sarı ve yeşilde gösteriyor, ve kirlilik yeni kasırgalar ve deniz seviyesinin yükselmesiyle dahada artıyor | TED | وهذه خريطة للوضع موضحة التلوث بالإخضر والأصفر تتفاقم بفعل هذا التدفق الجديد العواصف وارتفاع مستوى سطح البحر. |