| Konu seks olunca insanların her türlü karmaşık duyguları var. | TED | يمتلك الناس كل أنواع المشاعر المعقدة عندما يتعلق الأمر بالجنس. |
| Nasıl oyunlarından bu duyguları alabilir ve gerçek dünyadaki işlere uyarlayabiliriz? | TED | كيف يمكننا أخذ هذه المشاعر من الألعاب ونقلها إلى الحياة الحقيقية؟ |
| Ve işte kısaca duyguları birbirimize aktardığımız son derece içgüdüsel bir yol var. | TED | ولذا فهناك طريقة غريزية للغاية التي عبرها يتم نقل المشاعر من شخص لآخر. |
| İnsanların düşünülemeyen şeyleri neden yaptıklarını.... ...anlamak için onları motive eden duyguları bulmalıyız. | Open Subtitles | يجب أن نعي أن العواطف تحفزه لأجل فهم لمَ يفعل الناس الغير وارد |
| Onun düşünceleri, anıları, hatta duyguları. Benim için anlamsız değiller. | Open Subtitles | أفكارها، ذكرياتها، حتى مشاعرها انهم ليسوا بلا معنى بالنسبة لي |
| Bir erkeğin duyguları hakkında konuşabilmesi o kadar güzel bir şey ki. | Open Subtitles | شيء جميل أن يستطيع رجل التعبير عن مشاعره |
| Ama aynı zamanda bana ihtiyacım olan duyguları vermesini istiyorum. | Open Subtitles | ولكن أنا أيضاً أطلب منه أن يعطيني المشاعر التي أحتاجها |
| Aferin ona. İşte bu yüzden duyguları saklamak iyi olur. | Open Subtitles | من الجيد له , هذه حيث تجب أن تذهب المشاعر |
| Bir zamanlar böylesine içten olan başka iki kalp yoktu, böylesine uyumlu duyguları olan başka bir çift yoktu, ...ama şimdi iki yabancıyız. | Open Subtitles | يوم من الأيام لم يكن هنالك قلبان منفتحان على بعضهما البعض أكثر منا او أكثر تناغما في المشاعر منا لكن الآن نحن غريبان |
| Ben diliyorum ki bu duyguları tek hisseden ben değilimdir. | Open Subtitles | أنا أتمنى لم أكن أنا الوحيد من يحمل تلك المشاعر |
| Öyleyiz, ama üzerimizdeki tüm olumsuz duyguları çabucak atacak şekilde evrim geçirdik. | Open Subtitles | نحن كذلك ، و لكننا تطورنا ليمكننا الإسراع بطرد كل المشاعر السلبية |
| Çocuk, bu duyguları insanlarda açığa çıkarmada oldukça yetenekli olduğunu fark etmiş. | Open Subtitles | الخوف والألم. الصبي إكتشف لنفسه موهبه وهي إنتزاع هذه المشاعر من الآخرين. |
| Ama belki de tüm bu dramı sen yapıyorsundur çünkü tüm bu delilik hissetmekten hoşlanmayacağın duyguları hissetmeni engelliyor. | Open Subtitles | لكن ربما أنتِ تحبين الدراما لأن كل الأمور الجنونية تشتتك من الخوض في المشاعر التي لا تشعرين بالارتياح لها |
| Örneğin, araştırmalar gösteriyor ki, oynamak, duyguları kontrol eden amigdaladaki sinir gelişimini uyarmaktadır. | TED | مثلا ، لقد أُثبت أن اللعب يحفز نمو الخلايا العصبية في الفص اللوزي، في المنطقة التي تتحكم في المشاعر. |
| duyguları çoğu insandan daha iyi fark edebilen kaliteli bir bilgisayar programı. | Open Subtitles | برنامج كمبيوتر الممجد الذي يمكن الكشف عن العواطف أفضل من معظم الناس. |
| Bilinçaltı bu duyguları fiziksel semptomlara dönüştürdü. | TED | فيقوم بتحويل هذه العواطف إلى أعراض بدنية. |
| Ama duyguları sadece onun duygularıdır. | Open Subtitles | ولكن تذكّري، مشاعرها تدل على مشاعرها فحسب. |
| 12 yıldır berberim o. Artık değiştiremem. duyguları incinir. | Open Subtitles | أحلق عنده منذ 12 سنة، لا أستطيع تبديله، سأجرح مشاعره |
| "Ama yerdeyken, duyguları ve tutkuları olan bir insanım... " | Open Subtitles | ولكن على الأرض أنا كائن حي ذو مشاعر و عواطف |
| Kendisini duyguları olan bir insanmış gibi gösterebilmek için annesinden söz etmeye başlamıştı. | Open Subtitles | بدأ يتكلم عن والدته و كان يصور الأمر و كأنه إنسان له أحاسيس |
| Senin sevgili meslektaşım, jüriye karşı duyguları kullanmak gibi bir alışkanlığın var. | Open Subtitles | ربما لديك عادة اثارة عواطف المحلفين واكتشاب مشاعرهم |
| duyguları ise, Heer ve Ranjha'nın şarkılarından gelir. | Open Subtitles | عن العاطفة في الحب كما كان في أغاني هير و رانجا |
| Bu, insanların duyguları, ihtiyaçlarının ne olduğu, özel hayatlarında olup bitenler ve toplumun ihtiyaçlarıyla alakalı. | TED | إن الأمر يتعلق بمشاعر الأشخاص، ما هي احتياجاتهم، وماذا يدورُ في حياتهم الخاصة، وماذا يحتاجُ المجتمع. |
| duyguları olan, olumlu olan, birisini oynamak istiyorum. | Open Subtitles | أريد أن أقوم بدور شخص مليء بالمشاعر شخص ايجابي |
| Bugünün duyguları, sensiz, geçmişteki duyguların ölü kabuğundan başka bir şey olamaz. | Open Subtitles | ... بدونك ... عواطفي الحاضرة ستصبح كالجلد الميت عواطف ماضية |
| Ben büyüdüm, anne. 12 yaşındayım ve tüm acayip duyguları hissetmeye başladım. | Open Subtitles | أنا كبير يا امي عمري الأن 12 سنة ولدي هذه الأحاسيس الغريبة |
| Görmezden gelemem. Sanki duyguları kaza geçirmiş gibi. | Open Subtitles | لايمكنني النظر بعيداً، إنهُ كإرتطام سيارة عاطفية |
| Üst düzey tabip subaylarımız insani duyguları ayrıştırmak ve yok etmek için çalışmalarını sürdürüyorlar. | Open Subtitles | طلبتُ من الأطبّاء الاستمرارَ في العملِ على عزلِ المشاعرِ الانسانيّة. |